1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

DW-Interview mit EU-Außenbeauftragten Javier Solana

Christian Trippe & Murat Çelikkafa26 Ocak 2009

AB üyesi ülkeler, Gazze savaşı karşısında aldıkları farklı tutumlarla dikkat topluyor. Eleştirileri reddeden AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana, “Birliğin tek bir politika izlediğini” savunuyor.

https://p.dw.com/p/Gg21
AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Solana
AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi SolanaFotoğraf: dpa

AB Dışişleri Bakanları, Türkiye, Mısır ve Ürdün'ün de katılımıyla Ortadoğu'da kalıcı bir ateşkesin tesis edilmesi için çalışıyor. Peki zaman zaman "ortak bir dış politika belirlemekte zorlandığı" eleştirilerine maruz kalan AB, böylesine hassas bir konuda etkili bir arabulucu olabilir mi? Bu konuda AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana'nın görüşlerine başvurduk. Fiiliyatta "AB'nin Dışişleri Bakanı" olarak da nitelendirilebilecek Solana, kurumumuz Deutsche Welle'ye verdiği demeçte Ortadoğu'da kalıcı barış konusunda temkinli bir iyimserlik içinde olduğu mesajını verdi.


“Mevcut ateşkeste payımız var”

Javier Solana, "AB, Ortadoğu sorununda nasıl bir strateji izleyecek?" şeklindeki sorumuzu şöyle yanıtladı: "Bence, şu ana kadar yaptığımızı yapmaya devam etmeliyiz. Biliyorsunuz, bir ateşkes sağlanması için taraflarla son zamanlarda yoğun görüşmelerimiz oldu. Nitekim mevcut ateşkesin sağlanmasında da payımızın olduğunu söyleyebilirim. Şimdi savaş sırasında tahrip olan bina ve altyapı tesislerini yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Daha sonraki aşama sınır geçişlerinin yeniden açılması olacak. Bunu siyasi süreç takip edecek. Siyasi sürecin iki temel noktası olduğunu düşünüyorum: Birincisi, Filistinlilerin kendi içindeki siyasi durum. Bu önemli bir konu. Ama daha da önemlisi, taraflar arasındaki sorunları bertaraf edecek bir barış sürecinin başlatılmasıdır. Son dönemde ve özellikle son birkaç aydır bu yönde yaptığımız yoğun çalışmalar taraflardan takdir gördü. Ben herkesin barış yolunda kararlı bir şekilde çalışmaya devam edeceğini düşünüyorum. Dünyada pek çok insanın görmeyi arzuladığı barış ortamının sağlanması için bizler dürüst bir arabulucuyuz. Barışın bir an evvel tesis edilmesi, herkesin çıkarınadır."

Peki Hamas'la İsrail arasında sağlanan ateşkesin uzun vadeli olmasını güvence altına almak için AB'nin elinde koz ya da kozlar var mı? Ortadoğu'da durumun yeniden kontrolden çıkmaması için Brüksel ne gibi bir yol izleyecek? AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana, ellerinde sihirli bir formül bulunmadığını, ama yine de ümitli olduklarını söylüyor:

"Önümüzdeki günlerde yapabileceğimiz çok şey var. Biliyorsunuz, Gazze'ye giderek incelemelerde bulunacağız. Bölgedeki acil ihtiyaçları tespit etmeye çalışıyoruz. Okul ve hastaneleri yeniden inşa etmek için, bu konudaki resmi sorumlu olan BM ile işbirliği içinde yardım malzemelerinin dağıtımını yapacağız. Sadece ekmek ve su dağıtmayacağız. Bu zaten temel yardıma dahil. Bizim bunun da ötesine geçmemiz gerekiyor. Sınır geçişlerinin yeniden açılması şart. Bunu İsrailli dostlarımızdan da talep ettik. En önemli geçiş noktalarından biri olan Refah başta olmak üzere, sınır geçişlerinin denetimi konusunda işbirliği önerdik. Zaten bölgede halihazırda temsilcilerimiz var. Bunun yanı sıra taraflarla koordine etmek şartıyla, AB'nin askeri birlikleri de daha fazla sorumluluk üstlenmeye hazır."


“Önemli olan ‘yekvücut’ olarak hareket etmek”

Pek çok konuda olduğu gibi Gazze Savaşı sırasında da AB üyelerinin birbirinden farklı açıklamalar yaptığı görüldü. Almanya ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkeler İsrail'e kayıtsız şartsız destek verirken, Fransa gibi bazı önemli üyelerse İsrail'i "orantısız güç kullanmakla" eleştirdi. AB'nin şef diplomatı Javier Solana, "ileri sürülen görüşler ve yapılan açıklamalar farklı olabilir belki. Ama önemli olan AB'nin ‘yekvücut’ olarak hareket etmesi. Nitekim Ortadoğu konusunda da tek bir politika izlenmiştir" diyerek tüm Birlik üyelerinin "şiddetin son bulması ve ateşkesin sağlanması" stratejisini savunduğunu hatırlattı.

AB'nin Hamas'ı muhatap olarak kabul edip edemeyeceği konusuna da açıklık getiren Solana, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben özellikle Hamas'la resmi bir müzakerede bulunmamız gerektiğine inanmıyorum. Adına ister 'uzlaşma hükümeti' diyelim ister başka bir şey. Ama Filistinlilerin öncelikle kendi aralarında mümkün olan en hızlı şekilde bir mutabakat sağlayabilmeleri için bir an önce iç müzakerelere başlamaları gerekiyor."