1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Savaş çevreyi de tehdit ediyor

Derleyen: Ayşe Tekin9 Ağustos 2006

İsrail uçaklarının bombardımanı, sadece Lübnan’ın altyapısını tahrip etmekle kalmadı, Beyrut’un güneyinde vurulan bir enerji tesisinden denize akan petrol kilometrelerce uzunluğunda bir tabakaya dönüştü ve kuzeye doğru ilerlemeye devam ediyor...

https://p.dw.com/p/AZkX
Beyrut'un güneyindeki sahiller petrol atıklarıyla kirlenmiş durumda
Beyrut'un güneyindeki sahiller petrol atıklarıyla kirlenmiş durumdaFotoğraf: AP

Uzmanlar, Akdeniz’de ilerleyen bu tabakanın sadece Lübnan ve Suriye değil, diğer ülkelerin kıyılarını da etkileyebileceği uyarısında bulundu. BM Çevre Programı Başkanı Achim Steiner, kurumun merkezi Nairobi’de yaptığı çağrıda, Lübnan savaşının yarattığı çevre kirliliğinin acil ve uzun vadeli önlenmesi için uyarıda bulundu.

Steiner, denizin üstünü adeta dev bir halı gibi kaplayan petrol tabakasının yol Lübnan ve çevre ülkelere kalıcı zararlar vermeden temizlenmesi gerektiğini söyledi. Akdeniz’deki bir çevre kirliliğine müdahale için hazırlanan Barcelona protokolüne çerçevesinde kurulan sistemle çevre kirliliğinin etkilerinin azaltılması mümkün, ancak bunun için önce çatışmaların durması gerekiyor.

Uzmanlar ve gemilerin hazır olduğunu söyleyen Steiner, “Avrupa Birliği, mali destek veriyor ancak yola çıkılabilmesi için çatışmaların durması gerekiyor. Çünkü bu koşullarda önlemleri uygulamamız mümkün değil. Bu petrol tabakasını haftalar öncesinden durdurabilir ve kıyılardaki zararı kontrol altına alabilirdik, ama yapamıyoruz. Her geçen gün ile maliyet artıyor, şu anda kesin bir tahminde bulunmak mümkün değil ama milyonlara varacağını söyleyebilirim” dedi.

Türkiye ve Kıbrıs’ı da etkileyebilir

Beyrut’taki rafineriden akan petrolün yarattığı tabakanın uzunluğu 130 genişliği de 30 kilometre ulaştı. Rüzgarın şu andaki yönü ve deniz akıntıları nedeniyle kuzeye doğru ilerliyor. Lübnan’dan sonra Suriye kıyılarının da on kilometresi kirlenmiş durumda. Greenpeace örgütünden Jörg Feddern da tabakanın Kıbrıs ve Türkiye kıyılarına da vurabileceğine işaret ederek “Şimdiye kadar Suriye ve Lübnan kıyıları kirlendi, ama önümüzdeki haftalarda Kıbrıs ve Türkiye kıyılarına da ulaşabilir. Sorun şu anda hiç kimsenin savaş nedeniyle petrolü temizlemeye cesaret edememesinde” dedi.

Denize akan petrol, eko sistemi zehirliyor. Petrol bileşimlerinde zehirli, kanserojen ve genetik bozukluğa yol açan maddeler var. Suya yayılan petrol sadece deniz canlılarının ölümüne değil, aynı zamanda tüm beslenme zincirinin etkilenmesine yol açıyor. Bu da sadece balıkları değil, onları yiyen insanları da etkiliyor.

Greenpeace uzmanı Jörg Feddern, şunları söylüyor: “Sadece Lübnan’ın belli kıyılarında yumurtlayan çok nadir ve soyu tehlike altındaki yeşil deniz kamlumbağasının yumurta alanları petrole bulandı. Şu anda yavruların kuluçkadan çıkma dönemi ve petrole bulanmış kumsalda ilerleyemeyen ilk ölü yavrulara rastlandı bile. Aynı zamanda sadece bu bölgede yaşayan ya da yumurtlama bölgeleri olan balıkların soyu tehlikede. Ayrıca Lübnan’daki balıkçılarda petrol kirlenmesinden etkilenecek. Hem balık avlanamayacak ya da avlansa bile balıklar zehirli olabileceği için yenilemeyecek”

Denizaltındaki yaşam da tehlikede

Lübnan iç savaştan sonra nihayet huzura kavuşmuş ve turizme açılmıştı. Savaş başlar başlamaz ülkeyi ilk terkedenler turistler oldu. Turizm sezonu bu yıl kaybedildi denilebilir ama denizdeki kirliliğin kalıcı olması gelecek yılları da etkileyebilir. Feddern, acil ateşkes sağlanıp petrol kirliliğine müdahale edilmezse olabilecekleri şöyle anlatıyor: “Kıyıya yayılan petrol, ağır cins fueloil. Bu karışımın içindeki hafif maddeler güneşte buharlaşıyor ama bu durumda daha da sertleşen adeta asfaltlaşan tabaka kayalara tutunuyor ya da dibe çöküyor. O zaman altındaki tüm yaşamı öldürüyor. Üstelik temizlenmesi çok zor ve çok pahalı.”