1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Siyasetçiler "işgal" hareketini anlayışla karşılıyor

17 Ekim 2011

Hafta sonunda yaklaşık 80 ülkede yüz binlerce kişi, bankaların gücünü, hükümetlerin kemer sıkma yöntemlerini protesto etmek için sokağa döküldü. Alman ve Avrupalı siyasetçiler, eylemleri ciddiye aldıklarını belirtti.

https://p.dw.com/p/12tgD
Fotoğraf: DW

Alman hükümet sözcüsü Steffen Seibert, Başbakan Angela Merkel’in bankaları ve küresel finans sistemini protesto etmek için düzenlenen gösterileri anlayışla karşıladığını belirtti.

Seibert, “Federal Alman hükümeti bu gösterileri dikkatle takip ediyor ve çok ciddiye alıyor. Bu hareketler derin bir endişeyi ve insanların haklı olduğu bir adalet talebini içeriyor. Wall Street’i işgal et hareketi, insanların anlaşılabilecek duygularını yansıtıyor. Yani uluslarası finans sektöründe, kapitalizm Almanya’da olduğundan farklı bir şekilde işliyor, Almanya dışında, sosyal piyasa ekonomisi geçerli değil" şeklinde konuştu.

Siyasilerin görevi

Hükümet sözcüsü Seibert, ancak yaşanan krizde suçun sadece bankalara atılmaması gerektiğini belirterek, devletlerin uzun yıllardan beri varolan borçlarının bu krize yol açtığını kaydetti. Seibert, bu nedenle de finans sektöründe istikrarın yeniden sağlanmasının bankaların yanı sıra siyasilerin de görevi olduğunu söyledi.

Regierungssprecher Steffen Seibert Bundespressekonferenz ARCHIV
Steffen SeibertFotoğraf: picture alliance/dpa

Başbakan Merkel’in yanı sıra diğer partilerden siyasetçiler de gösterileri anlayışla karşıladığını dile getirdi.

Yeşiller partisi Eş Başkanı Claudia Roth da, “Wall Street’i İşgal Et” hareketine sıcak mesajlar verdi: “Uluslararası düzeyde bir hareketin binden fazla kentte eylem düzenlemesini olumlu olarak değerlendiriyoruz.”

Bankacılık sisteminde düzenleme talebi

Haftasonundaki gösterilerin ardından Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Sigmar Gabriel ise bankacılık sisteminde yeni düzenlenme yapılması talebini tekrarladı. Gabriel, Almanya’da 90’lı yılların başında olduğu gibi, yatırım işlemleri ile klasik bankacılığın birbirinden ayrı tutulması gerektiğini söyledi. İnsanların sokağa çıkmasını anlayabildiğini belirten Gabriel, “Kanımca, ne olup bittiği ve 2008-2009 yıllarında finans sektöründe yaşanan krizin ardından uluslararası düzeyde siyasetçiler tarafından ne kadar az şey yapıldığı düşünüldüğünde, insan öfkeleniyor. Ama neyse ki, bir dönemin sonuna geldiğimize inanıyorum. Piyasalarda liberallik ve radikalliğin sona ermekte olduğu bir dönemdeyiz ve insanlar tekrar halkın refahını sağlamak için ne yapılması gerektiğini düşünmeye başlıyor" dedi.

EU-Ratspräsident Van Rompuy beim EU-Gipfel am 23.6.2011
Herman Van RompuyFotoğraf: dapd

AB de anlayışla karşıladı

Avrupa Birliği’nde de gösterileri kınayan olmadı. Avrupa Birliği Konsey Başkanı Herman Van Rompuy, göstericileri anlayışla karşıladığını belirtirken, hükümetlerin tasarruf planlarını da savundu.

Van Rompuy, “Genç insanlar kaygılanmakta son derece haklı. Ama bizim sorumluluğumuz da, daha iyi bir gelecek için, çok da hoş karşılanmayan bu dönemde gereken adımları atmaktır. Ancak bu arada, bu siyasete geniş toplumsal bir katılım sağlayabilmek için, oluşacak yükün adil bir şekilde dağıtılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Van Rompuy, tasarruf politikasının, ekonomik gelişmeyi ve insanların istihdamını gözetecek şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade etti.

Haftasonunda düzenlenen gösteriler, Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin liderleri için bir alarm niteliğinde. Zira önümüzdeki hafta sonunda düzenlenecek olan Avrupa Birliği zirvesinde, ekonomik kriz ele alınacak. Liderler de bu zirvede, finans piyasalarının yanı sıra halkı rahatlatacak kararlar almaları gerektiğini biliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Tobias Armbrüster / Çeviri: Jülide Danışman

Editör: Ayhan Şimşek