1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Pakistan ve Hindistan gerçekten yakınlaştı mı?

Christoph Heinzle / Yeni Delhi6 Aralık 2005

Pakistan ve Hindistan’da, çoğu Pakistan’da 90 bin kişinin ölümüne neden olan deprem sonrası, iki ülke arasında yakınlaşma yaşandı. Yıllardır Keşmir sorunu nedeniyle hasım olan Pakistan ve Hindistan arasında gelinen son noktayı Alman Radyoları’nın Yeni Delhi muhabiri Christoph Heinzle araştırdı…

https://p.dw.com/p/AaLF
Pakistan ve Hindistan, Keşmir sorunu nedeniyle yıllardır gerginlik yaşıyor
Pakistan ve Hindistan, Keşmir sorunu nedeniyle yıllardır gerginlik yaşıyorFotoğraf: AP

Pakistan Devlet Başkanı ve Silahlı Kuvvetler Başkumandanı Pervez Müşerref, orduya toz kondurmuyor. Müşerref’e göre, 8 Ekim’deki büyük depremin ardından yaraları sarabilecek ve yeniden imar faaliyetlerini hakkıyla başarabilecek tek bir güç var; o da ordu! Pakistan Devlet Başkanı, silahlı kuvvetlere öylesine büyük önem veriyor ki, deprem felaketinden sonra bile savunma harcamalarında herhangi bir kısıntıya gidilmemesi talimatını verdi.

Müşerref, “Deprem sonrası oluşan zor şartlarla mücadele etmek zorundayız. Ancak bunu yaparken de güvenlik ve savunma harcamalarında kısıntıya gidemeyiz. Böyle bir hareketi kimse yapmaz. Büyük bir tehdit altında olduğumuz unutulmamalı. Tsunami mağduru ülkelere bir bakın; hiçbirinin, felaket nedeniyle savunma harcamalarında kısıntıya gitmediğini göreceksiniz. Oysa onlar bizimle kıyasanldığında neredeyse hiç tehdit altında değiller“ demişti.

Pervez Müşerref’in kastettiği “tehditin“ kaynağı ise Hindistan. “General“ kimliği ile savaş ve komplo senaryolarından vazgeçemeyen Müşerref, “Devlet Başkanı“ kimliği altında ise deprem sonrası adeta bir barış havarisi kesildi. Deprem en çok, Hindistan ile Pakistan’ın uğruna yıllardır savaştığı kriz bölgesi Keşmir’i vurdu. Yaşanan felaket sonrası her iki taraf da hasmane tutumlarını bir kenara bırakıp, afetzedelere yardıma koştu. Pakistan Devlet Başkanı Müşerref’e göre bu, on yıllardır süren mücadelede silahların susması ve anlaşmazlıkların barışçı yollardan giderilmesi için tarihi bir fırsattı.

Gözlemciler ne diyor?

Pervez Müşerref’in bu düşüncelerinde ne kadar samimi olduğunu kimse bilmiyor. Pakistanlı eski bir general olan Talat Mesut, deprem sonrası Hindistan ile Pakistan’ın yakınlaşma çabalarını şöyle değerlendiriyor: “Hindistan ile Pakistan’ın, böyle bir felaketten sonra işbirliği yapması kuşkusuz çok olumlu bir adım. Bu yakınlaşmanın sürmesi şart. Ancak bana öyle geliyor ki hala taraflar arasında karşılıklı güvensizliğe neden olan noktalar hayli fazla. Yöneticiler, böylesi olağanüstün durumlardan geçmişe sünger çekmek gerektiğini kavrayamıyorlar. Oysa insanî boyut çok daha öncelikli olmalı.“

Peki, iki ülke arasındaki sorunların ilelebet bertaraf edilmesi fırsatı kaçtı mı? Hintli barış araştırmacısı Suba Chandran da bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Bunun, kaçırılmış bir fırsat olduğunu düşünmüyorum. Keşmir sorununun tarihçesine baktığımızda olup bitenleri daha sağlıklı değerlendirebiliriz. Deprem, en azından tarafların yakınlaşmasını sağladı. Bu, Hindistan ve Pakistan için olmasa bile, Keşmir’in her iki bölümü için bence büyük bir başarı. Kısıtlı imkanlar dahilinde başka neler yapılabilirdi ki?“

Bazıları hayal kırıklığı içinde

Bazı Keşmirliler, bugün itibariyle gelinen noktadan dolayı hayal kırıklığı yaşadaklarını belirtiyorlar. Keşmir’in Hindistan tarafında faaliyet gösteren ayrılıkçı “Hürriyet“ adlı örgütün lideri Mirvaiz Ömer Faruk da bunlardan biri.

Faruk, “Sukut-ü hayale uğradık. Çok daha fazlası yapılabilirdi. Hindistan ile Pakistan arasındaki ilişkilerin iyileşmesi için bir fırsat doğmuştu. Ateşkes hattındaki beş adet geçiş kapısının açılmasını ilk başta memnuniyetle karşıladık. Ancak daha sonra ortaya çıktı ki, bu geçiş kapıları parçalanmış ailelerin birleşmesi için açılmadı. Her gün için belirli sayıda insanın geçiş yapmasına izin verildi. Doğal olarak beş gün yetersiz kaldı. Keşke böyle bir uygulama hiç başlatılmasaydı, zira insanların hevesleri kursaklarında kaldı“ diyor.