1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ruslar ve Türkler haraç mağduru

28 Nisan 2011

Almanya’da en fazla şantaja maruz kalıp haraç ödemek zorunda kalanların Ruslar ve kısmen de Türkler olduğu belirtildi. Her iki kesim de kendi toplulukları içinde haraç ödemeye zorlanıyor.

https://p.dw.com/p/115Si
Fotoğraf: Fotolia

Uluslararası terörle mücadele, 2001 yılından bu yana Almanya'da araştırmaların ve cezai kovuşturmaların yeniden düzenlenemsine yol açtı. Ancak görünüşe göre, yapılan düzenlemelerde organize suçlar geri planda kalmış durumda. Oysa binlerce insan organize suçlar kapsamında sayılan şantaja maruz kalarak, haraç ödemek zorunda kalıyor. Üstelik kendilerini çaresiz hisseden mağdurların sessiz kalması da, faillerin yakalanmasını güçleştiriyor.

Genelde her şey bir telefon görüşmesiyle başlıyor. Haraç istenecek kişi önce, telefonda kendine dikkat etmesi için uyarılıyor. Sonra, sıra korkunun iyice artırılmasına geliyor. Bu, bir soygun olabilirken, haraç istemek için bir iki kişi tarafından yapılan bir ziyaret de olabiliyor. Üstelik faillerin, istedikleri parayı alabilmek için çoğu zaman silaha dahi ihtiyaçları kalmıyor.

Buchcover: Roth - Gangster aus dem Osten
Jürgen Roth'un "Doğu'nun gansterleri" adlı kitabı

Yıllardır organize suçları araştıran yazar Jürgen Roth, “Şantaj yapılan kişilere, okul önündeki çocuklarının, evinin ya da ailesinin fotoğrafı gösteriliyor. Bu durumda da, kimse tehlikeli olabileceği düşüncesiyle polise başvurmuyor” şeklinde konuşarak, Almanya'da çok sayıda tehditle haraç ödetilen kişi olduğunu ifade etti.

"Mağdurlar konuşmuyor"

Aşağı Saksonya Kriminoloji Araştırma Enstitüsü’nün, yaklaşık 4 bin restoran, büfe ve diskotek işletmecisi arasında yaptığı araştırmada, her altı kişiden birinin haraç vermeye zorlandığını ortaya koyuyor. Bu kişiler arasında, kentin tanınmış isimleri de yer alıyor. Araştırma aynı zamanda, kimsenin bu konuda konuşmak istemediğini ve bizzat şantaja maruz kalmasalar da tehditle para vermeye zorlanan başkalarını tanıdıklarını da gösteriyor.

Emniyet suç istatistiklerinde tehditle haraç toplama, şantaj, mala zarar verme, şiddet kullanma ya da yaralama suçları arasında değerlendiriliyor. Alman Ceza Kanununda haraç istemeyi suç olarak tanımlayan bir madde bulunmuyor. Nitekim haraç olaylarında şikayet sayısı da oldukça düşük. Aşağı Saksonya Eyaleti'nde yılda 20 ila 30 olay meydana gelirken, zorla istenen haraç miktarı 30 ila 50 bin euroyu buluyor.

Polis yetkilileri, her yıl ülke genelinde binlerce haraç isteme suçu işlendiğini belirtirken, Jürgen Roth, haraç istemenin özellikle doğu Avrupalı örgütler arasında yoğunlaştığına dikkat çekiyor. Roth, Almanya'da ise özellikle Ruslar ve kısmen Türklerin kendi topluluklarında şantaja maruz kaldıklarını belirtirken, bu durumdan etkilenen Almanların sayısının oldukça az olduğunu ifade etti.

"Ruslar ve Türkler yoğunlukta"

Polis yetkilileri, en yoğun şekilde şantaja maruz kalan özellikle Rus ve Türk esnaf ve iş adamları arasında, ana dillerinde hazırlanmış bilgilendirici yardım broşürleri dağıtıyor. Broşürlerde çözümlere ve yasalara dikkat çekilerek, polise başvurma imkanları ve tanık koruma programları anlatılıyor.

Suçla mücadelede önemli bir etken de kurbanların sessiz kalmayıp, polise başvurmaları. Konuya daha fazla dikkat çekebilmenin yolu, sessizliğin bozulmasından ve sıkça kamuoyuna açıklanmasından geçiyor. Tıpkı Sicilya'da olduğu gibi. Sicilya'da yaklaşık 400 işletme ve binlerce kişi, mafyanın tehditlerine karşı koyabilmek için birlik oldu. Kapı ve pencerelere “hoşçakal haraç” anlamına gelen çıkartmalar yapıştırılarak haraçla mücadele edildi.

Fotolia: 26094773
Fotoğraf: Fotolia/Yuri Arcurs


“Haraç olaylarında önemli olan mağdurun içinde bulunduğu durum. Sıklıkla, tamamen yalnız olduklarını hissediyorlar ve genelde gerçekten de faillere karşı çaresiz durumdalar. Bizim için önemli olan, önce onların sessizliğini bozabilmek” şeklinde konuşan Schleswig Holstein Eyaleti'ndeki Kiel Sanayi Ve Ticaret Odası'ndan Markus Schwehn, Almanya'da da benzer bir uygulama başlatılmasından yana olduğunu belirtti.

"Parayı ödemek çözüm değil"

Haraç ve şantaj olaylarında önemli olan bir diğer husus da, kurbanların çareyi parayı ödemekte bulmalarından kaçınmaları. Nitekim birçok olayda olduğu gibi bir kez haraç ödeyen mağdurun, devamlı haraç ödemeye mahkum olduğu kabul ediliyor. Mağdur, çaresiz bir duruma düşmemek için direnmek ve faillerin bir gün vazgeçeceği yanlgısına kapılmamak zorunda. Polis ve savcılıkla yürütülen işbirliği sonucu süratle başarı elde edilebiliyor.

© Deutsche Welle Türkçe


Wolfgang Dick / Çeviren: Gezal Acer

Editör: Ahmet Günaltay