1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Mark kapıdan bakıyor

Ahmet Günaltay5 Ocak 2011

Almanya hükümeti euroyu istikrara kavuşturacak daimi kriz mekanizması üzerinde aralıksız çalışadursun, Almanların yarıdan fazlası Mark’ı özlüyor. Almanlar en çok, borçlu ülkelerin ‘kadrolu itfaiyesi olmaktan korkuyor.

https://p.dw.com/p/zu0c
Fotoğraf: Fotolia/Eva Kahlmann

Geçen yıl nasıl bittiyse, yeni yıl da öyle başladı. Başbakan Angela Merkel yeni yıl mesajında euronun güçlendirilmesi gerektiğini, 'Avrupa son derece büyük bir sınavdan geçmektedir' sözleriyle dile getirmişti.

Bayan Merkel sözlerinin ne anlama geldiğini pek iyi biliyor. Euro bölgesi ülkelerinin taze kredi ihtiyacı 2011’de rekor düzeye çıkacak. İflastan kurtulmaları, 560 milyar euro borçlanabilmelerine bağlı. İrlanda ve Yunanistan’ı kurtarmak için alelacele hazırlanan istikrar paketleri piyasaları etkilemedi. Aksine kreditör ve yatırımcı risk primlerini arttırdı ve gözler şimdiden yeni iflas adayları İspanya ve Portekiz’e çevrildi.

Marka dönüş tuzluya gelmez mi?

Prof. Markus Kerber
Prof. Markus KerberFotoğraf: Prof. Markus Kerber

Berlinli finans uzmanı Markus Kerber İspanya'nın da yardıma muhtaç duruma düşmesiyle istikrar fonunun mali sınırlarına dayanacağını, söylüyor. Kerber, uygulamadaki para birliğinin başarısızlığa uğraması durumunda başvurulabilecek bütün opsiyonların gözden geçirilmesi gerektiğini söylüyor. Alman Markına geçişin de bu opsiyonlar arasında yer aldığını belirten ekonomistler çoğunlukta.

Darmstadt’lı iktisatçı Volker Nitsch ise iyimser Avrupalılardan. Para birliğinin mutlakla korunması gerektiğini savunuyor. Euro bölgesinin dağılması durumunda bunun maliyetinin altından kimse kalkamayacağı için de politikacıların euronun alternatifi olmadığını söylemelerini eleştiriyor.

Nitsch, 'Asıl sorun, bu tezle bütün eleştirilerin susturulabilmesinde ve para birliğini ayakta tutan her adımda, birliğin dağılması durumunda mali kaos yaşanacağı gerekçesiyle euronun ehveni şer olduğunun savunulmasından kaynaklanıyor. Ben alternatifsizlik tezine katılmıyorum', diyor.

Para izdivaçları yaşadı mı?

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki başarısız para birliği operasyonlarının nedenlerini araştıran Nitsch tarihin ibret verici örneklerle dolu olduğunu ve

dağılan para birliklerinin, kurulanlardan hep daha fazla olduğunu hatırlatıyor.

1948 ile 2007 yılları arasında 69 para izdivacı bozulmuş ama hiçbir ülke ekonomik bakımdan batmamıştı. 2007 yılında Avrupa para birliğinin bölünmesi ya da euro denemesinin başarısızlığa uğraması ihtimalini araştıran tanınmış Amerikan iktisatçısı Barry Eichengreen, Almanya’nın mali krize sürüklenmeden Marka geri dönebileceğini söylüyor.

Mark ihracatı nasıl etkiler?

Yeni bir para birimine geçilmesi ya da eski paraya dönülmesinin büyük maliyet doğuracağını kimse inkar etmiyor. Yeni banknot ve madeni paranın çıkarılması, bankamatiklerin ve veznelerin Marka göre yeniden programlanması gibi. Ancak Volker Nitsch bir defaya mahsus olan bu harcamaların önemsenmemesi gerektiğini belirtiyor.

Marka karşı olanlar, para birliğinin dağılması durumunda Alman parasının revalüe olacağını, ihracatın pahalanacağını ve ihracata bağımlı olan Alman ekonomisinin çökeceğini iddia ediyor. İktisatçı Volker Nitsch bu tezin neden doğru olmadığını şöyle anlatıyor. Ekonomist Nitsch, Alman mallarının dünya piyasasındaki rekabet gücünün, pahalı para biriminin maliyetini sınırlayacağını ve bazı mallar yalnızca Almanya’da üretilebildiği için Alman Markına geçilmesinin bu mallara olan talebi etkilemeyeceğini, sözlerine ekliyor.

Ya siyasi maliyet?

Prof. Volker Nitsch
Prof. Volker NitschFotoğraf: Prof. Volker Nitsch

Marka geçişin maliyeti, euro krizinin çözümü için Almanya’nın altına gireceği mali yükün yanında devede kulak kalıyor. Almanya, İrlanda ve Yunanistan’ı kurtarmak için şimdiye kadar 30 milyar euro harcadı. Bunun devamının geleceği de kesin. Euro’nun en kararlı karşıtlarından olan iktisat profesörü Wilhelm Nankel Başbakan Merkel’e yazdığı mektupta, Almanya’nın neden dipsiz fıçıya para doldurmaya çalıştığını sormuştu.

Almanya Marka dönmekte zorlanmaz. Ama en büyük euro ülkesi olan Almanya’nın firar etmesi Avrupa’nın siyasi entegrasyon projesini on yıllar öncesine götürmez mi? Volker Nitsch’in bundan kuşkusu yok. Nitsch'in ifadesiyle, Euro tepeden inmeyip, ticari bariyerlerin kaldırıldığı, siyasi yakınlaşmanın sağlandığı ve Avrupa ortak pazarının kurulduğu uzun bir sürecin sonunda ortaya çıktı. Entegrasyonun katalizörü olan ortak para birimi kalkarsa, siyasi birleşme süreci de olduğu yerde kalır.

Nitsch, ‘Almanya bunu göze almalı mı?’, sorusunu yanıtlamıyor ve bunun siyasi bir karar olacağını belirtiyor. Çünkü iktisat tarihi bize, bütün para birliklerinin siyasi nedenlerle yaratıldığını ve siyasi kararlarla sona erdirildiğini öğretiyor.


© Deutsche Welle Türkçe


Danhong Zhang/ Çeviri: Ahmet Günaltay

Editör: Gezal Acer