1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Minare tartışmasında sağduyu çağrısı

9 Aralık 2009

İsviçre'de minare inşaatının referandumla reddedilmesinin ardından Avrupa'da İslam ve uyum tartışmaları yeniden alevlendi. DW Türkçe Yayınlar Sorumlusu Baha Güngör yorumunda siyasi sağduyunun önemini vurguluyor.

https://p.dw.com/p/Ky44

"İsviçre’de yeni minare inşaatının referandumda açıkça reddedilmesinden bu yana Avrupa çapında tartışılan soru, böyle bir halk oylamasının diğer Avrupa ülkelerinde de benzer sonuç verip vermeyeceği. Yanıt ise açık: Evet! Hatta sonucun daha bile net olabileceği söylenebilir. Örneğin Almanya’da vatandaşlara cami yapımını isteyip istemedikleri sorulduğunda.

Batı ile Doğu arasındaki mesafe, 11 Eylül 2001 saldırıları ve dinsel kaynaklı olduğu iddia edilen terörizmle savaştan bu yana giderek büyüyor. Her iki cephede de insanlar popülistler tarafından kuşkuya düşürüldükçe, kültürler ve dinler arasındaki diyalog da zorlaşıyor.

Almanya gibi demokratik ve modern bir devlette Anayasa, halkı kin, nefret ve aşırı uçlara kışkırtmaya karşı en iyi korumayı sağlar. Siyasi konularda halk oylamaları, devlet yönetiminde kuvvetler ayrılığı ilkesi ve iç barış için tehlikelidir. Batı Avrupa halkları, yaşanan zulmün ardından İkinci Dünya Savaşı sonrasında demokrasiyi özümsemiştir. Doğu Avrupa ülkeleri de yirmi yıldır çareyi demokraside aramaktadır. Seçimler yoluyla halk, iktidarı bir süreliğine parti ve politikacılara, parlamento ve hükümetlere devretmektedir.

Parlamento, siyasi parti ve hükümetleri referandumlar yoluyla zayıflatmaya çalışanlar tehlikeli bir oyun oynuyor. Örneğin gaddarca işlenmiş bir suçun ardından, ‘Suçlular devlet kesesinden hapishanelerde beslenmeye devam mı edilsin, yoksa idam mı edilsin?' diye bir soruyu referanduma götürürseniz, alacağınız sonuç büyük ihtimalle idam cezasının yeniden yürürlüğe konulması yönünde olacaktır. Anayasa ve seçilmiş siyasetçi ve hükümetlerin çıkardıkları yasalar, suçluların insani açıdan kabul edilebilecek en yüksek cezaya çarptırılmasını düzenler. Bunun böyle olması da doğrudur.

"Almanya'da halkın yüzde 30'u Hristiyan değil ve sadece yüzde 5'i Müslüman. Cami ve kiliseler diyalog merkezleridir ve bir göç ülkesinde normal karşılanmalıdır. Müslüman ülkelerde farklı dinden olanların durumunun çok daha kötü olduğu tezi de zayıf kalıyor. Olumsuz örneklerin taklidi düşünülemez. Olumlu örneklerden yola çıkılarak hareket edilmesi gerekir.

İsviçre'deki referandumun şok sonucunun olumlu yanı, Avrupa çapında medyada bulduğu yankıdır. Avrupa medyası bu hassas konuda siyasi aklıselimden yana ve popülist hareketlerin karşısında bir tutum takınmıştır. Bu temel tutumu Almanya'da federal hükümet ve eyaletlerdeki yetkililer de göstermiştir. Halk oylamalarının yerel düzlemde anlamı vardır. Ancak ülke çapında yapılacak referandumlar, Avrupa'daki Müslümanlar'ı toplumdan uzaklaştıracak sonuçlara ve uyum açısından sağduyudan yoksun gelişmelere çanak tutar."

© Deutsche Welle Türkçe

Yorum: Baha Güngör

Çeviri: Beklan Kulaksızoğlu