1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

281009 Heroes-Neuköllner Helden

29 Ekim 2009

Berlin'in Neuköln semtinde genç erkekler, "Kahramanlar" projesi çerçevesinde "namus anlayışı" ve "kadın-erkek eşitliği" gibi konularda eğitim görüyorlar.

https://p.dw.com/p/KHl8
"Kahramanlar" projesinden (soldan sağa) Serkan, Gökay, Ahmet Mansur ve Ronan
"Kahramanlar" projesinden (soldan sağa) Serkan, Gökay, Ahmet Mansur ve RonanFotoğraf: DW

Almanya’da yaşayan Müslüman gençler çoğunlukla evdeki dünya ile dış dünya arasında sıkışmış durumda. Gençlerin hayata bakışı da bu iki dünya arasında şekilleniyor. Örneğin genç Müslüman erkeklerin çoğunlukla “namus”, “kadın-erkek eşitliği” gibi konularda aileleri gibi düşündükleri, onların davranış kalıplarını benimsedikleri gözleniyor. Almanya’nın başkenti Berlin’in, yabancıların yoğunlukla yaşadığı Neuköln semtinde iki yıldan bu yana yürütülen “Hereos” yani “Kahramanlar” adlı proje ile gençlerin geleneksel davranış kalıplarına eleştirel gözle bakması amaçlanıyor.

Yerleşik kalıplara başkaldırı

Baba kızgın, oğlundan dışarıda olan kız kardeşini bulup getirmesini istiyor. Genç erkek kız kardeşini buluyor ve onu zorla eve getiriyor; çünkü bir arkadaşı ona kız kardeşine bu şekilde davranması gerektiğini söylüyor. “Kahramanlar” adlı gruptaki genç erkekler işte böyle bir sahneyi canlandırıyorlar. 17 ila 21 yaşlarındaki erkeklerden oluşan bu grup, bu küçük oyunu çeşitli okullarda da sahneliyor. Amaç özellikle yerleşik “namus” anlayışına ve kadınlara ilişkin yargılara dikkat çekmek. Zira Türk ve Kürt kökenli gençlerden oluşan bu grup için, “kadın-erkek eşitliği” büyük önem taşıyor. “Kahramanlar” grubunun üyelerinden 18 yaşındaki Serkan düşüncelerin “örneğin, çok dar bir pantolon ya da açık bir kıyafet giyen bir kadının namussuz olduğu söyleniyor. Veya genel olarak erkek arkadaşlar, erkek kardeşler kız arkadaşlarını, kardeşlerini ya da kuzenlerini baskı altına alıyor, durmadan kontrol ediyor, telefonla rahatsız ediyor, hatta bunu ‘saat 5’te evde ol’ demeye kadar vardırıyorlar" sözleriyle açıklıyor.

"En başta bu kadar açık değildik"

Serkan, bu sözleri Kahramanlar grubunun çalışmalarının yürütüldüğü merkezde dile getiriyor. Grup haftada bir, iki kez bir araya geliyor. Burada gençlerin kendilerini rahat hissetmesi ve tabulaştırılan konular hakkındaki düşüncelerini rahatça dile getirmesi amaçlanıyor. Sözgelimi namusun kendileri için ne anlama geldiği, ya da bakire bir kadınla evlenmenin kendileri için neden bu kadar önemli olduğu, gibi. Buluşmalarda bu konulardan açıkça bahsedilmesi 19 yaşındaki Ronan’ı da derinden etkiliyor. Ronan, bu buluşmalara gelmeye başlamanda önce kadın-erkek eşitliği hakkındaki düşüncelerinin çok daha farklı olduğunu söylüyor: “Bu konuşmaların amacı bizim açılmamızı sağlamaktı. Başkalarını da sorgulamaya teşvik edebilmek için, önce bizim bu konularda düşünmemiz sağlanıyor. En başta biz de bu kadar açık değildik.”

"Bir dışlanma ifadesi"

Bu projeye katılan gençler birlikte program çerçevesindeki çeşitli panellere katılıyorlar, gezilere gidiyorlar. Uzun bir eğitim döneminin ardından ‘kahraman' unvanını almaya hak kazanıyorlar. Bu aşamadan sonra çeşitli okullara giderek bilgilendirme faaliyetlerine katılabiliyorlar. Ekibin başkanı Ahmet Mansur, gençleri sorgulamaya yöneltmenin çok da kolay olmadığını belirtiyor: “Öğrencilerin sahip olduğu pek çok görüşün kendiliğinden geliştiğini saptadık. Bunun doğru olup olmadığın sorgulamıyorlar. Evlerinde öyle görüyor, ailelerinden öyle öğreniyor ve o şekilde davranamaya devam ediyorlar. Bu da dışlanmanın bir çeşidi: ‘Biz böyleyiz, bir namusluyuz, sizse başka bir şeysiniz’ diyorlar.”

Sırada kız grubu var

Ahmet Mansur, bu süreçte genç kızlara da ulaşmaya çalıştıklarını söylüyor. Mansur’a göre, genç kızlar da geleneksel düşünceleri en az erkekler kadar sahipleniyor: “Grubumuzun çalışmaları için genç kızların da burada olmaları, tartışmaya katılmaları, kendi görüşlerini dile getirmeleri, duygularını anlatmaları çok önemli. Biz kızların yalnızca mağdur olmadığını, aynı zamanda namus ya da eşitlikle ilgili yaygın görüşleri içselleştirdiklerini ve onların da böyle düşünmeye başladığını görüyoruz.” Bu nedenle semtte kızlardan oluşan bir grup kurulması amaçlanıyor.


Lydia Leipert / Çeviri: Başak Özay

Editör: Ahmet Günaltay