1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Siyaset yabancı düşmanlığını körüklüyor

Daphne Antachopoulos21 Mart 2005

Avrupa Konseyi Irkçılıkla Mücadele Komisyonu tarafından hazırlanan rapora göre politikacıların yaptıkları konuşmalar, yabancı ve Yahudi düşmanlığını besliyor.

https://p.dw.com/p/AabI
AB ırkçı çizgide yayın yapan TV'lerin kapatılabileceğini duyurdu
AB ırkçı çizgide yayın yapan TV'lerin kapatılabileceğini duyurduFotoğraf: AP

Bundan tam 45 yıl önce, 21 Mart 1960'da Güney Afrika Cumhuriyeti'nde 10 bin kişi ülkedeki ayrılıkçı apartheit rejimini protesto etmek için Sharpeville kentinde gösteri düzenlemiş, polisin ateş açması sonucu 69 kişi yaşamını yitirmişti. Birleşmiş Milletler de bu vesile ile 21 Mart'ı "Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Gün" ilan etmişti.

Birleşmiş Millertler Genel Sekreteri Kofi Annan 21 Mart Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü nedeni ile yaptığı konuşmada, hükümetlerin, sivil toplum örgütlerinin, basın yayın kuruluşlarının ve bireylerin, hoşgörünün hakim olduğu bir kültürü yerleştirmek için daha fazla çaba harcaması gerektiğini söyledi.

Günlük yaşamda "dışlanma"

Avrupa Birliği de geçen Perşembe yayımladığı bir bildiride, ayrımcılığı destekleyen yayınlar yapması halinde televizyon kanallarının yasaklanabileceğini duyurdu. Peki ama günlük yaşamda dışlanma nasıl yaşanıyor ve Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği bunu engellemek için neler planlıyor?

Bugün Paris’te açıklanacak olan Avrupa Konseyi Irkçılıkla Mücadele Komisyonu (ECRI) raporuna göre, politikacıların yaptıkları konuşmalar göçmenlere ve sığınmacılara karşı olan eğilimleri destekliyor. Rapor, giderek daha tehlikeli bir hal alan dünyamızda, politikacıların vatandaşların güvensizlik duygusunu siyasete araç ettiklerini, bunun da yabancı ve Yahudi düşmanı eğilimleri beslediğini tespit ediyor.

Avrupa Konseyi'nden uyarı

Raporun ana hatlarının açıklanmasının ardından Avrupa Konseyi politikacıları uyardı ve ırkçılığı besleyen konuşmaların ahlaki olarak kabul edilmez olduğunu vurgulandı. Konsey ayrıca, ırkçılığın ve nefretin Avrupa’da barışın bir numaralı düşmanı olduğunu, bunun geçmişte yaşanarak ttecrübe edildiğini söyledi. Avrupa Konseyi Irkçılıkla Mücadele Komisyonu raporunda ayrıca uzun yıllardır politik arenada bulunan bir çok partinin de genel eğilimlere kapılarak, ırkçılığı ya da Yahudi düşmanlığını malzeme yapmaya başladığına dikkat çekildi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekretteri Kofi Annan da, politikacıları uluslararası terör ile mücadelede ırkçı parolalar kullanmamaya çağırdı. Annan, güvenlik adına atılan adımların belli grupları potansiyel suçlu konumuna düşürebileceğine dikkat çekti. Avrupa Birliği ise 21 Mart vesilesi ile, insanların din, dil ya da ırkları nedeni ile ayrımcılığa maruz kalmasına sebep olan yayınlar konusunda daha sıkı önlemler alacağını bildirdi.

AB'nin çizgisi

Avrupa Birliği’nin konu ile izlediği politik çizgi, vatandaşların cinsiyetleri, dini tercihleri ya da ait oldukları ırk nedeni dışlanmasına neden olan tüm yayınları kesinlikle yasaklıyor. Avrupa Birliği’nin genel çizgisine yaklaşma çabaları Almanya’da dışlanma va ayrımcılıkla mücadele yasası hakkındaki tartışmaları alevlendirdi. Yasa, vatandaşların dini, dili, cinsiyeti ve cinsi tercihi nedeni ile dışlanmasını engellemeyi hedefliyor. Yasaya ilişkin tartışmalar sürse de, yabancıların ayrımcılığa maruz kalmaları engellenemiyor.

Köln üniversitesine okumaya gelen Afrikalı Shinga ev aradığı sırada yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor: „ Ev aradığım sırada bazen, kapıların pat diye yüzüme kapatıldığı oldu. Sırf siyah olduğum için. Telefon açıp konuşunca sorun yok, randevulaşıyorsun, gittiğinde bir de bakıyorlar ki siyah, Afrikalı. Ardından bir sürü soru yöneltiliyor, ama eve yönelik değil, bana yönelik kişisel. O zaman anlıyorsun“.