1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Nükleer atıklar bu kez Rusya yolcusu

9 Kasım 2010

Almanya’da son zamanların en büyük kitlesel gösterisine neden olan nükleer atık sevkiyatının tartışması sürerken, hükümetin yeni planı çevrecilerin tepkisini artırdı.

https://p.dw.com/p/Q3LQ
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Alman Çevre Koruma Derneği, Almanya’daki nükleer atıkların Rusya’da depolanması yönünde ortaya atılan önerileri "skandal" olarak nitelendirdi. Konuya ilişkin açıklama yapan kuruluşun yöneticisi Rainer Baake, Rusya’da çevrenin korunmasına ne kadar değer verildiğini herkesin bildiğini belirterek, Alman hükümetinin bu konudaki önerilerinin sadece para tasarruf etme hedefine yönelik olduğunu savundu.

“Süddeutsche Zeitung” gazetesinin haberine göre, Almanya’nın batısındaki Ahaus adlı kentten önümüzdeki aylarda Urallar’daki Majak adlı Rus kentinde bulunan tesise nükleer atık nakledilmesi planlanıyor. Aslında bu atıkların çıktığı yer, yıkılan Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ne bağlı nükleer araştırma tesislerinin bulunduğu Rossendorf.

Planlanan nükleer nakliyatın temelini ise geçmişte Rusya ile ABD arasında imzalanmış olan bir anlaşma oluşturuyor. Anlaşmaya göre Rusya, bir zamanlar eski Almanya Demokratik Cumhuriyeti tarafından Sovyetler Birliği’nden tedarik edilmiş olan nükleer yakıt çubuklarını işlevleri sona erdikten sonra araştırma santrallerinden geri almakla yükümlü. Ancak Rossendorf’taki toplam 951 yakıt çubuğunun, Almanya’da nihai bir depolama yeri bulunana kadar aslında Ahaus kentinde tutulması öngörülüyordu.

Çevreciler, sorumsuzlukla suçluyor

Çevreci Alman aktivistleri nükleer atıkların Almanya’dan Rusya’ya sevkedilmesi planlarını, güvenliğe aldırış etmeksizin ucuz yoldan atıklardan kurtulma girişimi olarak görüyorlar. Rus Çevre Koruma Kuruluşu Ekosaşçita'dan Vladimir Slivyak da nükleer atıkların Rusya’ya taşınmasını reddedenler arasında. Slivyak, şunları kaydediyor:

“Bu, Almanya’nın sorumsuzca attığı bir adımdır. Ama bunun neden yapıldığı da herkesin malumu. Nükleer atık politikaları artık iflas etmiştir. Şimdilerde nükleer atık nakliyatına karşı Gorleben'deki 50 bin kişinin protestosunda da gördüğümüz gibi, nükleer enerji şirketleri atıklardan kurtulmanın yolunu bulamamıştır... Tek çare olarak atıkları başka ülkelere taşımak kalıyor.”

Majak'ın güvenliği tartışmalı

Rusya’nın Majak kentindeki nükleer tesiste Rossdorf’tan gönderilmesi planlanan yanmış nükleer çubukların yeniden kullanıma hazır duruma getirilmesi hedefleniyor. Majak’taki tesis 1940’lı yıllarda o zamanki Sovyetler Birliği’nin atom bombası projesi için inşa edilmişti. 1957 yılında burada meydana gelen ve sonuçları itibarıyla Çernobil’deki facia ile eş değerde olan feci nükleer kaza onlarca yıl kamuoyundan gizlenmişti. Rus çevreci Vladimir Slivyak, Majak’ın çevre koruma standartlarına göre son derece tartışmalı bir tesis olduğunu belirtiyor:

“Kanımca Majak’taki güvenlik standartları çok düşük seviyede. Orada zaten şu anda bile yeteri miktarda nükleer atık bulunuyor. Halbuki oradaki depo çok büyük de değil. Çünkü Majak aslında yeniden kullanıma hazırlama tesisi olarak kurulmuştu. Şimdilerde ise Majak’ın etrafındaki birkaç bin kilometrekarelik alanda radyoaktivite var. Majak’ın yakınındaki radyoaktif ışınlara maruz kalmış olan Teça nehri yakınındaki bölgede 5 bin kadar insan yaşıyor. Bunlara başka yere taşınmaları için ne para veriliyor, ne de tazminat ödeniyor.”

Rus çevreci Vladimir Slivyak, Rusya'da nükleer atıkların ne yapılacağı konusunda herhangi bir yasanın bulunmadığını, yasa hazırlıklarının sürdüğünü söylüyor. Rusya’da nihai nükleer atık deposu da bulunmuyor. Slivyak, muhtemelen nihai depo olarak ancak Soyvetler Birliği döneminden bu yana kapalı tutulan Sibirya’daki Krasnoyarsk 26 adlı yerin söz konusu olabileceğini belirtiyor. Oradaki deponun yaklaşık 40 bin ton nükleer atık alabilecek şekilde genişletilebileceğini söyleyen Rus çevreci Vladimir Slivyak, bu kapasitenin Rusya’dan ve dışarıdan gelecek nükleer atıklar için yeteceğini de vurguluyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Esther Hartbrich / Çeviren: Çelik Akpınar

Editör: Ahmet Günaltay