1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

L’Oreal’in varisi Fransa’yı sarsıyor

1 Temmuz 2010

Fransa, Barbara Cartland veya Shakespeare romanlarını ya da Tintin veya John Le Carre serüvenlerini aratmayacak bir olaya sahne oluyor. İlk etapta bir aile kriziyle başlayan olay, şu anda devlet krizine dönüşmüş durumda.

https://p.dw.com/p/O7vO
Lillian Bettencourt
Lillian BettencourtFotoğraf: picture-alliance/ dpa/dpaweb

Olayın başrol oyuncusu dünya kozmetik devi L’Oreal’in kurucusu Eugene Schueller’in kızı Lillian Bettencourt. Bugün 87 yaşında olan Bettencourt dünyanın en varlıklı insanlarından biri. Şahsi servetinin yaklaşık 25 milyar dolar olduğu söyleniyor. Bettencourt 1969 yılında kocası Andre Bettencourt ile birlikte o dönem 22 yaşında olan fotoğraf sanatçısı ve yazar François-Marie Banier ile tanışıyor. Banier, sanat yaşamı boyunca Dali, Aragon, Beckett, Sagan, Horowitz, Isabelle Adjani ve Johnny Depp ile yakın dostluklar kurmuş bir isim. Lillian Bettencourt zamanla Banier’nin hamisi oluyor. Banier de dünyaca ünlü hamisinin sayesinde sanat yaşamında yükselmeyi başarıyor. İkili özellikle 1990’lı yıllardan itibaren birbirini terk etmiyor.

Dünya sosyetesinde yakından takip edilen bu beraberlikte 2002 yılında Lillian Bettencourt’un sağlık durumunun kötüleşmeye başlamasıyla yeni bir döneme giriliyor. Bettencourt, insanda bunama ve çılgınlık yaratan bir beyin hastalığına yakalanıyor. Çevresi ve çalışanları Bettencourt’un o tarihten itibaren hafızasını yitirmeye başladığını ve sinir krizleri geçirdiğini söylüyor.

1 milyar euroluk "hediye"

Bu gelişmeye paralel olarak, Lillian Bettencourt’un kızı Françoise Bettencourt-Meyers ile ilişkileri de bozulmaya başlıyor. Kızı ile ilişkilerinin bozulması Bettencourt üzerinde olağanüstü bir etkiye sahip olduğu söylenen François-Marie Banier’ye bağlanıyor. Banier’nin Lillian Bettencourt üzerindeki etkisi Bettencourt’un yanında çalışanlar tarafından da sonradan polise ihbar ediliyor.

Bu duruma “dayanamadığını” söyleyen Françoise Bettencourt-Meyers annesinin “zayıf karakterini suiistimal ettiği” gerekçesiyle Banier’den davacı oluyor. Davacı taraf Fransız mahkemelerine ilettiği dosyada, Lillian Bettencourt’un Banier’ye 2003 yılından bu yana “bağış ve hayat sigortası” biçiminde yaklaşık 1 milyar Euro verdiğini belgelerle kanıtlıyor. Bu belgeler, Lillian Bettencourt’un sadece 2003 ve 2006 yıllarında Banier’ye her biri 250 milyon Euro değerinde bağış ve hayat sigortası poliçesi verdiğini gösteriyor. Bağışlar arasında Picasso, Matisse, Mondrian ve Leger tabloları da var.

Lillian Bettencourt’un avukatları davacı Françoise Bettencourt-Meyers’i “L’Oreal’in kontrolünü ele geçirmekle” suçluyor. Ancak, L’Oreal içinde 185 milyon hisseye sahip olan ve ve zaten zengin olan Françoise Bettencourt-Meyers, annesinin Banier’ye yaptığı bağışlarda gözü olmadığını, bu bağışların Banier’den alınıp insani yardım kuruluşlarına verilmesini istiyor.

Kasetler ortaya çıktı

Olay burada kapandı, kararı mahkemeler verecek denilirken, geçen ay Lillian Bettencourt’un baş kahyalarından birinin patronunun iş görüşmelerini Mayıs 2009-Mayıs 2010 tarihleri arasında kaydettiği kasetler ortaya çıkıyor. Toplam 21 CD’de toplanan bu kayıtlar Bettencourt’un kızı tarafından polise iletiliyor. Kahya, kaçak ve yasadışı biçimde kaydettiği bu görüşmeleri, Bettencourt’un bozulan sağlığı hakkında konuşan bazı arkadaşlarının işten çıkarılmasının intikamını almak için yaptığını söylüyor.

Kayıtlar “tesadüfen” Fransa’nın bir siyasi haber portalında yayımlanıyor. Ekim ve Kasım 2009’da gerçekleştirilen kayıtlarda, Bettencourt’un servetini işleten Clymene adlı finans şirketininin patronu Patrice de Maistre’in Bettencourt adına vergi cenneti İsviçre’de açılmış, biri 13 milyon, diğeri 65 milyon tutarında iki mevduat hesabından söz ettiği duyuluyor. O dönemin Fransa’nın Bütçe bakanı Eric Woerth’ün, aralarında İsviçre’nin de bulunduğu vergi cennetlerine savaş ilan ettiği tarihlere denk gelmesi gözlerden kaçmıyor.

Bu ayrıntıya paralel olarak, Woerth’ün eşi Florence Woerth’ün de 2007-2010 tarihleri arasında Clymene şirketinde Bettencourt’un sevetinin işletiminin sorumlusu olarak çalıştığı ortaya çıkıyor. Dahası, 23 Nisan 2010 tarihli kayıtta, Clymene’in sahibi Patrice de Maistre’in Lilliane Bettencourt’a, Florence Woerth’ü eşi Eric Woerth’ün talebi üzerine işe aldığını söylediği ve “Artık karısını burada tutamayız, çok tehlikeli olmaya başladı. Kendisine para veririz” dediği duyuluyor.

Bu kayıtların ortaya çıkmasının ardından Bütçe bakanı Eric Woerth’ün Bettencourt’un İsviçre’ye kaçırdığı paradan haberi olup olmadığı tartışma konusu oluyor. Paris banliyösündeki Nanterre savcılığı 25 Haziran 2010 tarihinde yaptığı açıklamada, Bettencourt’un olası dolandırıcılığı hakkında Ocak 2009’dan itibaren vergi dairelerinin uyarıldığını bildiriyor. Bu şüpheli dosyalar arasında Seychelles takım adalarında hiçbir zaman beyan edilmemiş ve François-Marie Banier adına kayıtlı bir adanın varlığı da bulunuyor.

Sarkozy'nin de adı karıştı

İş bununla da bitmiyor. Kayıtlardan Patrice de Maistre’in, cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Mayıs 2007-Kasım 2009 döneminde hukuk müşavirliğini yapmış olan Patrick Ouart ile yakın dost olduğu da öğreniliyor. Hatta Patrice de Maistre 21 Temmuz 2009 tarihinde Bettencourt ile yaptığı görüşmede, Patrick Ouart’dan kızının dava başvurusunun savcılık tarafından reddedileceğini öğrendiğini söylüyor. Mahkeme başkanı savcılığın bu kararını sonradan izlemese de yargıya müdahale edildiği sonucu çıkıyor.

Casus kayıtlar, Patrice de Maistre’in müşterisi Lillian Bettencourt’u 4 Mart 2010 tarihinde iktidar partisi Halk Hareketi Birliği (UMP) için 3 çek imzalamaya ikna ettiğini de ortaya koyuyor. Bu çeklerden birinin o dönem bölge meclis seçimleri için kampanya yürüten Araştırma bakanı Valery Pecresse, diğeri yanı zamanda UMP’nin muhasipliğini yürüten Bütçe bakanı Eric Woerth, sonuncusunun ise cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin kendisi için olduğu söyleniyor.

François-Marie Banier’ye karşı Bettencourt’un kızı tarafından açılan davanın ilk duruşması bugün yapılıyor. Ancak olay bir aile trajedisini çoktan aşıp, devlet krizine dönüşmüş durumda. Sarkozy daha şimdiden sonbaharda kabine değişikliğine gideceğini duyurdu. Şimdi herkes bu değişikliğin ekonomik krizle boğuşan Fransız kamuoyunu yatıştırmaya yetip yetmeyeceğini ve kayıtlardan başka nelerin çıkacağını sorguluyor.


© Deutsche Welle Türkçe

Kayhan Karaca / Paris

Editör: Murat Çelikkafa