1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Landeszeitung: Avrupa kendine sadık kalıyor

30 Kasım 2017

Avrupa Birliği ile Afrika ülkeleri arasında sona eren zirve ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nda değişiklik spekülasyonları, Alman gazetelerinin ağırlıklı yorum konuları.

https://p.dw.com/p/2oZwz
Elfenbeinküste EU-Afrika-Gipfel in Abidjan
Fildişi Sahili’nin eski başkenti Abidjan’da yapılan Avrupa Birliği-Afrika Zirvesi'nden somut bir sonuç elde edilemedi.Fotoğraf: Reuters/P. Wojazer

01.12.2017 - Alman basınından özetler

Fildişi Sahili’nin eski başkenti Abidjan’da yapılan Avrupa Birliği-Afrika Zirvesi'nden somut bir sonuç elde edilemedi. Zirveden çıkan dikkat çeken tek karar, Libya'daki 3 bin 800 sığınmacının mümkün olduğu kadar çabuk ülkeden çıkarılacağı yönünde Afrika Birliği'nden gelen açıklamaydı. Bu konu, Amerikan CNN televizyonunda ülkedeki köle pazarları hakkında yayınlanan bir röportajın ardından zirveye damgasını vuran başlıklardan biri olmuştu. Kölner Stadt-Anzeiger gazetesinde şu yorumu okuyoruz:

"Almanya Başbakanı Merkel ve diğer Avrupalı liderler, Libya'daki tablo karşısında sarsıldıklarını ifade ettiler. Peki neden şimdi? Avrupalıların, bağlı oldukları insancıl değerleri hatırlamaları için daha ne gibi suçların işlenmesi gerekiyor? Ama Afrikalı devlet ve hükümet başkanlarının da sorumluluklarının farkına varması gerek. Şu anda söz konusu olan, kendilerini bir cehennemin ortasında bulan insanları oradan kurtarmak, hem de olabildiğince çabuk. Bu Avrupalılar için de bir yükümlülük.”

Zirve hakkında Lüneburg'da çıkan Landeszeitung da şu yorumu sunuyor okurlarına:

“Avrupa kendine sadık kalıyor. AB-Afrika Zirvesi'nde bu kendini bir başarısızlık mesajı olarak gösteriyor. Tabii ki esir düşmüş sığınmacıları, köle tacirlerinin elinden kurtarma girişiminin arkasında, insancıl bir istek yatıyor. Fakat insan haklarını icat eden kıtanın, ancak açlık çeken çocukların ya da Libya’daki köle pazarlarının görüntüleri haberlere yansıyınca harekete geçmesi utanç verici. Ayrıca Sudan'daki Bedevilerin yaptığı ve şimdi de Libya'ya da yayılan uygulama 2008'den beri biliniyor: Sığınmacılar kaçırılarak işkence kamplarına kapatılıyor ve ardından yakınlarından fidye isteniyor. Bu tahliye operasyonunun sağlayacağı incir yaprağı, karnı tokların vicdanını sadece bir sonraki dehşet görüntülerine kadar rahat tutacak.”

ABD'de Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın koltuğu sallantıda. New York Times gazetesi, Beyaz Saray'ın, Tillerson'ı görevden alarak yerine CIA direktörü Mike Pompeo'yu getirmeyi planladığını iddia etti. Neue Osnabrücker Zeitung, ABD Başkanı Donald Trump ile Tillerson arasındaki ilişkiyi şöyle yorumluyor:

"Trump'ın dayanamadığı bir şey varsa, o da söylediklerinin aksini savunan kişiler. Dışişleri Bakanı Tillerson bunu yeteri sıklıkta yaptı ve şimdi istikrarsız ABD hükümetindeki koltuğundan olması söz konusu olabilir. Tillerson İran ile nükleer anlaşmayı sürdürmek istiyor, Trump buna karşı. Tillerson iklim değişikliğini bir tehdit olarak kabul ediyor, Trump ise Paris İklim Antlaşması'nı kale almıyor. Tillerson füze testlerine devam eden Kuzey Kore ile görüşülmesinden yana, Trump ise ‘küçük roket adam' olarak nitelendirdiği Kim Jong-Un ile konuşmanın bir işe yaramayacağı kanısında. Tillerson'ın patronu hakkında muhtemelen ne düşündüğü de aylar önce basına sızmış, Tillerson'ın Trump'ı ‘moron' olarak nitelendirdiği iddia edilmişti.”

Seçtiğimiz son yorum da aynı konuda. Nürnberger Zeitung Washington'da yankı uyandıran iddiaları şöyle yorumluyor:

"Bardağı taşıran damla muhtemelen Kuzey Kore politikasındaki tartışma oldu. Tillerson, Pyöngyang’daki diktatör ile diplomatik yoldan anlaşma umudunu kaybetmek istemezken, Trump bunu açık bir şekilde ‘zaman kaybı' olarak nitelendirdi. Daha da derin bir yabancılaşma pek mümkün değil herhalde. CIA direktörü Pompeo ile Dışişleri Bakanlığı’nın başına gerçek bir şahin gelince, önce sert çizgisiyle tanınırken sonra pragmatist baş diplomata dönüşen Tillerson’ı birçok kişi mumla arayacak.”

 

AÜ/HS

© Deutsche Welle Türkçe