1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

220410 NATO Abrüstung

23 Nisan 2010

Estonya’nın başkenti Tallinn’de, iki günlük bir toplantı için bir araya gelen NATO dışişleri bakanları, Avrupa’daki nükleer silahların geleceğini tartıştı. Rasmussen NATO'nun nükleer gücünü koruması gerektiğini savundu.

https://p.dw.com/p/N3vf
Fotoğraf: AP / DW-Fotomontage

Estonya'daki NATO dışişleri bakanlarının toplantısına nükleer silahsızlanma konusu damgasını vurdu. ABD ve Rusya arasında nisan ayının başında imzalanan nükleer silahsızlanma anlaşmasının ardından Avrupa ülkelerinin çoğu, yeni adımlar atılmasını bekliyor.

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslav Sikorski, "Bildiğiniz gibi Norveç ve Polonya, ABD ve Rusya arasındaki yeni START Antlaşması’nın ardından nükleer silahlar konusunda bir sonraki aşamanın düzenlenmesi ve silahların azaltılmasına çalışmamız önerisinde bulunmuştu. Bunlar taktik nükleer silahlar olarak adlandırılan ve Avrupa’da da çok sayıda bulunan silahlar" diye konuştu.

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslav Sikorski
Polonya Dışişleri Bakanı Radoslav SikorskiFotoğraf: AP

ABD'nin Avrupa ve Türkiye'deki silahları

Tahminlere göre, ABD Avrupa'da ve Türkiye'de 240 kadar nükleer silah bulunduruyor. Rusya’nın ise 4 bin adet silaha sahip olduğu tahmin ediliyor. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle Amerikan silahlarının Alman topraklarından çıkarılmasının zamanı geldiğini düşünüyor. Westerwelle, bunun dünyayı daha güvenli bir hale getireceği görüşünü taşıyor ve ekliyor: "Konu, nükleer caydırıcılık stratejisi değil. Dünya böyle kaldığı sürece nükleer caydırıcılığa ihtiyacımız var. Konu, dünyanın daha güvenli hale gelmesi için silahsızlanma sürecini nasıl ileri götürebileceğimiz ve nükleer silahların teröristler ya da diğer devletlerin eline geçmesi tehlikesini nasıl azaltabileceğimiz. Bu nedenle, nükleer silahların yayılmasını önleme ve silahsızlanma aynı şey. Bunlar bir madalyonun iki yüzü."

Westerwelle'nin bu tutumu giderek daha fazla destek görüyor. Ancak farklı görüşte olanlar da var. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, NATO’nun Avrupa’daki nükleer gücünü koruması gerektiğini vurguladı. Füze kalkanı konusunda olduğu gibi bu konu da NATO’yu ikiye bölmüş durumda. ABD Başkanı Barack Obama, selefi George Bush'un Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne füze kalkanı kurulması planından vazgeçse de, bu konu hâlâ masadan kalkmış değil. Rasmussen, ABD gibi bazı üyeler kendi füze kalkanı sistemine sahipken, diğerlerinin sahip olmaması gibi ikiye bölünmüş bir güvenlik ortamı oluşmasından endişe duyuyor.

Rasmussen, "Ulusal sistemleri, tüm müttefiklerimizi koruyacak şekilde NATO çapında bir füze kalkanına bağlayabilirsek, o zaman bu 21’inci yüzyılda NATO’nun birliği konusunda çok güçlü bir işaret olur" görüşünü savunuyor.

Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle
Almanya Dışişleri Bakanı Guido WesterwelleFotoğraf: picture alliance / dpa

Clinton'dan Doğu Avrupa'ya destek

Tallin’de bir başka konuda da görüş ayrılıkları su yüzüne çıktı: Tehdit algılaması. Tehdit deyince Batı Avrupa ülkelerinin aklına İran ya da dünyanın çeşitli bölgelerindeki İslamcı terör örgütleri gelirken; Doğu Avrupalılar hâlâ Rusya'yı düşünüyor. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Estonya'da yaptığı açıklamada da Doğu Avrupalı müttefiklerin Rusya endişesini yatıştırmaya çalıştı.

Clinton, "Estonya ve diğer müttefiklerimizin yanında yer almak, ABD için değişmez temel bir prensiptir ve bundan asla vazgeçmeyeceğiz. NATO’nun kapılarının yeni üyeler için açık kalması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü Estonya, yeni üyelerin NATO’ya getirdikleri değerin bir örneğidir" diye konuştu.

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen
NATO Genel Sekreteri Anders Fogh RasmussenFotoğraf: DW/Alen Legovic

© Deutsche Welle Türkçe

Christoph Hasselbach / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Beklan Kulaksızoğlu