1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Muhalefet İslam dini için resmi statü istiyor

7 Ekim 2010

Almanya Cumhurbaşkanı’nın “İslam’ın da Almanya’ya ait olduğu” yönündeki görüşü iktidar partileri içinde tartışmalara yol açarken, Sosyal Demokratlar ve Yeşiller, İslam'ın kiliselerle eşit statüye getirilmesini istedi.

https://p.dw.com/p/PYeh
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

İslam dininin Almanya'daki rolü ve yeri üzerine alevlenen tartışmalar devam ediyor. Tartışmayı başlatan ise iki Almanya'nın birleşmesinin 20'inci yıldönümü töreninde "İslam da Almanya'ya aittir" diyen Cumhurbaşkanı Christian Wulff oldu.

Wulff'un sözleri Alman toplumunda farklı şekillerde yankılandı. Kimileri olumlu buldu, kimileri de eleştirdi. Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller Partisi ise daha öncede dile getirilen bir öneriyi bu vesileyle tekrar gündeme taşıdı ve İslam dininin Almanya’da resmî olarak tanınmasını ve Müslüman cemaatlerinin Hrıstiyan ve Yahudi cemaatleriyle yasal düzlemde eşit hale getirilmesini talep ettiler.

"Önyargıları azaltır"

Yeşiller Partisi Göç ve Uyum Politikaları Sözcüsü Memet Kılıç, DW Türkçe Servisi'ne yaptığı açıklamada, son dönemde Almanya’daki uyum tartışmalarının Müslümanlara ve yabancılara karşı neredeyse düşmanlığa dönüştüğünü belirtti.

Kılıç, Almanya’da İslam dininin yeterince tanınmadığını ve Müslümanlara karşı önyargılı olunduğunu söyledi. Kılıç, Müslümanların, dinî bir cemaat olarak resmî düzeyde tanınmasınının, Almanya’da yaşan 4 milyona yakın Müslüman’a bu ülkeye ait oldukları ve istendikleri duygusunu verileceğini belirtti. Kılıç böyle bir düzenlemenin önyargıları da azaltacağına dikkat çekerek şunları söyledi:

Memet Kilic
Yeşiller Partisi'nin Uyum Politikaları Sözcüsü Memet KılıçFotoğraf: picture-alliance / dpa

''Çünkü bunu böyle yapabilmek için, yani kamu hukukunun tanıdığı bir cemaat olabilmek için İslam dinî içerisinde organize olmuş, örgütlenmiş cemaatler kendini Almanya’nın anayasasına bağlı hissedecekler, ona uyumlu olduklarını kanıtlayacaklar. Böylece tüm evrensel insan hakları sözleşmelerine uyumlu olduklarını kanıtlayacaklar. Yani bir gizli dinî örgütlenme olmadıklarını kanıtlamış olacaklar.''

''Uyuma katkısı olacak''

Kılıç, Hrıstiyan ve Yahudi cemaatlerinin sahip oldukları hukukî yapıya Müslüman cemaatlerinin de kavuşmasının, Alman devletine getireceği faydalara da dikkat çekti. Yeşiller Partili politikacı, İslam’ın kamu hukukunda tanınan bir din olmasının hem uyum politikalarına hem de radikal İslam'la mücadeleye çok katkısı olacağını vurguladı:

''İslam toplumu kendi içerisisinde güzel gelişmeler gösteriyor. Kadın erkek eşitliğinin önemi fark ediliyor, çocuklarımızın okula gitmeleri, kızlarımızın okumalarının önemi zaten fark ediliyor. Bu kesimlere destek olmak, onları dışlamamak önemli. Bunu yaparsak zaten diğer radikal kesimler küçülürler ve onlara karşı mücadele verecek kesim, Müslümanları da içine alacak şekilde genişler ve büyür. ''

''Dini istismar edenlerin önüne geçilecek''

Kılıç, kamu hukukunda tanınan cemaatlerin, üye yapısının devlet tarafından görülebilir olduğu için radikal İslamcıların kontrolünün de mümkün olduğunu düşünüyor. Ayrıca camilerde toplanan paraların devletin bilgisi dahilinde olacağına da işaret eden Kılıç, böylece Müslümanlar arasında dini istismar ederek camilerde para toplayıp kayıplara karışan kişilerin de önüne geçileceğini belirtti.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) İç Politita Sözcüsü Dieter Wiefelspütz de ''Neue Osnabrücker Zeitung'' adlı gazeteye verdiği demeçte "Devlet, İslam cemaatini remî olarak tanısa, bu ülkede yaşayan 4 milyon Müslümana önemli bir mesaj vermiş olacaktır'' dedi.

"Diyaloğu artıracak"

Deutsche Welle Türkçe Servisi'ne konuşan Hrısityan Demokrat Birlik Partisi Kuzey Ren Vestfalya Teşkilatı Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Arslan da İslam'ın resmî olarak tanınması önerisini destekleyen politikacılardan.

Arslan, ''Bence tanınmalı, eğer bugün Almanya'da 4 milyon Müslüman yaşıyorsa ve burada kalıcı bir topluluk olarak görülüyorsa, İslam dini psikolojik olarak da Hrıstiyan ve Yahudi dinleriyle aynı düzeyde görülmesi gerekiyor bence'' dedi.

Alman devleti ve Müslümanlar arasında zaman zaman iletişim kopuklukları yaşandığını belirten Arslan, böyle bir yasal düzenlenmenin her iki tarafı birbirine daha çok yaklaştıracağı kanısında. Arslan, kendi partisinde bu konuda değişik görüşler olmasını da şöyle açıkladı:

"Şimdi parti olarak bir arayış içerisindeyiz, ondan dolayı da bu sürdürülen tartışmaların çok verimli olduğnu düşünüyorum ve bu şekilde devam etmesi gerektiğini düşünüyorum ama belirli bir süre sonra tabi sonuca ulaşmamız gerek.''

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Başak Demir

Editör: Murat Çelikkafa