1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Putin'in tarihi Ankara ziyareti

Cenk Başlamış / Moskova4 Aralık 2004

Rusya Devlet Başkanı Putin’in Pazar günü başlayacak Ankara ziyareti, iki ülke ilişkilerinde tarihi bir nitelik taşıyor. Çünkü Putin, 512 yıllık geçmişi bulunan Türk – Rus diplomatik ilişkileri süresince Ankara’yı resmen ziyaret eden ilk Rus lideri olacak. Moskova’dan Cenk Başlamış’ın değerlendirmesi...

https://p.dw.com/p/Ab2m
Rusya Devlet Başkanı Putin, Beslan baskını yüzünden daha önce yapacağı ziyareti ertelemişti...
Rusya Devlet Başkanı Putin, Beslan baskını yüzünden daha önce yapacağı ziyareti ertelemişti...Fotoğraf: AP

1972 yılında, dönemin Sovyet Devlet Başkanı Nikolay Podgornıy Ankara’ya resmi ziyarette bulunmuştu. Ancak, Sovyet başkanlığı sembolik bir görevdi ve gerçekte ülkeyi Komünist Parti şefi Leonid Brejnev yönetiyordu. Bu nedenle, belki de ziyaretin asıl önemli yönü, bizzat ziyaretin kendisi.

Tarih boyunca aynı bölgede liderliğe oynayan iki ülke arasındaki rekabet Sovyetler Birliği’nin 1991 yılından dağılmasından sonra da devam etti. Bunun doğal sonucu olarak Türkiye ile Rusya arasında diyalogsuzluk ve karşılıklı güvensizlik sorunları yaşandı. Birbirini tetikleyen bu duygular siyasi alanda sağlam ilişkiler kurulmasını zorlaştırdı.

Sovyetler sonrası dönem

Oysa, özellikle Sovyetler‘in dağılması ardından iki ülke arasında çok yakın ekonomik ilişkiler kurulabildi. 1980’lerin sonunda sadece birkaç yüz milyon dolar olan ticaret hacmi günümüzde 10 milyar doları aştı. Bunalımlı dönemlerinde Türk ekonomisinin kurtarıcısı olan Rus pazarı Türk müteahhitlere 13 milyar dolarlık projeler sundu. Ekonomik işbirliği, enerji alanında 2. 5 milyar dolarlık ”Mavi Akım” doğal gaz projesi gibi stratejik bir ortaklıkla perçinlendi.

Ancak, özellikle Çeçen - PKK sorunları siyasi alanda duyulan karşılıklı güvensizliği artırdı. İki ülke birbirlerini bu sorunları karşı koz olarak kullanmakla suçladı. İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçen petrol tankerlerine uygulanan kısıtlama, Moskova’da Türkiye’nin Bakü – Ceyhan petrol boru hattını haklı gösterme çabası olarak not edildi. İşte, Putin’in ziyareti bu ve benzeri sorunları çözmese bile çözüm yolunda ilk büyük adımın atılması için fırsat niteliği taşıyor.

Ekonomik ilişkiler

Rusya, Türkiye’nin ”Boğazlar tezi”ni siyasi bulsa da petrolünü taşımak için önerilen alternatif güzergahları değerlendirmeye aldı. Ankara, Moskova’ya önce Transtrakya boru hattını önermişti. Ancak, son dönemde bu güzergahta yapılacak kamulaştırmanın proje bedelini yükselteceği anlaşılınca Samsun – Ceyhan hattı gündeme getirildi. Bunun dışında, dünyanın en büyük doğal gaz üreticisi olan Gazprom’un Türkiye’de altyapı yatırımları yapmak istediği biliniyor. Rusya ayrıca, Türkiye’nin 2012 yılında devreye sokmayı planladığı nükleer santrallerin ihalesine katılmak istiyor.

Türkiye, 1990’lı yıllarda Rusya’dan silah ve askeri malzeme satın almış, ancak siyasi soğukluğa bağlı olarak daha sonra bu işbirliği rafa kaldırılmıştı. Moskova, askeri – teknolojik işbirliği yeniden masaya getirmeye hazırlanıyor. Putin’in görüşmelerinde ağırlık vermesi beklenen bir konu da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin saldırı helikopteri ihalesinde ikinci olan Rus – İsrail ortak yapımı Erdoğan helikopterlerine yeni bir şans tanınması.

Teröre karşı işbirliği

Moskova’dan bakınca ziyaretin asıl önemli yönü ise, uluslararası teröre karşı ortak mücadelenin yeni bir boyuta taşınması. Aslında Rusya, Türkiye’nin Çeçenistan sorunundaki resmi tutumunu olumlu karşılıyor, ancak bazı derneklerin gizlice yardım göndermesi ve çatışmalarda Türk vatandaşlarının yakalanmasından rahatsızlık duyduğunu da gizlemiyor. Ziyaret öncesi, İstanbul’da 9’u Çeçen silahlı 12 kişinin yakalanmasının Rus gazetelerinin birinci sayfasından duyurulması Moskova’nın gündemiyle ilgili ipuçları veriyor.

Ziyaret sonunda ”Dostluğun ve çok boyutlu ortaklığın derinleştirilmesine ilişkin deklarasyon”un imzalanarak ikili ilişkilerin yeni bir kavram olan ”çok boyutlu güçlendirilmiş ortaklık” düzeyine çıkarılması amaçlanıyor.

Putin’in zamanlaması

Putin, Ankara’ya Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden almak istediği tarihe odaklandığı bir dönemde geliyor; bu açıdan bakıldığında ise ziyaretin zamanlaması talihsiz. Diğer yandan, Türkiye – AB ilişkilerinin gerildiği dönemlerde bazı çevrelerin ”alternatif” olarak Rusya ile ilişkilerin güçlendirilmesini gündeme getirdiği biliniyor. 17 Aralık’ta beklenen tarihin çıkmaması durumunda benzer görüşlerin yeniden yüksek sesle dile getirilmesi sürpriz olmayacak. Bu açıdan bakıldığında Putin belki de mükemmel bir zamanlamayla Ankara’ya geliyor.