1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Londra'dan Ortadoğu'ya önemli işaret

Peter Phillip / DW2 Mart 2005

Londra’da dün yapılan Uluslararası Ortadoğu Konferansı’nda bir Filistin devleti kurulması yolunda yapılacak reformlara destek sözü verildi. İngiltere’nin başını çektiği bu destek girişimini geçmişle paralellikler kurarak değerlendiren DW’den Peter Phillip’in yorumu şöyle:

https://p.dw.com/p/AZy1

“Zaman değişti, ama geçmişle paralellikler de var. 1917 yılı Kasımı’nda İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Balfour, Siyonistler’e Filistin’de bir devlet kurma güvencesi vermişti. 2005 yılı Mart’ında bu sefer İngiltere Başbakanı Tony Blair bir Filistin Arap devleti kurulması için uluslararası destek topluyor.

Konferans merkezi önünde toplanan göstericiler için bu kabul edilemeyecek bir Batı müdahalesi, çünkü Batı aynı zamanda Filistinliler’in İsrail ile barış içinde yaşamasını talep ediyor. Bazıları için Batı müdahalesi, bazıları için ise gecikmiş adaletin yerini bulması. İngiltere, eski mandası Filistin’de bir zamanlar karıştırdığı düzenin yeniden kurulması konusunda sorumluluk taşıyor.

Sekiz saatlik konferans Ortadoğu barış sürecini rayına sokmaya tabii ki yetmez. Ancak yine de bu konferans çok önemli bir girişim, çok önemli bir işaretti. Aralarında ABD, AB, BM ve Rusya’dan oluşan Ortadoğu Dörtlüsü’nün yanısıra çeşitli Arap ülkeleri ve uluslararası kuruluşlardan temsilcilerin de yer aldığı 23 ülke temsilcileri Filistin Başkanı Mahmud Abbas’a tam destek verdi.

Ortadoğu barışını çıkmaz sokaktan çıkarmak gibi zorlu bir görevle karşı karşıya bulunan Abbas’ın gerçekten de gelebilecek her tür desteğe ihtiyacı var. Tabii ki sadece güzel sözlere değil, uygulamalara da ihtiyaç var. Londra’daki konferansta önce sadece sözler söylendi, uygulamaların ise daha sonra geleceği mesajı verildi. Ama bu da önemli.

BM, kuruluşunun hemen ardından 1947 yılında tarihi Filistin bölgesinin paylaşımı ilkesini belirlemiş ve tarihi - coğrafi Filistin topraklarında iyi komşuluk ilişkileri içinde iki egemen devletin, İsrail ve Filistin’in varlığını öngörmüştü. Ancak bu öngörü Araplar’ı tatmin etmemişti.

Aradan yaklaşık 60 yıl geçti ama hala sabit olan birşey var. O da Ortadoğu’ya barış ve sükunet gelmesinin tek yolunun bu olduğu. Yeni Filistin Başkanı Mahmud Abbas bu çözümü özümsediğini gösterdi, Filistinliler’in büyük çoğunluğu bu nedenle seçimlerde ona oy verdi. İyi bir başlangıç. Ama şimdi İsrail’in de endişelerini geride bırakıp kendini aşması gerekiyor.

Filistinli radikallerin intihar saldırılarının ya da radikal Yahudi yerleşimcilerle ‚Büyük İsrail’ demagoglarının son haftalarda büyük hassasiyetle kaydedilen ilerlemeleri tehlikeye atmasına izin verilmemelidir. Londra’daki konferans bunu garanti edemez, ama en azından gidilecek yolu göstermiştir. Şimdi yapılacak tek şey bu yolu izlemek, yoldan çıkılmasına izin vermemek.“