1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Schaeuble'den "samimiyet"e çağrı

Baha Güngör / Ankara17 Şubat 2004

Almanya'da muhalefetteki birlik partilerinin grup başkan vekili Schaeuble, parti lideri Merkel ile birlikte Ankara'ya geldi. Güvenlik ve dış politika sorumlusu Schaeuble, Türkiye'nin farklı konumuna işaret ederek, müzakerelerin başında buna dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Deutsche Welle Türkçe Yayınlar yöneticisi Baha Güngör'e konuşan Wolfgang Schaeuble, Türkiye'yi Avrupa Birliği'nin içeriğini de anlamaya davet etti.

https://p.dw.com/p/AbOc
Schaeuble, AKP'nin Avrupa Halk Partisi'nde gözlemci statüsünde rol alabilmesi için çaba harcanacağını söyledi
Schaeuble, AKP'nin Avrupa Halk Partisi'nde gözlemci statüsünde rol alabilmesi için çaba harcanacağını söylediFotoğraf: AP

- Sayın Dr. Wolfgang Schäuble, Türkiye ile ilgili durumu açıkça ifade ettiğinizi, yeterince anlaşıldığınızı düşünüyor musunuz?

SCHAEUBLE : Evet, durumun bu akşam, sabah saatlerine nazaran daha iyi anlaşıldığını düşünüyorum. Başka hükümetlerle de sürekli görüşme halinde olan Türk yönetimine “imtiyazlı ortaklık” kavramı tam olarak anlatılmadı. Türkiye, tüm çabasını kanalize ederek, ki bunu söylemek tamamen meşru, “Kopenhag Kriterlerini gerçekleştiriyoruz” diyor. “Hepimiz bunun için uğraşıyoruz ve diğer üye adaylarına nasıl davranılıyorsa biz de aynı şeyi istiyoruz. Görüşmeler için bir tarih almak. Tüm koşulları yerine getirdiğimiz zaman da tam üyelik elde etmek.”

Ancak Türkiye’nin daha farklı bir konumu var. Görüşmelerin başında, sonucun ne olacağını açık bırakmak gerek. Bugün bu konuda anlaşmak için görüşmeler yürüttük, ancak Türkiye Hükümeti ve Başbakan tarafından kabul görmedi. Konumlarımızı açık şekilde ifade etmek önemliydi, buna rağmen görüşmeler dostluk çerçevesinde yaşandı.

- Türk tarafı, AB ile yürütülen ortak çalışmalarda, aynı zamanda Avrupa’nın güvenlik ve savunma politikaları çerçevesinde, savunma ve askeri konularla ilgili kendi isteklerini tamamlayan adımlar atılabileceğini gördü. Bu konuda sizce, Türkiye nasıl bir tavır sergilemeli? Avrupa’yı korumaya devam etmeli mi?

SCHAEUBLE: Türkiye Avrupa’yı korumak durumunda değil, bunun yerine karşılıklı olarak birbirimizi koruyoruz. Küreselleşme çağında, risklerin ve tehditlerin çoğaldığı ve giderek hesaplanamaz olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Dünyanın her noktası başka bir noktayı tehdit ediyor. Böyle bir zamanda ancak demokratik ve sorumluluk sahibi devletlerle ortaklık yoluna giderek sağlam bir düzen kurabiliriz. Bu durumda biri tek başına diğerlerini koruyamaz, ancak tüm gücümüzü barış, güvenlik ve küresel istikrar için kullanırız.


- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi, Avrupa Parlamentosu’nda muhafazakar kanadı temsil eden Avrupa Halk Partisi’ne üye olmak istiyor. AKP’nin bu isteğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

SCHAEUBLE: Biz bugün Adalet ve Kalkınma Partisi’nde yetkililerle görüştük, hem parti başkanı Erdoğan, hem de partinin tüm ileri gelenleriyle. Bu görüşme sırasında Angela Merkel, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne, pazarlıklar ve karar süreci sırasında Avrupa Halk Partisi bünyesinde gözlemci statüsü verilmesi için çaba göstereceğini belirtti. Aynı zamanda ilk aşamada ise partiler arasında, genel sekreterler düzeyinde ikili görüşmeler yapılmasını, bilgi alışverişinde bulunulmasını kararlaştırdık.

- Adalet ve Kalkınma Partisi, kendisini muhafazakar bir parti olarak değerlendiriyor ve böylece Hristiyan Demokrat Birlik’le aynı çizgide görüyor. Siz bunu nasıl görüyorsunuz, yoksa dini ayrılıklar dolayısıyla Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Avrupa Halk Partisi içinde zorluk çekebileceği görüşünde misiniz?

SCHAEUBLE: Bunu ayrıntılı olarak incelemek gerekir. Öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi’nin anlayışı, kanımızca bize yakın bir anlayış, çünkü siyasal anlayışın temelinde insanın dini bir varlık olduğunu kabul ediyor bu anlayış. Ancak biz bunu siyasal sistemimizin bağlayıcı bir ögesi olarak görmüyoruz. Biz dinle politikanın birbirinden ayrılması gerektiğini düşünüyoruz, çünkü aksi takdirde, ne hoşgörü ne de çoğulculuk kalır. Ancak diğer yandan din, toplumu kaynaştırıcı bir etkendir. Bu, zorlamanın değil, gönüllülüğün, istikrarlı, özgürlükçü bir toplumun oluşması üzerine kuruludur. Bu noktalarda AKP ile aynı görüşlere sahibiz. Ancak detayları da incelemek gerekir. Temel değerlerden yola çıkarsak, ki bunların arasında insanın hayatı, toplumsal yaşam, her bireyin özgür yaşaması, eşitlik, hukukun üstünlüğü, çoğulculuk, hoşgörü vs. var, hatta politikada her şeyin bürokratik işlemlerle halledilemeyeceği gibi bir görüş. Değerlerimiz arasında insanları toplumda küçük birimler olarak, aile içinde, gönüllülük bazında çalışmaya teşvik etmek de bulunuyor. İşte tüm bunlar başarılı bir ortaklığın temelinde yatmalıdır.

- Türkiye ekonomisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye ekonomisi, Avrupa Birliği standartlarına uyum sağlayabilir mi ve bu ne kadar zamanda olur?

SCHAEUBLE: Türk ekonomisinin son yıllarda yaşadığı başarılara bakarsak ve örneğin Ankara’daki bu inanılmaz dinamiği gözönünde bulundurursak, ki o zaman Türkiye’nin büyük atılımlar yaptığını görmek mümkün. Hatta karşılaştırırsak, ne yazık ki Almanya’dan da daha önemli bir dinamizm görmek mümkün.

- Angela Merkel’in ve sizin ziyaretiniz, gelecek hafta Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in ziyareti... Türkiye’de bir Alman haftası yaşanıyor sanki. Türkler’e, Türkiye’ye ne önerileriniz var? Avrupa Birliği’nin, özellikle Almanya’nın samimi olarak davranması için Türkiye’nin ne yapması gerekiyor?

SCHAEUBLE: Türkiye, kanımca Avrupa’daki dostlarıyla samimi olarak Avrupa Birliği’nin içeriği nedir tartışmasına girsin.... "Bunu 60’lı yıllardan bu yana belli bir sistemle yapıyoruz" kanısına kapılınmasın. Siyasal alanda yenilikler oluyor, bunlar nedir, neleri yapmamız gerekiyor? İşte tüm bu soruların bulunduğu bir tartışma. İnsanların ortaklaşa yaşaması için gerekli olan siyasal yapı nedir? Bir de tabi ki, aşırı alternatiflerden kaçınmak gerekir. Küreselleşen dünyada, 21. yüzyılın başında gerçekten gerekli olan adım adım bir yaklaşma ve çalışmadır. Bu hem yeni fırsatları, diğer yandan da yeni rizikoları da beraberinde getirecektir.