1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Savaşın özel kurbanları: Sudanlı kadınlar

28 Temmuz 2004

Bir toplumda kadınlar temel haklardan yoksun olduğunda, çatışma durumlarında da sivil toplum barışçı çözümler arama yeteneğini bulamıyor. Bunun son örneği Sudan.

https://p.dw.com/p/AbBy
Sudanlı kadınların birçoğu çareyi komşu Çad'a kaçmakta buluyor.
Sudanlı kadınların birçoğu çareyi komşu Çad'a kaçmakta buluyor.Fotoğraf: AP

Kuzey Darfur’da, vilayet merkezi Kutum yakınlarındaki Kasab mülteci kampında kadınlar bir pompa etrafında toplanmış. Darfur’da su getirmek kadınların görevi. Çocukların yetiştirilmesi, odun toplamak, tarladaki işlerin büyük kısmı, çamaşır yıkamak, yemek yapmak ve temizlik. Bunlar da kadınların görevi. Darfur’da kız çocukları on yaşına geldiklerinde sünnet ediliyor. 14 ile 17 yaşları arasında da evlendiriliyorlar. Evlilikleri sırasında onlarca kere hamile kalıyor, dünyaya ortalama yedi çocuk getiriyorlar. Buna karşılık kocalarını bir ya da iki başka kadınla paylaşmak zorunda kalıyorlar.

Darfur’da kadın olmak, barış zamanında bile kolay değil. Fakat 17 aydan beri savaşın hüküm sürdüğü Batı Sudan’da birçok kadın için yaşam artık dayanılmaz bir hal almış. Sudanlı kadınlardan biri şöyle konuşuyor:

”Adım Fatma Abdallah. Küçük çocuklarım var. Kocamı öldürdüler. Hamileyim. Bunun gibi daha altı çocuğum var. Yiyecek yemeğimiz yok, o yüzden bebeğimi emziremiyorum.”

Bir başka kadının anlattıkları ise şöyle:

”Bir kolumu kırdılar, neyim var, neyim yoksa çaldılar. Annem yürüyemiyor. Bütün yol boyunca onu taşıdım. Yedi kişiyi öldürdüler, gömemedik. Herkes kaçtı. Sadece takati olmayanlar kaldı. Erkek kardeşimiz yok, yeğenimiz de Irak’ta öldü. Hiç birşeyim kalmadı, kolum da kırık. Dilenmek dışında birşey yapamıyorum.”

Arap milislerin hedefi kadınlar

Uluslararası Af Örgütü, 2003 yılı başından beri Arap milislerin sistematik ve kitlesel şekilde kadınların ırzına geçildiğini belirtiyor. Irza geçme, bütün bir halkı aşağılamakta kullanılan bir silah. Kasab Kampı’ndaki kadınlar, söz buraya gelince susuyor. Yabancı birine bunları anlatmak istemiyorlar. Suçlular kaba şiddet de kullanmış olsa, bu onur kırıcı bir olay.

Sonunda bir erkek konuşmaya başlıyor. 35 yaşındaki Musa Muhammed Süleyman babasını ve birçok yakınını yitirmiş. Kız kardeşlerinden biri de Arap milislerin eline düşmüş:

”Bu kampta Cancavid milislerinden gebe kalan en az 350 genç kız var. Hayvanlar için ot toplamaya gittiklerinde 10-15 kişiyle etrafını çeviriyorlar, ırzına geçiyor ve gebe bırakıyorlar. Durumumuz çok kötü, kötüden de beter.”

Toplu tecavüz

Af Örgütü’nün raporuna göre, Cancavid milisleri hükümete bağlı askerlerin bakışları altında 8’inden 80’ine tüm kadınları kaçırmış ve günlerce ırzına geçmiş. Görgü tanıkları, milislerin, bağırarak ve şarkılar söyleyerek, ”Arap çocukları yaratmak” için, kurbanlarının üzerine atıldığını anlatıyor. Mültecilerin yaşamı, bir ölüm-kalım mücadelesi. Kadınlara karşı şiddet de sürüyor. Bir değişiklik olacak gibi de görünmüyor.