1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Nijer'deki açlar için geç kalındı

Ute Schaeffer26 Temmuz 2005

Nijer’den gelen görüntüler uluslararası yardımın bu ülkeye yönelmesini sağladı, ama ne kadar? Bir başka soru da: Duruma, açlık bu kadar etkili olmadan da müdahale edilemez miydi? Bu sorunun cevabı aslında var, çünkü BM Beslenme Programı çoktan Nijer ve diğer Sahel ülkelerinde duruma dikkat çekmiş, açlıkla mücadele için gereken yardım miktarını açıklamıştı. Ama bu çağrıyı duyan olmadı. Onbinlerce insan için yardım çok geç kaldı, diğerleri belki ömür boyu bugün yaşadıkları açlığın etkisini hissedecekler. DW’den Ute Schaeffer'in konuyla ilgili yorumu:

https://p.dw.com/p/AZuy

Sahel Bölgesinde Tsunami yaşanmadı. Kuraklığın kurbanı olan Avrupalı turistler de yok. Nijer’in köylerinde aylardır sessiz bir ölüm kol geziyordu. Ama varsıl kuzeyin televizyon kameraları buralara uğramıyordu. ABD ya da Avrupa kamuoyu, ölmekte olan çocukların görüntüleri ile huzursuz olmamıştı henüz.

21. yüzyılda, küreselleşen medya ile hızlı haber akışının sağlandığı bir dönemde bir kez daha olmaması gereken şey oldu: 2,5 milyon insan açlıkla kıvranmaya başladı, 150 bin çocuk açlıktan ölümün pençesine düştü.

Oysa Nijer’deki felaketi görmek mümkündü: BM Beslenme Programı bir yıl önce olabileceklere dikkat çekmişti. Bu çağrı yankısız kaldı. Dünya Dünya kamuoyu Asya’daki tsunami felaketi gibi başka konularla meşguldü. Niamey hükümeti ise herşeyden önce iktidarda kalabilmeyi düşünüyordu. Herşeye rağmen Nijer’deki felaketi durdurlam mümkündü: Kuraklığın uzun süredir devam ettiği ve yol açabilecekleri ortada idi, buna çekirge felaketi de eklenince açlık sorununun başgöstereceği de...

Sahel bölgesindeki Nijer ve komşularında bir saatli bomba var. Ama kimse bunu görmek istemiyor ve acı ama eğer aralarında batılı kurbanlar yoksa sorun gündeme gelmiyor. Nijer ancak bir kamera ekibinin köylere gidip, açlıktan gözleri büyümüş çocukların görüntülerini televizyonlara yansıtması ile gündeme gelebildi.

Gleneagles’da biraraya gelen G8 ülkelerinin, yoksul ülkelerin borçlarının silineceğini açıklaması, -ki bunların arasında Nijer de var- ya da bu konuda baskı yapmak için düzenlenen “Live 8” konserleri güzel görüntülerdi. Ama Nijer’deki felaket görüntülerini bulmak için çaba gösteren az oldu. Tüm dünya, Londra’dan Johannesburg’a sahnedeki yıldızlar ve yıldızcıklardan, katılımcılara kadar herkes Afrikalılar'la dayanışma konserlerinde kendini görmekten ve vicdanını rahatlatmaktan memnundu.

Oysa vicdanların rahat olması mümkün değil, dünyada açlıkla mücadele başarıya ulaşmadı: 90’lı yıllardan bu yana tüm dünyada açlık sorunu çeken insanlara 60 milyon daha eklendi. Televizyon kameralarından uzakta 852 milyon insan açlığın pençesinde. Her üç Afrikalı'dan biri yetersiz besleniyor. BM Beslenme Programı'na kimse daha fazla yardım yapmak istemiyor. BM üyeleri Afrika’nın güneyindeki ülkeler için söz verdikleri yardımın beşte birini bile ödemedi. Nijer ve mali için gerekli olan 11 milyon doların üçte ikisi ancak bulunabildi.

Afrikalılar haklı olarak, borçların silinmesinin açlıklarını dindirmeye yetmediğini söylüyor. Ama sorunun kökü derinde. Afrika ülkelerinin politik elitinin de bunda payı var. Niamey hükümeti, açlık sorunu için dünyaya yeterince çağrıda bulunmadı. Niyeti kendi kusurlarını mı gizlemekti yoksa kalkınma yardımını istediği yere kanalize ettiğini mi? Çünkü açlık çoğu kez düzenin işlemediğinin göstergesi.

Açlık sorunun başka yüzleri de var, herşeyden önce uzun vadeli bir sorun. Örneğin Nijer tarım ürünlerine bağımlı bir ülke ve dünya piyasasına sunabileceği sadece pamukla fıstık. Oysa bu iki ürünün de fiyatı düştü ve Nijer’in endüstri ülkelerinin devlet desteği alan ürünleri ile rekabet etmesi mümkün değil. 70’li yıllarda başlayan kuraklık tarımdan yaşayan insanların en az yüzde 39’unu muhtaç hale düşürdü.

Uluslararası toplum ve Nijer hükümetinin yapması gereken, Sahel bölgesindeki duruma tüm düzeylerde yapısal bir çözüm bulmaktır: Köylülerin işledikleri toprağa sahip olmalarından, sürdürülebilir tarıma ve Afrika ülkeleri ürünlerine dünya piyasalarına girme şansı verilmesine kadar özel önlemlere ihtiyaç vardır.

Uluslararası toplumun bu sorunu ciddiya almaması, sonuçta çok daha pahalıya mal olacaktır: Nijer’deki felaketi önlemek için geçen yıl sonunda 7 milyon dolar lazımdı, bugün 30 milyon dolar gerekiyor. Ama bu tür hesaplarla değil, açlık ve yoksulluğun yol açtığı felaketlerin terörle mücadelede de en önemli risklerden biri olduğu bilinci ile hareket edilmelidir. Açlık sadece Nijer’i değil, bu dünyayı yönetenlerin de başarısızlığının işaretidir. Bu yüzdende Nijer’de açlıkla karşı karşıya olanların kurtarılması için herkesin kararlılıkla bir şeyler yapması gerekir.