1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Putin yetkilerini genişletiyor

Cenk Başlamış/Moskova14 Eylül 2004

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,” terörle mücadele” kapsamında açıkladığı bir dizi önlemin gerçekten bu amaca yönelik olduğu konusunda kamuoyunu yeterince ikna edemedi.

https://p.dw.com/p/Ab8P
Putin'in açıklamaları muhalefetin tepkisini çekti
Putin'in açıklamaları muhalefetin tepkisini çektiFotoğraf: AP

Rusya’da 10 güne sığan uçak kazaları, intihar saldırıları ve rehin alma eylemleri 500’e yakın sivilin yaşamına mal olurken, bakanlar kurulunun genişletilmiş toplantısına başkanlık eden Putin ikinci iktidar döneminin belki de en önemli konuşmasını yaptı. Teröristlerin Rusya’yı parçalamaya çalıştığını söyleyen Putin, devlet yapısının radikal biçimde gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. Rusya liderinin ” terörle mücadele” kapsamında açıkladığı bazı önlemler şöyle:

  • Rusya Federasyonu’na bağlı özerk cumhuriyetlerin başkanları ve bölge valileriyle Moskova Belediye Başkanı’nın seçimle değil, Devlet Başkanı tarafından belirlenmesi.
  • Duma( parlamento) seçimlerinin nispi temsil sistemine göre yapılması.
  • Kafkasya’dan sorumlu özel bir devlet komisyonu kurulması.
  • Güvenlikten sorumlu kuruluşların yetkililerinin artırılması.
  • Teröristlere yardım eden yerel yetkililerin sert şekilde cezalandırılması.
  • Radikal örgütlerin kapatılması.
  • Hükümet kararların tartışılacağı bir ” halk meclisi” oluşturulması.

Kafalar karıştı

İlk bakışta, Putin’in ” terörle mücadele” yöntemi olarak açıkladığı bu ve benzeri önlemler soru işaretleri yarattı ve kafaları karıştırdı. Örneğin, yerel liderlerin seçim haklarının elinden alınmasının terörle mücadeleye nasıl bir katkıda bulunacağı anlaşılamadı. Ancak, Rus basının da yazdığı gibi, Putin’in gerçek amacı devlet yapısını güçlendirmek, daha da basit bir dille bütün iktidarı elinde toplamak. Aslında açıklanan önlemler, eski Başkan Boris Yeltsin döneminde başlatılan Rusya Federasyonu’nu oluşturan özerk bölge ve cumhuriyetlere geniş yetki verme sürecinin artık tümüyle tersine döndüğünü gösteriyor. Yeltsin, federasyonu oluşturan 89 bölge ve cumhuriyete, ” diledikleri kadar özerklik alabileceklerini” söylemişti. Putin’in iktidara gelişiyle tersine bir süreç başladı ve merkezin yetkililerinin yeniden güçlendirilmesi yolu seçildi.

Rusya yedi bölgeye ayrıldı

Putin, "dikey iktidar” olarak tanımladığı yönetim tarzıyla Rusya’yı yedi bölgeye ayırdı ve başlarına kendi temsilcilerini atadı. Son açıklanan önlemler, Kremlin’in yerel liderleri bile kendisi atayacak kadar denetimi elinde tutmak istediğini kanıtlıyor. Aynı şekilde, parlamento seçimlerine bütün adayların parti listelerinden katılmasının zorunlu kılınması, Kremlin’in istemediği politikacıların bağımsız olarak seçilmesini de engellemiş oluyor.

Basın eleştirdi

Halkın şimdilik olumlu ya da olumsuz bir tepki göstermediği bu önlemler liberal partilerle basının şimşeklerini üzerine çekti. Bağımsız parlamenter Nikolay Rıjkov, nispi temsille ”sanal bir parlamento” oluşacağını belirterek, ”Putin, bunun ülkeyi güçlendiremeyeceğini nasıl anlayamaz? Evet, Kremlin güçlenecek ama Rusya zayıflayacak” dedi. Yabloko üyesi Sergey Mitrohin de, Putin’in önerilerinin anayasaya aykırı olduğunu savundu. Aynı görüşü paylaşan Kommersant gazetesi, Putin’in anayasayı yeniden yazmaya çalıştığını belirtti. Vedomosti gazetesi de, toplantıya katılan bir yetkilinin, ”Aslında bütün bunların terörle ilgisi tabii ki yok. Sadece iktidar terör eylemleriyle ortaya çıkan yeni durumdan faydalanmaya çalışıyor” dediğini aktardı. Diğer yandan, önemli bir soru da özerk bölge ve cumhuriyetlerle liderlerinin bütün ipleri Moskova’nın eline vermeyi kabul edip etmeyeceği.

Ekonomik sorunlar

Putin’in konuşmasının satır aralarında kalan önemli bir nokta daha var: Rusya lideri yoksulluğun terörü beslediği gerçeğinden yola çıkarak Kafkasya’nın ekonomik durumunun düzeltilmesi gerektiğini vurguladı. Bu amaçla kurulan yeni yapının başına da güvendiği liberal danışmanlarından Viktor Kozak’ı atadı. Ancak, yüzyıllardır geri bırakılmış Kuzey Kafkasya’daki ekonomik sorunların kısa dönemde çözülmesi olanaksız görünüyor.

Putin’in doğrudan terörle mücadeleye ilişkin olarak açıkladığı önlemler ise, sağcı çevrelerin yüksek sesle dile getirdiği taleplerin biraz yumuşatılmış hali gibi görünüyor. Sertlik yanlısı politikacılar, 1997 yılından beri uygulanmayan idam cezasına dönülmesinden gerektiğinde vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasına uzanan çok sayıda radikal önlem alınmasını istiyor.

Özetle, son yaşanan terör eylemleri, Putin’in bütün yetkilileri merkezde, daha somut olarak kendisinde toplama planını uygulaması için uygun koşulları yaratmış oldu. 1917 Devrimi’nin en temel ve popüler sloganı, ”Bütün iktidar Sovyetler'e” 2004’de” Bütün iktidar Putin’e” dönüşmüş görünüyor.