1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Soykırım kurbanları anılıyor

Heinz Dylong29 Ocak 2007

Nazi rejimi sırasında Yahudi soykırımının simgesi haline gelen Auschwitz Toplama Kampı’nın 27 Ocak 1945’te Sovyet Ordusu tarafından kurtarılışının bu yılki 62. yıldönümünde Almanya’da çeşitli etkinlikler yapılıyor. Soykırım kurbanlarını anma gününe ilişkin olarak DW’den Heinz Dylong’un yorumu:

https://p.dw.com/p/AZmJ

Nazi rejiminin yıkılmasının, ya da başka deyişle, Avrupa’da ırkçılık çılgınlığının ve kitlesel kıyımın sona ermesinin üzerinden tam 62 yıl geçti. Bundan 62 yıl önce Nazi Almanya’sı yenilmiş, toplama kampları kurtarılmış, daha önce işgal edilmiş olan ülkelerin birçoğu geleceklerini kendi ellerine alabilmişlerdi. O zamanlar Almanya’nın batısında inanılmaz bir ekonomik kalkınma başarısı kaydedilirken, diğer yandan da Almanya, yakın geçmişi ile -yavaştan ve çekingen de olsa- ilk hesaplaşmasına başlıyordu. Kamuoyunda bu konuda müthiş bir entelektüel tartışma yaşandı. Bu hesaplaşma ve tartışma sürecinin sonunda Holocaust’un, yani soykırımın inkar edilmesi düşünülemez oldu, hatta cezayi yaptırım kapsamına da alındı. Nazi Almanyası’nın savaşın tek başına sorumlusu olduğundan ve Nazi rejiminin bir vahşet sistemi olduğundan kimsenin şüphesi kalmadı.

Ancak soykırım kurbanlarının sayısının gün geçtikçe azalması nedeniyle, toplumun bağışıklık kazanması anlamına gelen bu durumun uzun vadede ne olacağı kestirilemiyor. Nazi diktatörlüğü böylece gittikçe daha fazla bir biçimde salt tarihi bir geçmiş olarak algılanma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor, bu da tabii bu konuda yavaş yavaş farklı görüşlerin ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor.

Bu tehlikeye karşı örneğin resmi bir Holocaust anma günü ile karşı koyulabilir. Bu, şüphesiz gereklidir de. Nitekim, seçim dönemlerinde aşırı sağcı partilerin aldığı bazı başarılar, olayın güncelliğini bir kez daha vurguluyor. Almanya’da bu tehlikeye karşı kararlı bir biçimde tavır alınmalıdır. Ve bu yapılırken sadece devlet ile siyasete de görev düşmüyor, örneğin yabancı düşmanlığı gibi konularda da kendisinden medeni cesaret beklenen tek tek vatandaşlara da görev düşüyor.

Uluslararası Holocaust Anma Günü ancak ve ancak katı bir anma törenine dönüşmediği sürece yapıcı katkısı olabilir. Federal Meclis’te yapılagelen anma törenleri bu hedefi yakalamıştır. Hem yeni kuşaktan gençlerin tartışma ortamı bulduğu, hem de tarihte yaşananlara canlı bir biçimde ışık tutulan bir platform olması, bu konuda izlenen yolun doğruluğunu da gösteriyor. Bu yıl Federal Meclis’te Nobel Edebiyat ödüllü Macar yazar ve aynı zamanda Holcaust’tan sağ kurtulan Imre Kertesz’in konuşma yapacak olması bu nedenle önemli. Ama sadece resmi anma günleri düzenlemek de, aşırı sağcıların basit ve aptalca sloganlarına karşı koymaya yetmiyor. Sonuçta tek tek kişilerin bu konudaki tavrı belirleyici oluyor. Ama resmi anma günleri de tabii ki medeni cesaret sergilemeye hazır olanlara destek veriyor.