1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Moskova’da hayal kırıklığı

5 Şubat 2007

Avrupa Birliği Troykası’nın Rusya temaslarından çok fazla beklentiye sahip olanlar yanıldı. AB dönem başkanı Almanya’nın Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Rus meslektaşı Sergey Lavrov ile buluşma sonrası somut açıklamalar yapmaktan kaçındı.

https://p.dw.com/p/AZW0
AB Troykası'nın Moskova temaslarına Ortak Savunma ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Solana da katılıyor
AB Troykası'nın Moskova temaslarına Ortak Savunma ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Solana da katılıyorFotoğraf: AP

Troyka’nın gezisinden çok şey umanlar hayal kırıklığına uğradı, çünkü hem Steinmeier hem de Lavrov mevcut standartların dışına çıkıp, ele alınan konular hakkında somut açıklamalarda bulunmadılar. İki lider sadece Avrupa Birliği –Rusya ilişkilerinde keşfedilecek çok alan bulunduğunu söylediler ve eğitim, araştırma, ekonomi ve terörle mücadele alanlarında işbirliğini ve ortaklıkları arttıracaklarını duyurdular.

Hem Avrupa Birliği dönem başkanı Almanya’nın Dışişleri Bakanı Steinmeier hem de Rus meslektaşı Lavrov, Moskova’da yaptıkları görüşmenin ardından, Brüksel ile Moskova arasındaki ortaklık ve işbirliğini arttırma konusunda sabırsızlandıklarını açıkladılar. Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier, yeni işbirliği anlaşmaları için müzakerelerin pek yakında başlayacağına inandığı söyledi. Steinmeier, “Umarım, Moskova ile Brüksel arasındaki müzakereleri engelleyen sorunlar pek yakında çözülmüş olur. Bu konular hakkında görüş alışverişinde bulunduk ve engellerin üstesinden nasıl gelebileceğimize kafa yorduk” diye konuştu.

Varşova faktörü

Steinmeier, kesin biçimde dile getirmese de sözünü ettiği, Rusya ile yeni ortaklık ve işbirliği anlaşmaları imzalanabilmesi için yapılacak müzakerelere Polonya’nın izin vermemesi. Varşova hükümeti, hijyenik koşullarını beğenmediği Polonya’dan et satın alınmasını yasaklayan Moskova yönetimine kızgın. Mevcut anlaşmazlığın üstesinden gelinmesi için Rusya ilk adımı attı ve Polonya’da incelemeler yapmak üzere uzmanlarını bu ülkeye gönderdi. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov da Alman meslektaşı gibi, Varşova ile aralarındaki anlaşmazlığın yakında ortadan kalkacağı görüşünde. Lavrov, “Yeni ortaklık ve işbirliği anlaşmalarının imzalanabilmesi için gereken müzakerelere pek yakında başlanacağına inanıyorum. Ama müzakerelerde gecikme yaşanması da işin sonu değil. Üzücü olan tarafı sorunun yapay olması” açıklamasını yaptı.

”Putin sonrası Rusya” hesapları

Avrupa Birliği ile Rusya arasında 10 yıllığına imzalanan ortaklık ve işbirliği anlaşmaları 2007 yılı sonbaharında sona eriyor. Almanya, kendi dönem başkanlığı ile Devlet Başkanı Putin’in henüz görevde olduğu süre zarfında müzakerelerin büyük bir kısmını tamamlamak niyetinde. Nitekim 2008 yılında görevi sona erecek olan Putin’in ardından Moskova’da dengelerin nasıl değişeceğini kestirmek zor. Yeni anlaşmalarda Moskova ile Brüksel arasındaki ilişkilerin ayrıntılı biçimde tanımlanması ve düzenlenmesi hedefleniyor. Yargının bağımsızlığı ve demokrasi alanlarında henüz uzlaşma sağlanamamışken, enerji konusunda taraflar “karşılıklı yeni düzenlemelere hazırız” sinyalleri verdi. Lavrov, Avrupa’ya enerji aktarılmasını ayrıntılı biçimde belgelemeye hazır olduklarını, ancak bunun ulusal hükümetler dışındaki kurumların insiyatifine bırakılmasını da gerekli görmediklerini belirtti. Kastettiği, enerji konusunda son sözün yine ulusal hükümetlere bırakılması, idarenin Brüksel’e verilmesi değil.

Moskova, Kosova planını desteklemiyor

Avrupa Birliği Troykası ile Rusya arasındaki görüşmelerin gündeminde uluslararası konular da bulunmasına rağmen, ne Rus tarafı ne de AB temsilcileri İran’ın nükleer programı ile Kosova’nın geleceği konularında kesin açıklamalar yapmaktan uzak durdular. Bilindiği gibi Rusya nükleer porgramına son vermeye yanaşmayan İran’a yaptırım uygulanmasına sıcak bakmıyor. Kosova konusunda ise BM müzakerecisi Martti Ahtisaari’nin önerdiği, sınırlı egemenlik planına Rusya destek vermeye yanaşmıyor. Moskova, Kosova konusunda Sırp yönetiminin rıza göstermediği bir çözüm istemiyor, ancak Brüksel bu sorunda tüm tarafları memnun edecek bir çözümü olduğuna inanmıyor.