1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Madencileri kurtaracak çözüm ne?

22 Mayıs 2014

Soma faciası sonrası Türkiyede madencilik yasasında yeni düzenlemeler yapılması gündeme geldi. Uzmanlar, maden işçilerinin sorunlarını ve atılması gereken adımları DW'ye değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/1C4Kt
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Çalışma Ekonomisi ve Hukuku uzmanı Prof. Metin Özuğurlu, Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Vedat Ünal ve Gazi Üniversitesi’nden siyaset bilimci Hüseyin Yayman, hükümet ve meclis cephesinden gelen bu adımları Deutsche Welle’ye değerlendirdi.

Prof. Metin Özuğurlu, hükümetin ‘geçici ve göstermelik’ çözümler peşinde olduğunu öne sürerken, Başbakan Tayyip Erdoğan imzalı, 2012 tarihli genelgeyi hatırlatıyor. “O genelgede, belediyeler hariç tüm kamu kurum ve kuruluşlarının sahip oldukları ya da kullandıkları varlıkların kiralanmasından işletmesine kadar her türlü işlemin başbakan onayıyla yapılacağı hükme bağlanıyor. Yani başbakan, baş patron. Bu genelge yürürlükteyken, yeni maden yasasıyla neyi, nasıl düzeltecekler? Neyi, araştıracaklar? Önce, 2012 genelgesi kaldırılsın” diyor.

İşçi sınıfı çökertildi'

Bugün Türkiye’de işçilerin saygı yitimi eşiğine itildiğine dikkat çeken Prof. Özuğurlu, siyasal iktidarın işçi sınıfının durumundan bihaber olduğunu söylüyor. Özuğurlu, işçi sınıfı açısından yaşanan sıkıntıları şöyle özetliyor:

“-Türkiye’de iş hayatında tam bir çöküntü-yıkım yaşıyoruz. İşçiler, sendikasız ve sigortasız çalıştırılıyorlar. Ekonominin mobil gücü sayılan işçilerin ne bir örgütlenme hakkı var, ne bir protesto, ne bir çıkıp da eylem yapma. Bütün işçiler, hükümetin onay verdiği işverenlere mahkûm olmuş durumda.

-Türkiye’de hükümet hangi sendikanın toplu sözleşme yetkisi olup, olmayacağına bile karışıyor. Doğrudan bu alana hükmediyor. Toplu sözleşme yetkisi olmayan sendikaya bağlı işçi, ne yapabilir? Kendisine gösterilen yerde gider, çalışır ve hükümetin deyimiyle kaderine razı olur.

- Bugün Türkiye’de işçiler korkmaktadır. Çalışma ilişkileri dediğimiz ilişkiler, korku tüneline dönüşmüştür. Tümüyle örgütsüz bir işçi sınıfı, hayatını sürdürebileceği nakit parayı kazanmak uğruna işverenin her dediğini yapmak zorunda kalmıştır.”

Önce özeleştiri yapılmalı'

Soma’da 301 işçinin öldüğünü açıklayan hükümetin, her türlü yasal mevzuat yeniliğinden önce bir özeleştiri yapması gerektiğini anlatan Prof. Özuğurlu’ya göre bunu yapmayan hükümetten ‘umutlu’ olmanın söz konusu olmadığını dile getirdi. Prof. Özuğurlu’ya göre, halen askerî vesayet izleri taşıyan sendikacılıkla ilgili düzenlemelerin yenilenmesi ve kolektif iş hukuku alanında işçilerin güçlendirilmesi gerekiyor ancak hükümet bu konularda ‘hakimiyetimi kaybederim’ düşüncesiyle hareket etmekten kaçınıyor.

İsyan ediyoruz'

Prof. Özuğurlu, Türkiye’de sendikaların çoğunun hükümetin ‘dizinin dibinde’ olmaya zorlandığını belirtirken, bu sendikalardan birinin de Türkiye Maden İşçileri Sendikası olduğuna vurgu yapıyor ve “Böyle sendikacılık olmaz. İşçinin değil, hükümetin hakkını koruyorlar” çıkışında bulunuyor.

Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Vedat Ünal ise “Biz, elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Hükümetin yeni çalışmalarından umutlu olmak istiyoruz ama çok şüpheliyiz” diyor ve ekliyor: “Hükümetin yasal düzenleme girişiminin sonuçlarını da göreceğiz ancak biz taşeronlaşmaya son verilmesini istiyoruz. Özelleştirme dursun diyoruz. İktidarın bugüne kadar işçi sınıfından yana bir adım atmadığını da biliyoruz. İsyan ediyoruz ama görüşlerimizi işçilerimize her söylediğimizde, onlara kendimizi anlatamıyoruz. Ne yazık ki Türkiye’de işçi sınıfı bilinci yok.”

Vedat Ünal, hükümetin Soma’yla birlikte ‘tarihi bir test’ten geçtiğini belirtiyor ve “Toplumun çoğunun Soma’nın aydınlatılacağından umutlu olmadığını biliyoruz. Bunu hükümet de biliyor aslında. Biz, Soma’da ailelerle birlikte olmaya devam edeceğiz, hükümetin neler yapacağının da takipçisi olmaktan vazgeçmeyeceğiz” diyor.

Hükümet gerçeklerin farkında'

Gazi Üniversitesi’nden siyaset bilimci Hüseyin Yayman ise hükümetin attığı adımların ‘göstermelik olmadığına’ dikkat çekiyor. Yayman, “Soma hepimizin yüzüne bir fener tuttu. Eksiklerimizi ortaya koydu. Hükümet de bu gerçeğin farkında ve radikal adımlar atarak yeni faciaları önlemeye çalışıyor” ifadelerini kullanıyor.

Yeni maden yasasının toplumun tüm kesimlerinde ayrıntılarıyla değerlendirildikten sonra yürürlüğe gireceğini beklediğini söyleyen Yayman, “Madencilik alanında eğer yine geçici ve göstermelik çözümler devreye girerse, hükümet bunun Türkiye’ye ne kadar ağır bir yük ve acı getireceğini biliyor. Yasa üzerindeki çalışmaların da bu zihniyetle yürütüldüğünü anlıyoruz” mesajına vurgu yapıyor.

Yeni yasada neler var?

Hükümet, yeni düzenleme ile kömür madenlerini özel bir değerlendirmeye tabi tutmaya çalışıyor. Böylelikle kömür madenlerinin özellikle iş güvenliği açısından denetiminin daha ‘seri ve sık’ yapılabileceği düşünülüyor.

Yeni yasada maden patronlarına ağır yaptırımlar da öngörülüyor. Buna göre maden işletmecilerinin kaza anında maddi ve cezai sorumluluklarını artıracak yeni düzenlemeler üzerinde duruluyor. Yeni yasada, tüm kömür madenlerine yaşam odaları kurulması zorunluluğu da getiriliyor. Yeni yasanın ana başlıklarını böyle sıralayan Enerji Bakanlığı yetkilileri, “Bakanlar Kurulu’na sunum yapılmaya başlandı. Yasal düzenleme yürürlüğe girene kadar geçici olarak tüm kömür madenlerinin çalışmalarının askıya alınmasını da düşünüyoruz. Yeni yasa işçi hakları konusunda da yeni açılımlar getirecek” diyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü