1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Parlamentoda Merkel - Schröder düellosu

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu7 Eylül 2005

Almanya’da seçim öncesi son kez yapılan oturumda, Başbakan Schröder ve muhafazakarların başbakan adayı Angela Merkel birbirlerine karşılıklı suçlamalar yöneltirken, dış politikada ise gündem yine Türkiye oldu. Merkel, DW'ye verdiği demeçte ise Türkiye konusunda Schröder hükümetinin kararları uygulayacaklarını söyledi...

https://p.dw.com/p/AaZX
Schröder ve Merkel, seçim öncesi son kez parlamentoda karşı karşıya geldi
Schröder ve Merkel, seçim öncesi son kez parlamentoda karşı karşıya geldiFotoğraf: AP

Almanya Federal Parlamentosu bugün iktidarla muhalefet arasında yeni bir düelloya sahne oldu. Pazar günü televizyon düellosunda kozlarını paylaşan Schröder ve Merkel, mecliste birbirlerine kişisel suçlamalara varan sert eleştiriler yöneltti. Dış politikanın en ateşli konusu ise yine Türkiye’ydi. Başbakan Schröder konuşmasının dış politika bölümünde Türkiye konusuna değinmezken, Angela Merkel konuşmasında, hükümeti Türkiye konusunda sorumsuzca davranmakla suçladı.

Avrupa halkının, AB’nin sınırlarının tam olarak tanımlanmaması nedeniyle korku duyduğunu belirten Merkel, Türkiye’nin tam üyeliğinin AB için yanlış olduğu fikrinden dönmeyeceğini açıklayarak imtiyazlı ortaklık fikrini savunmayı sürdürdü. Merkel, “Türkiye’nin önkoşulları yerine getirmesi durumunda muhtemelen başlayacak olan müzakerelerde de bu konuyu gündeme getirmeyi sürdüreceğiz. Açıkça söylüyorum: Bu, akla gelebilecek en sorumlu davranış biçimidir” dedi.

“Türkiye geri çevrilebilir”

Asıl tehlikenin 15 yıl sonra referandumlarda çıkabilecek bir hayır yanıtı sonrasında Türkiye’yi kenara atmak olacağını belirten Merkel, hükümetin bu tehlikeyi görmezden geldiğini, konuyu geçiştirdiğini ve gelecekle ilgili sorumluluk duymadığını savunarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“AB karar aşamasına geldiğinde ve Fransa gibi ülkelerde referanduma gidildiğinde gerçekten de Türkiye’nin geri çevrileceği bir durum doğabilir. İşte ben, bunu istemiyorum. Bu konuda güvenlik çıkarlarımız çok önemli, Türkiye’nin jeostratejik anlamı çok büyük. İşte bu nedenle ister iç politika, ister dış politika olsun, olaylara daha başlangıcından açıklık ve netlik getirecek güçte olmalıyız. Sonuçların daha baştan yanlış olmaması için.”

Merkel’in hükümet sıralarından gelen itirazlar eşliğinde gerçekleştirdiği konuşmasına destek, kardeş parti Hıristiyan Sosyal Birlik’in lideri Edmund Stoiber’den geldi. Stoiber, AB’nin farklı değerlere sahip 80 milyonluk bir ülkeyi üye alamayacağını, dolayısıyla müzakerelerin sadece sonucunun değil, hedefinin de açık olması gerektiğini savundu.

Fischer’den Merkel’e yanıt

Hıristiyan Birlik partilerinin Türkiye konusundaki politikasına yaylım ateşi ise Yeşiller partili Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’den geldi. Fischer, imtiyazlı ortaklık fikrini sert dille eleştirerek, Merkel’i Avrupa ve Almanya’nın güvenliğini tehlikeye atmakla suçladı.

İç siyasette seçimle ilgili çıkarların, ülkenin güvenlik çıkarlarının önüne geçemeyeceğini ve kapının Türkiye’nin yüzüne kapatılamayacağını vurgulayan Fischer, Merkel’e seslenerek, “Aksi takdirde günahı boynunuza olur“ dedi. Fischer, Merkel’in başbakanlığa uygun biri olmadığını da söyleyerek, “Bunu Irak savaşı sırasındaki tutumunuz da gösterdi. Soğukkanlı değilsiniz, bu tür durumlarda gerekli olan analiz yeteneğine sahip değilsiniz“ diye yüklendi.

“Yükümlülükler yerine getirilecektir“

Merkel ise DW’ye verdiği demeçte “Müzakereleri durdurmaya çalışacak mısınız?“ şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:

“Daha önceki hükümetlerin üstlendiği yükümlülükler tabii ki halefi hükümet tarafından da yerine getirilecektir. Yani, Türkiye koşulları yerine getiriyorsa müzakereler başlayacaktır. Müzakerelerin ucunun açık olduğu zaten açıklandı. Kendi fikrimizi tabii ki müzakere sürecine taşıyacağız buna şüphe yok. Ama atacağımız adımlar her zaman için daha önceki hükümetin almış olduğu kararlarla bağlantılı olacak.“