1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Rabin'in ölümü 10. yılında

Peter Phillip / DW4 Kasım 2005

İsrail’in eski başbakanlarından İzak Rabin’in aşırı sağcı bir Yahudi genç tarafından öldürülmesinin 10. yıldönümü. Ortadoğu sorununda bir mihenk taşı olarak görülen Rabin, Filistin lideri Yaser Arafat’la el sıkışarak barışın yolunu açmıştı. DW’den Peter Philipp aradan geçen 10 yılı değerlendirdi...

https://p.dw.com/p/AaQS
Rabin, Arafat'la el sıkışarak Ortadoğu tarihinde bir ilke imza atmıştı
Rabin, Arafat'la el sıkışarak Ortadoğu tarihinde bir ilke imza atmıştıFotoğraf: AP

İsrail, 1993 yılında Filistin Özerk Yönetimi ile Oslo Anlaşması’nı imzaladı, ancak anlaşmanın uygulaması çok yavaş gelişti. Çünkü özellikle milliyetçi muhalefet partisi Likud’un lideri Benyamin Netanyahu, Oslo Anlaşması’nı boşa çıkarmak için elinden geleni yaparken, işgal altındaki bölgelerde bulunan yerleşimcileri, özellikle de dinci-milliyetçi fanatikleri destekledi. Netanyahu, için her yol mübahtı. Başbakan İzak Rabin’i hainlikle suçluyor ve kışkırtıcı bir kampanya yürütüyordu.

Rabin’in ölümü

73 yaşındaki Rabin, büyük kutlamaların adamı değildi ve toplum içinde şarkı söylediğini kimse görmemişti. Ancak bu sefer farklıydı. Ölümünden sonra kendi adını alacak olan Tel Aviv’deki meydanda kalabalıkla birlikte barış için şarkı söylemekten mutluydu. Karalama kampanyalarına rağmen, halkın çoğunluğunun arkasında olduğunu biliyor ve Oslo Anlaşması’nı imzalayarak doğru bir karar verdiğini düşünüyordu.

Şarkı bittikten sorna sahne arkasındaki aracına doğru yöneldiğinde ise ortalık silah sesiyle sarsıldı. Rabin, büyük bir telaşla hastaneye kaldırıldı. Ancak İsrail kısa bir süre sonra Başbakan’ın öldüğü haberi geldi. Katil hemen yakalandı. 25 yaşındaki Yigal Amir hukuk öğrencisiydi ve aşırı dinci milliyetçi bir gruba üyeydi. Rabin’i 10 aydır nasıl öldüreceğini planlayan aşırı dinci genç, barış sürecini durdurabileceğini zannetmişti.

Son dönemlerinde artan karalama kampanyalara rağmen, Rabin’in kendisi dahil, İsrail’de kimse böyle birşeyin olabileceğine ihtimal vermemişti. Bu yüzden halkın arasına girerken çelik yelek giymeyi her zaman reddediyordu. Rabin’in, kendi halkı içindeki karşıtlarından korkusu yoktu. Ancak ne kadar haksız olduğu ortaya çıktı.

Arafat’tan taziye mesajı

Rabin’in ölümünün ardından taziyetlerini ilk bildiren, dönemin Filistin lideri Yaser Arafat oldu. Arafat, “İzak Rabin’in eşine, ailesine, İsrail hükümetine ve İsrail halkına taziyetlerimi bildiririm” açıklamasını yaptı. Oysa Arafat’ın bu sözleri söylemesi, daha birkaç yıl öncesine kadar düşünülemezdi bile. 1987 yılında İntifada başlamış ve Rabin, Savunma Bakanı olarak bu başkaldırıyı şiddetle bastırmak istemişti.

Rabin, kelimesi kelimesine “Filistinliler’in kemiklerinin kırılması” emrini vermişti. Ancak aynı Rabin, 1993 yılında Oslo Anlaşması için gizli müzakereler yürütülürken barışın doğru yol olduğuna kanaat getirdi. Ancak Washington’daki imza töreninde bu noktaya gelmenin çok kolay olmadığının altını çizerken, “Bugün imzaladığımız bu anlaşmanın imzalanması, hiç de kolay olmadı” demişti.

Sadece Lübnan’daki radikal gruplar, Rabin’in ölümünü kutladı. Ancak Lübnan dışında her yerde sarsılmışlığın izleri vardı. İsrail ile barış içinde olmayan ülkelerde dahi. Çünkü katilin kurşunlarının Rabin ile birlikte barış sürecini de öldürmesinden korkuluyordu.

Atılan geri adımlar

Bugün, Rabin’in ölümünün üzerinden 10 yıl geçti ve bu süre içinde çok geri adım atıldı. İsrail’in, Gazze Şeridi’nden çekilmesi gibi tek tük ileriye dönük adımlar atılmış olsa da Filistinliler’in hala bir devleti yok. Bölgede hala terör hüküm sürüyor. Kudüs’ün statüsü ve gelecekte kurulacak bir Filistin devletinin sınırlarının nasıl olacağı gibi konular ise hala çözüm bekliyor.