1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Ne AB ne de Türkiye müdahale edebilir”

Ayşe Tekin / DW17 Temmuz 2006

Almanya Politika ve Bilim Vakfı’nın Türkiye uzmanı Heinz Kramer, i görünüyor. Kesin olan, ne Türkiye’nin ne de Avrupa Birliği’nin Hamas, Hizbullah ya da İsrail’e müdahalede bulunmasının mümkün olmadığını söyledi. Kramer, DW’den Ayşe Tekin’in sorularını yanıtladı...

https://p.dw.com/p/AZoO
İsrail, Lübnan'daki saldırılarından vazgeçmeyeceği mesajını veriyor
İsrail, Lübnan'daki saldırılarından vazgeçmeyeceği mesajını veriyorFotoğraf: AP

DW: Ortadoğu’daki gelişmeler bölgede yine çokuluslu bir savaş ihtimalini arttırıyor, İsrail, Lübnan’a saldırdı, Suriye ve İran’ı da suçluyor. Avrupa Birliği çatışmaların tüm bölgeye yayılmasından endişe ediyor. Türkiye Başbakanı ise İsrail ve ABD’ye bu operasyonun bedelinin terörle ödenebileceği uyarısı yapıyor. Ankara hükümetinin bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kramer: Türkiye açıklamalarla, bir yandan komşularını yatıştırmaya çalışıyor, öte yandan birşeyler yapıyormuş gibi görünüyor. Kesin olan, ne Türkiye’nin ne de Avrupa Birliği’nin Hamas, Hizbullah ya da İsrail’e müdahalede bulunması mümkün değil.

DW: Avrupa Birliği ne yapabilir bölgede?

Kramer: Avrupa Birliği’nin de bölgede eli kolu bağlı. İsrail uyarılabilir, baskı yaratılmaya çalışılabilir ama yapılacak fazla bir şey yok. Çatışmaların bu durumda kalması ve daha büyük bir savaşa dönüşmemesi halinde Filistin halkının acılarını dindirmek için mali yardım yapılabilir. Ama Avrupa Birliği’nin imkanları son derece kısıtlı, çünkü bu oyunun asıl aktörleri Hizbullah ve Hamas’ın liderliği ile kısmen Tahran ve Şam hükümeti. Bu son ikisi, Hizbullah ve Hamas’ı İsrail’e karşı eylemlerinde destekliyorlar. Bence ABD’nin dışında hiç bir ülkenin müdahalesi işe yaramaz.

DW: Avrupa Birliği içinde de Lübnan konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıkıyor. Örneğin Fransa, Lübnan ile özel ilişkilerinden dolayı daha sert bir tutum içinde.

Kramer: Aslında bu yeni bir şey değil, Avrupa Birliği’nin 25 üyesi ile ortak bir tavır bulmakta zorlandığı biliniyor. Bazı üye ülkelerin özel ilişkileri de bu durumda özel bir rol oynuyor. Örneğin Fransa, Arap ülkeleri, Lübnan ve Filistin ile özel ilişkilere sahip. Almanya ise İsrail ile. Bu iki büyük ülkenin farklı düşünmesi de ortak bir karar alınmasını zorlaştırıyor. Bu durum zor dönemlerde her seferinde ortaya çıkıyor.

DW: Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı olanların argümanlarından biri de, üyeliğin gerçekleşmesi durumunda Avrupa Birliği’nin kriz bölgesine yakınlaşmış olacağı idi, şu andaki gelişmelerin bu tartışmayla nasıl bir etkisi olabilir?

Kramer: Türkiye’nin karşıtları şu andaki durumu haklılıklarına gerekçe gösterebilirler. Ama Türkiye üye olsa da olmasa da Avrupa Birliği, bu tür krizlerin dışında kalamayacağını biliyor. Solana, Lübnan’a gitti. AB, çeşitli nedenlerden dolayı Ortadoğu bölgesi ile yakın ilişki içinde. Bunun Türkiye’nin AB üyeliği ile ilgisi yok, Avrupa Birliği’nin Ortadoğu politikası ile de ilgisi yok. Türkiye’nin üye olması da bu durumda fazla bir şeyi değiştirmeyecektir.