1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Seçim sonuçları Türkiye’nin AB kaderini etkileyebilir

17 Eylül 2009

AB’nin lokomotif ülkelerinden Almanya’da 27 Eylül’de yapılacak genel seçimler Türkiye’nin AB sürecini nasıl etkiler? Partiler Türkiye'nin AB üyeliği konusunda ne düşünüyor? Siyasiler yanıtladı.

https://p.dw.com/p/Ji27
CDU lideri Başbakan Merkel (sağda) Türkiye'nin tam üyeliğine karşı çıkarken, SPD'nin Başbakan adayı Steinmeier Türkiye'ye güçlü destek veriyor
CDU lideri Başbakan Merkel (sağda) Türkiye'nin tam üyeliğine karşı çıkarken, SPD'nin Başbakan adayı Steinmeier Türkiye'ye güçlü destek veriyorFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Muhafazakâr Hristiyan Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) seçim programında, güçlü bir Avrupa Birliği’nin ekonomik ve sosyal açıdan güvenli bir gelecek için şart olduğu vurgulanıyor. Genişleme konusunda ise aday Hırvatistan’ın da üye olmasının ardından, Avrupa Birliği’ne yeni üyeleri hazmetmesi için süre tanınması gerektiği belirtiliyor. Bu çerçevede, Hristiyan Birlik Partileri Türkiye’nin tam üyeliğine karşı çıkıyor.

Schaeuble: İmtiyazlı ortaklık

Wolfgang Schäuble
Hristiyan Demokrat İçişleri Bakanı Wolfgang SchaeubleFotoğraf: AP

Hristiyan Demokrat İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, Deutsche Welle Türkçe Servisi’ne yaptığı açıklamada, Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin farklı konular olduğunu belirtti:

"Biz imtiyazlı ortaklığı tercih ediyoruz, bu da zaten biliniyor. Ama imtiyazlı ortaklık yakın ilişkiler ve işbirliğinin kurulmasını sağlıyor. (Türkiye ile) son derece açık ve dostça bir ilişkimiz var. Yakın işbirliğinin gerekliliği ve birbirimize karşılıklı olarak ihtiyacımızın olmasını tek bir meseleye bağlamamak gerekiyor."

Liberaller soğuk bakıyor

Hristiyan Birlik Partileri’nin seçimler sonrasında koalisyon ortağı olarak gördüğü Hür Demokrat Parti (FDP) de, Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakmıyor. Liberallerin seçim programında, Avrupa Birliği’nin genişlemesinden çok yeni üyelerle bütünleşme sağlanmasının önemi vurgulanıyor. Parti lideri Guido Westerwelle, Türkiye’nin üyeliğinin belki on yıl sonra tartışılabileceğini dile getirdi:

"Türkiye bugün üye olacak durumda olmadığı gibi Avrupa Birliği de üye kabul edecek durumda değil. Ama bundan daha büyük önem taşıyan mesele, süreç tamamlandığı ve şartlar yerine getirildiği zaman durumun nasıl olacağı. Bunu en erken on yıl sonra tartışmaya başlayabiliriz. Bu aynı zamanda Türk hükümetinin de tavrı. Türk hükümeti de şu aşamada üyelikten söz etmiyor. Ancak diğer taraftan Türkiye’nin Orta Avrupa’ya sırt çevirmesi de istemiyoruz. Bu nedenle akılcı bir şekilde çok iyi işbirliği yapılması gerekiyor."

Sosyal Demokratlardan güçlü destek

Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise gereken kriterleri yerine getirmesi koşulu ile Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini destekliyor. Partinin programında da, Avrupa Birliği’nin genişlemeye devam etmesi gerektiği ifadesi yer alıyor. Sosyal Demokratların Başbakan Adayı Frank-Walter Steinmeier’in seçim ekibinde yer alan Harald Christ, "Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda, Sosyal Demokrat Parti hâlâ aynı görüşü savunuyor; Türkiye Avrupa Birliği’ne mümkün olan en kısa zamanda tam üye olmalıdır. Ama bunun için elbette bilinen şartların yerine getirilmesi gerekiyor. Ben Türkiye’nin ilerleme kaydettiği düşüncesindeyim" şeklinde konuştu.

Roth'dan Birlik Partilerine eleştiri

Sosyal Demokratlar gibi Yeşiller de, Türkiye’nin tam üyeliğine destek veriyor. Partinin seçim programında Türkiye’nin Avrupa Birliği yolunda ilerlemesinin, ülkenin demokratikleşmesine ve bölgede istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacağı belirtiliyor. Türkiye’de reform sürecine devam edilmesi gerektiğini vurgulayan Birlik 90/Yeşiller Eş Başkanı Claudia Roth, Hristiyan Birlik Partileri'nin tutumunu eleştirdi: "Avrupa Birliği bir Hristiyan klübü değil. Çoğunluk toplumunun dini, bir ülkenin üyeliğinin mümkün olup, olmadığı konusunda belirleyici olamaz. Ancak kriterlere ilişkin pazarlık yapılmayacağı da çok açık. Kriterler çok net, demokrasinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Kürt sorununun siyasi yöntemlerle çözülmesi gerekiyor. Bunu destekliyoruz. Ama biz bunu samimiyetle destekliyoruz, kırmızı kart ile değil. İmtiyazlı ortaklık ise kırmızı karttan başka bir şey değil."

Sol Parti sessiz

Sol Parti’nin programında ise Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinden söz edilmiyor; bu konuda bir görüş belirtilmiyor. Avrupa Birliği'ni vazgeçilemeyecek siyasi bir alan olarak nitelendiren Sol Parti, Birlik içinde sosyal ve ekonomik bazı reformların yapılmasını talep ediyor.

Jülide Danışman / Deutsche Welle (Berlin)

Editör: Ahmet Günaltay