1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da nükleer enerji lobisi bekleyişte

18 Mart 2011

Almanya'da nükleer enerji politikaları değişiyor. Nükleer santral işletmecileri ise şimdi gelir kaynaklarının kurumasından korkuyor.

https://p.dw.com/p/10bjG
Fotoğraf: Lack-O'Keen/Fotolia

Almanya’da Federal Hükümet nükleer enerji konusunda frene bastı. Ülkede bulunan nükleer santrallerin işletme sürelerinin uzatılması yönünde geçen sonbaharda çıkarılan yasa askıya alınırken, yedi eski nükleer santral kapatılıyor. Alınan moratoryum kararı üç ay için geçerli ve koalisyon hükümeti bu süre içinde nükleer enerji politikası konusunda yeni ayarlar yapılması gerektiği görüşünde. Bu nedenle nükleer santral işletmecileri alarmda. Nükleer enerji lobisi, işletme sürelerinin yasayla uzatılması sayesinde kendilerini güvencede hissediyordu, ancak şimdi gelir kaynaklarının kesilmesinden korkuyorlar.

Güvenlik göreceli bir kavram

Alman Atom Forumu’nun Başkanı Ralf Güldner, nükleer enerjiden bahsettiğinde genelde hep “değerli”, “harika” veya “örnek” gibi kelimeler ya da “iklim korumada vazgeçilmez faktör” ve “büyük teknolojik gelişme potansiyeli” gibi ifadeler kullanıyor. Ancak Almanya’da nükleer enerji sanayinin bir numaralı temsilcisi, Japonya’daki nükleer felaketin ardından yaptığı açıklamada daha itidalli ifadelere başvuruyordu. Güldner "Bir şeyin güvenli olması – bu, göreceli bir kavram; biz ise öngörülemeyen risklerden bahsediyoruz. Belki de bu öngörülemeyen risklerin olasılığını azaltmak için, farklı olayların bir arada gerçekleşebileceğini hesaba katarak, güvenlik seviyesini arttırmak için yeni denetlemeler yapmalıyız. Ve belli tesislerin güvenlik seviyesini arttırmak teknik olarak mümkün olmayacaksa, bunun da bir bedeli olacaktır.” şeklinde konuşuyordu.

Sol Parti Federal Meclis Grup Başkanı Gregor Gysi
Sol Parti Federal Meclis Grup Başkanı Gregor GysiFotoğraf: AP

Atom Forumu şimdilik boyun eğiyor

Bu sözler tabii ki, Almanya'daki nükleer enerji sanayinin çıkarlarını temsil eden Alman Atom Forumu'nun, nükleer enerjiyi kontrol edilemez bir risk olarak gördüğü anlamına gelmiyor. Güldner, sadece çıkarlarının mümkün olduğu kadar az zarar görmesi için çaba sarf ediyor. Federal Hükümet’in üç aylık moratoryum kararı, Almanya’daki nükleer enerji politikaları açısından bir dönüm noktası oluşturuyor. Atom Forumu, ülkedeki en eski yedi nükleer santralin ilelebet kapatılabileceğinin farkında ve buna karşı çıkmak gibi bir hataya düşmüyor, zira hükümet zaten politikasındaki rota değişikliğini haklı göstermekte zorlanıyor ve Atom Forumu da, şimdi Berlin’in direktiflerine boyun eğerek, en azından daha yeni nükleer santrallerini bir süre işletebilmeyi umuyor.

Lobi çalışmalarının içyüzü

Yaklaşık iki yıl önce kamuoyuna sızan ve siyasetçiler ile medyanın nasıl nükleer enerji taraftarı bir çizgiye çekilebileceği ve nasıl kamuoyu oluşturulabileceğine ilişkin, enerji devi Eon için hazırlanan yaklaşık 100 sayfalık bir plan, aslında nükleer enerji lobisinin içyüzünü gözler önüne seriyor. Ana prensipler, tehlikeleri olduklarından küçük göstermek ve nükleer enerjinin elektrik tedariki ve iklim koruma için önemini vurgulamak.

Hükümet ve milletvekillerine hâkimler

Federal Meclis’teki Sol Parti Grup Başkanı Gregor Gysi, nükleer enerji endüstrisinin elinde büyük finansal ve ekonomik güç olduğunu, ayrıca siyasi karar mekanizmalarını ciddi bir şekilde etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda bu mekanizmalara ve dolayısıyla Federal Hükümet ve çok sayıda milletvekiline hâkim olduklarını söylüyor.

Eski Federal Çevre Bakanı Sigmar Gabriel
Eski Federal Çevre Bakanı Sigmar GabrielFotoğraf: picture alliance/dpa


En aldatıcı imaj kampanyası

Son yıllarda nükleer santrallerin imajını düzeltmek için çeşitli kampanyalar da düzenlendi. Örneğin “Almanya’nın sevilmeyen iklim koruyucuları” başlıklı kampanyada, tatil broşürlerinden çıkmış izlenimini veren doğa fotoğrafları ve arka planda ufacık kalan nükleer santral görüntülerinin altında “Bu iklim koruyucu 24 saat boyunca Kyoto Protokolü'ne uyulabilmesi için çaba sarf ediyor” ifadesi kullanıldı. Hatta Atom Forumu’nun bu kampanyası, ekolojik açıdan sakıncalı bir uygulamayı en yanıltıcı şekilde çevre dostu göstermeyi hedefleyen kampanya bile seçildi ve ödülün gerekçesinde, kamuoyunun iklim değişikliği konusundaki endişelerinin alet edildiği kaydedildi.

Yasanın bir de ekonomik boyutu vardı

Geçen sonbaharda santrallerin işletme sürelerinin uzatılması yönünde çıkarılan yasanın ekonomik boyutunun da önemli rol oynadığı söylenebilir, zira santraller milyarlarca euro kar ediyor ve devlet kasasındaki açıklar göz önünde bulundurulduğunda, bu tesislerden sağlayacağı kar payı hükümete gayet cazip gelmiş olabilir. Fakat Sosyal Demokrat Parti lideri ve eski Federal Çevre Bakanı Sigmar Gabriel, hükümet ile nükleer enerji endüstrisinin kapalı kapılar ardında anlaştığını söylüyor. "Federal Meclis’te oylamaya geçtiğimizde, aslında karar çoktan alınmıştı. Meclisi işin içine sadece göstermelik kattılar, Eyalet Temsilciler Meclisi’nin fikri sorulmadı bile." diyen Gabriel, "Hükümet, nükleer enerji endüstrisinden beylerle işi çoktan bağlamıştı.” şeklinde konuşuyor.

İmaj darbe aldı

Nükleer lobicilerin imaj kampanyaları, Japonya’daki felaket ile büyük darbe aldı. Artık ”iklim koruma için el ele” başlığıyla, rüzgar gülleri ve nükleer santrallerin yan yana fotoğraflarını yayımlamak yetmeyecek.

© Deutsche Welle Türkçe

Sabine Kinkartz / Çeviren: Aydın Üstünel

Editör: Çelik Akpınar