1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Savaştan sonraki savaş

Ramon Garcia-Ziemsen14 Kasım 2003
https://p.dw.com/p/Aa7q

Irak’ta son gelişmelere ilişkin DW’den Ramon Garcia-Ziemsen’in yorumu:

"ABD, Irak misyonunda başarısız oldu. Bu, haftalardır ayan beyan ortada. En azından, Kızılhaç gibi uluslararası yardım örgütlerinin saldırılara hedef olmasıyla, bu konuda artık şüphe kalmadı. Son olarak da Nasıriye’deki İtalyan askerlerine yönelik yapılan saldırı, yaraya iyiden iyiye tuz biber ekti.

Amerikan Başkanı tarafından Mayıs başında yapılan ”savaş bitti” şeklindeki açıklamanda aceleci davranıldığı ortada. Şimdi Irak’taki yönetimin yerli halka devredilerek, saldırıların önüne geçilebilebileceği tezi üzerinde duruluyor. Yani, burada söz konusu olan Irak’taki Amerikan işgalinin sona ermesi değil. Tam tersine, bu, savaşın devam edeceği yönünde bir işaret.

Görünmeyen bir düşmana karşı ”savaştan sonraki savaş” diye de adlandırabileceğimiz, gerilla taktiği ve terör karışımı bu mücadele, Ameriklalılar’ı içinden çıkılması çok zor olan bir karmaşanın da içine itti. Zira, Washington’un oluşturduğu Geçici Yönetim Konseyi‘nin ülkede genel kabul gördüğü söylenemez. Bu durumda eldeki tek alternatif, bir an önce seçime gidilmesi gibi görünüyor.

Ancak bu yol, ülkeyi yeni bir felakete sürükleyebilir. Her iki kişiden birinin silah taşıdığı Irak’ta kusursuz organize edilen suikastlerin düzenlenmesi an meselesi. İçine düşülen bu açmaz, George Bush için de her geçen gün daha da büyük bir sorun haline geliyor. Gelecek Kasım’daki Amerikan başkanlık seçimlerini kazanmak isteyen Bush, dış politikanın aynı zamanda iç politika anlamına geldiği ABD’de kamuoyuna Irak’taki tüyler ürpertici manzaradan başka bir alternatif sunamıyor. Irak konusu, Amerika’daki siyasi tartışmaların da en önemli gündem maddesi durumunda. Irak’tan gelen asker tabutları çoğaldıkça George Bush’un görevde kalma şansı da bir o kadar azalıyor.

Evet, Amerikalılar Irak’ta başarısız oldu. Çünkü savaş öncesi ortaya konulan büyük hedeflerden hiçbiri şu ana kadar gerçekleştirilemedi. Ne Saddam Hüseyin ele geçirilebildi, ne de savaş nedeni olarak gösterilen kitle imha silahlarının varlığı ispatlanabildi. Sonuç olarak, Irak’ta savaş sonrası dönem için somut planların eksik olduğunu savunup askeri müdahele seçeneğine karşı çıkanlar haklı çıktı.

Irak savaşı, dünyayı daha güvensiz bir hale getirirken aynı zamanda Amerikan dış politikasının temel düsturlarından biri olan ”zoraki demokrasi” anlayışını da alaşığı etti. 1945 sonrası Japonya ve Almanya’da işe yarayan bu yöntem, bugün Irak’ta iflas etmiştir. Bunun altında ise ABD’nin ciddi ölçüde bir inandırıcılık sorunu yaşamasında yatıyor. Demokrasi kavramını, dünyadaki Amerikan çıkarlarını korumak için bir araç olarak kullanma yöntemi, artık kabul görmüyor.

Çünkü Washington, geçmişte, sırf bu çıkarları uğruna, zaman zaman demkokrasiyi engelleyici politikalar dahi izledi. Bugün Irak’ta yaşananlar ise –ki buna Nasıriye’deki son saldırı da dahil- geçişmişte izlenen bu politikaların acı bir faturasından başka bir şey olmasa gerek."