1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

300410 Konferenz Atomwaffensperrvertrag

3 Mayıs 2010

Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması ile ilgili sekizinci Gözden Geçirme Konferansı bugün New York’ta başladı. Konferansta nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya vizyonu ele alınıyor.

https://p.dw.com/p/NAJa
Fotoğraf: AP Graphics

40 yıl önce yürürlüğe giren anlaşmayı bugüne dek 188 ülke imzaladı. İmzalamayan devletler ise Hindistan, İsrail, Kuzey Kore ve Pakistan. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması, karşılıklı silah denetimleri konusunda imzalanmış en önemli anlaşma olma niteliğini koruyor. New York’taki görüşmelerde, ABD Başkanı Barack Obama’nın nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya vizyonunun ne kadar ciddi ve gerçekçi olduğu da ele alınacak.

42 yıllık anlaşma

Yaklaşık 42 yıl önce, 1 Temmuz 1968'de, 18 ülke BM'nin Avrupa'daki merkezi Cenevre'de Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nı imzaladı. Müzakereler yaklaşık 30 ay sürmüştü. O zamana kadar nükleer kitle imha silahını kullanan tek ülke olan ABD’nin o dönemki Dışişleri Bakanı Dean Rusk, müzakerelerin sonucunu büyük bir başarı olarak nitelendirmişti.

Rusk memnuniyetini, "Bu anlaşma, nükleer silahların yayılması tehlikesiyle ilgili endişelerimizi paylaşan tüm devletlerin ortak bir başarısıdır. Pek çok ülkenin temel güvenlik politikaları, teknik ve ekonomik çıkarlarını ilgilendirdiğinden, anlaşma üzerinde mutabat sağlamak kolay olmadı" sözleriyle dile getirmişti.

5 resmî nükleer güç

1960’lı yılların sonlarına kadar nükleer silah geliştiren ve deneyen beş ülke ABD, Sovyetler Birliği, İngiltere, Fransa ve Çin’in isteği, diğer ülkelerin nükleer silah geliştirmesine engel olmaktı.

Bu beş ülke, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması ile resmen nükleer güç olarak tanınma ayrıcalığını garanti altına aldı. Diğer 183 ülke ise karşı hamle olarak “nükleer teknolojinin enerji üretimi amacıyla sınırsız sivil kullanım hakkı“ adını taşıyan anlaşmayı imzaladı. Beş süper güç de nükleer silahsızlanma konusunda ciddi müzakereler yapılacağını taahhüt etmek zorunda kalmıştı.

Atomexplosion im Mururoa Atoll 1971
Fotoğraf: AP



"Silahsızlanma yönündeki taahhütler yerine getirilmedi"

Nükleer silah sahibi olmayan ülkelere göre, bu beş devlet bugüne dek taahhütlerini yerine getirmedi. 1960 yıllarda Cenevre’deki müzakerelere katılan Mısır Büyükelçisi Muhammed Şakir, kısa bir süre önce ABD ve Rusya arasında imzalanan START Anlaşması da dâhil olmak üzere silahlanmanın denetlenmesi ve silahsızlanma anlaşmalarının da yetersiz olduğunu savunuyor.

Şakir, "40 yılda bu kadarcık yol alınabilmiş olması hayal kırıcıdır. 1960’lı yıllardaki umutların ve verilen sözlerin hâlâ tam olarak yerine getirilmediğini belirtmek gerek. Yakında ulaşılması gereken ve büyük önceliğe sahip olan husus, nükleer deneme yasağıyla ilgili kapsamlı bir anlaşmanın yürürlüğe girmesidir" şeklinde konuşuyor.

ABD ve Çin'in de 1996 yılında imzalanan ancak henüz yürürlüğe girmeyen nükleer denemelerin yasaklanması anlaşmasını (CTBT) onaylaması gerekiyor. ABD Başkanı Obama, geçen nisan ayında Prag’daki konuşmasında, anlaşmanın New York'taki Gözden Geçirme Konferansı öncesinde onaylanacağını taahhüt etmişti. Ancak uzun bir süredir bu konunun bahsi geçmiyor. Çünkü ABD Senatosu'ndaki Cumhuriyetçiler, onay için gerekli olan üçte iki çoğunluğu engelliyor.

Obama'nın endişesi

Beş nükleer gücün yanı sıra Hindistan, İsrail ve Pakistan da kullanılmaya elverişli nükleer silahlara sahip. Bu üç ülke Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşmasını imzalamadı. Kuzey Kore ise yedi yıl önce anlaşmadan ayrıldı. İran 1970 yılında anlaşmaya katıldı ancak henüz kesin kanıt bulunmasa da nükleer silah geliştirdiği yönünde şüpheler var. Gelecek yıllarda nükleer silahların daha da yayılmasından endişe eden Obama, "Bu silahlara sahip olarak itibar kazanılabileceği düşüncesi tamamen hayalidir. Gelecek 20 yıl içinde, nükleer silahların daha fazla yayılmayacağına gerçekten inanan var mı? İşte bu yüzden, ABD, nükleer silahların yayılmasını durdurmakta kararlı davranmaktadır" diyor.

Bu nedenle ABD ve diğer batılı müttefiklerinin Gözden Geçirme Konferansı'ndaki öncelikli hedefini, anlaşmaların denetiminde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın teftiş ve kontrol yetkilerinin genişletilmesi oluşturuyor.

© Deutsche Welle Türkçe


Andreas Zumach / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Ahmet Günaltay