1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Obama 'silahsızlanma' derken, savunma harcamaları artıyor

23 Eylül 2009

ABD Savunma Bakanlığı'nın bütçesi, 2'inci Dünya Savaşı'ndan bu yana giderek artıyor. Obama'nın harcamaları azaltma ve silahsızlanma planlarına ise kuşkuyla yaklaşılıyor.

https://p.dw.com/p/JmyJ
Fotoğraf: dpa

BM'nin 64’üncü dönem genel kurul toplantıları bugün başlıyor. BM'ye üye devlet ve hükümet başkanları ile dışişleri bakanları 28 Eylül'e kadar devam edecek genel kurul toplantılarında bir araya gelecek.

Barack Obama Rede Gesundheit Kongress
Fotoğraf: AP

ABD Başkanı Barack Obama’nın başkanlığında perşembe günü yapılacak özel bir oturumda ise silahsızlanma konusu ele alınacak. Obama, Nisan ayında Prag’da yaptığı konuşmada, “nükleer silahlardan arındırılmış ve daha barışçıl bir dünya” çağrısında bulunmuştu. Peki, ABD'de nükleer silahsızlanmanın yanı sıra konvansiyonel silahların da kaldırılması mümkün olabilir mi? ABD’li uzmanlar, Obama’nın planlarına kuşkuyla bakıyor.

ABD’nin askeri gücü, 2’nci Dünya Savaşı'nın ardından arttı. O zamandan beri ABD Savunma Bakanlığı’nın bütçesi yükselmeye devam ediyor. 11 Eylül 2001’de İkiz Kuleler’e düzenlenen saldırılarla birlikte ise Amerikan yönetimi yeni güvenlik stratejileri oluşturma zorluğuyla karşı karşıya kaldı. Dönemin ABD Başkanı George Bush, yeni ve modern silah sistemlerine yatırım yaptı. Halefi ise şimdi silahsızlanmak ve Pentagon’un harcamalarını azaltmak istiyor. Ancak Bush yönetimi döneminde uzun yıllar Savunma Bakan Yardımcılığı görevinde bulunan Amerikalı savunma uzmanı Eric Edelman’a göre, Obama bunu başaramayacak:

"ABD, çok karmaşık ve zorlu bir güvenlik durumu ile karşı karşıya ve bu, 20 Ocak’ta Obama’nın Beyaz Saray’da göreve başlamasıyla değişmedi. Obama da Bush gibi aynı problemlerle yüz yüze. Irak, Afganistan, Kuzey Kore, İran ve dünyanın diğer bölgelerinde var olan problemler. Bu nedenle, askeri harcamalarda büyük bir değişiklik olmaması şaşırtıcı değil.”

“Nükleer silahlar caydırıcı bir etkiye sahip”

ABD ve Rusya, dünya genelindeki nükleer silahların yüzde 80’inden fazlasını elinde bulunduruyor. ABD’nin 2 bin 200, Rusya’nın ise 2 bin 790 civarında nükleer başlığa sahip olduğu belirtiliyor. ABD Başkanı Obama ve Rus mevkidaşı Dimitri Medvedev ise Nisan ayındaki G-20 Zirvesi öncesi yaptıkları ortak açıklamada, “stratejik saldırı silahlarının azaltılması ve sınırlandırılması” çağrısında bulunmuştu. Dolayısıyla 5 Aralık’tan önce bir anlaşmaya varılması olasılığı hâlâ mümkün. Bu tarihte Stratejik Nükleer Silahların Azaltılması Anlaşması’nın (START) süresi doluyor. Washington merkezli Hudson Enstitüsü’nden nükleer silah uzmanı Richard Weitz, nükleer silahların caydırıcı bir etkiye sahip olduğuna inanıyor. Weitz, nükleer silahsızlanmanın daha fazla çatışmaya yol açabileceği görüşünde:

"Ne tür riskleri tercih ettiğimize karar vermeliyiz. Nükleer bir savaştan kaçınmak için büyük bir konvansiyonel savaşı mı göze alıyoruz ya da büyük bir konvansiyonel savaşı önlemek için az da olsa bir nükleer savaş riski almayı mı tercih ediyoruz? Buna verilebilecek doğru bir yanıt yok.“

Uzmanlar kuşkulu

Washington merkezli “Strateji ve Bütçe Değerlendirmeleri Merkezi’nden “savunma bütçesi uzmanı Todd Harrison da Obama’nın Prag konuşmasında dile getirdiği silahsızlanma çağrılarına kuşkulu yaklaşıyor:

"ABD halkı, Kongre ya da yönetimin nükleer silahları sıfıra indireceğine inanmıyorum. Küçük adımlar görüyoruz ancak gerçek bir silahsızlanmadan çok uzağız. Daha çok farklı tehditleri hedef alan farklı silahlar söz konusu.”

Konvansiyonel silahların rolü?

Konvansiyonel silahlar, silahsızlanma tartışmasında önemli bir role sahip değil. Bu silahlar, özellikle pahalandığı zaman tartışılıyor. Obama, bu tür silahlar istihdamı sürdürmek ya da silah sanayisinin çıkarlarını korumak için üretilecekse Kongre’de veto hakkını kullanacağını açıklamıştı. Ancak silahsızlanma yönündeki açıklamalara rağmen 2'inci Dünya Savaşı'ndan bu yana ABD Savunma Bakanlığı'nın bütçesi giderek artıyor.

Isabelle Schaefers / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Hülya Köylü