1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

PKK yeni bir çizgi mi izliyor?

Jörg Pfuhl21 Temmuz 2005

PKK’nın tek taraflı ilan ettiği ateşkesi kaldırdığını duyurmasından bir yıl sonra yeniden atağa geçtiği anlaşılıyor. Güneydoğu Anadolu’da devam eden PKK militanları ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasındaki çatışmalardan başka örgüt şimdi de Türkiye’nin sevilen tatil beldelerindeki bombalı saldırılarıyla beş can aldı. PKK bu saldırıların sorumluluğunu ret ediyor ama Türk güvenlik birimleri Çeşme ve Kuşadası’ndaki eylemlerde PKK’nın parmağı olduğundan emin görünüyorlar. Alman Radyolar Birliği bölge muhabiri Jörg Pfuhl’ün PKK’nın durumu ve Kürt hareketi bünyesindeki liderlik mücadelesini konu alan haber değerlendirmesi:

https://p.dw.com/p/AahG

„Bana Kürt isyanının lideridir. Ben böyle bakıyorum en azından. Birçok avukat arkadaş da böyle bakıyor.“

Genç avukat İrfan Dündar Abdullah Öcalan’dan söz ediyor. Dündar ve meslektaşları yıllar boyunca her Çarşamba İmralı’da ziyaret ettikleri PKK liderine sadece hukuki konularda danışmanlık yapmakla kalmayıp aynı zamanda ondan aldıkları direktifleri internet kanalıyla militanlara da ilettiler.

Bu direktifler arasında muhtemelen, iki yabancı turist ile üç Türk’ün parçalanarak ölmelerine sebebiyet veren Çeşme ve Kuşadası saldırıları da vardı. Gazeteci Mehmet Faraç şöyle konuşuyor:

„Belli ki bu saldırı politikasında biraz Öcalan konseptinin de etkisi var. Yani bu biraz şekillendiriyor. Çünük Öcalan’ı dinlemeyen bir PKK’lı olamaz. Diyarbakır’da ölür, Hikmet Fidan’ın öldüğü gibi.“

PKK’yı yakından tanıyan Mehmet Faraç Kürt politikacı Hikmet Fidan’ın 6 Temmuz’da Diyarbakır’da ensesine sıkılan kurşunla öldürülmesinin dönüm noktası olabileceği görüşünde. Bu kez PKK’nın kendi adamlarından Fidan’ı öldürdüğünden kimsenin kuşkusu yok. Eski HADEP başkan yardımcısınin, şiddet yolundan gitmek istemediği ve siyasi kişiliğiyle nüfuz sahibi olduğu için bertaraf edilmesi gerekiyordu.

PKK Türkiye’deki Kürtçü hareketi 20 yıl boyunca yönlendirdi. Şimdi ise hakimiyet tekelini şiddet yoluyla koruyabiliyor. Kürtler arasında PKK hakimiyetini kırmaya yönelik kıpırdanmalar var.

Aydınlar bildirisi

„Artık insanlarımız ölmesin. Barış içinde ve adil bir yaşam sürelim. PKKnın silahlı eylemlere derhal ve önkoşulsuz son vermesini istiyoruz.“

Bu satırların yeraldığı bildiriyi yüzlerce Türk ve Kürt aydını imzalamıştı. Terör bölgelerinde olağanüstü hal’in kaldırılmasını izleyen ikibuçuk yıl zarfında çok şey değişti. Yollardaki kimlik kontrolleriyle gece sokağa çıkma yasaklarının yerini Kürtçe şarkılar, temsiller, gazeteler ve Kürtçe kursları aldı.

Yoksulluğa rağmen Türkiye’deki Kürtler kazandıklarını kaybetmek istemiyorlar. Bu yüzden de uzun ateşkesten sonra yeniden silahlı mücadele başlatan PKK’ya direniyorlar. Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Faraç bunu şöyle değerlendiriyor:

„Dağdaki insanlar da artık huzursuz. Amacımız ‚ne, neyi hedefliyoruz şimdi diyorlar? Şimdi bölünmeler oluyor, bu bölünmeler artacaktır. Bu bir erozyon işaretidir aynı zamanda.“

Vur-kaç taktiği

Faraç, adam kaçırma, trenleri sabote etme ve tatil beldelerinde bomba patlatma gibi eylemlerin çaresizlik işareti olduğu ve PKK’nın kaybolmaktan korktuğu için zayıflığın göstergesi olan vur-kaç metoduna başvurduğu görüşünde:

„Hem risk olmayan eylemler, em etkin eylemler, hem de sonuç alabildikleri eylemler. Tabii bu ne olursa olsun bir zayıflık işaretidir. Kayıp vermekten korkuyor, alanlara askeri alanlara girmekten çekiniyorlar. Bu nedenle vur-kaç yapmaya çalışıyorlar. Bu, zayıflık işaretidir.“