1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Steinmeier’in Mağrip çıkarması

Ute Schaeffer / DW20 Kasım 2006

Almanya, 1 Ocak 2007’den itibaren devralacağı Avrupa Birliği dönem başkanlığına hazırlık yapmaya devam ediyor. Ekim ayı sonunda Orta Asya ülkelerini dolaşan Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, geçen hafta da 5 Kuzey Afrika ülkesinde tameslarda bulundu. Deutsche Welle’den Ute Schaeffer’in yorumu....

https://p.dw.com/p/AZnI

“Afrikalı kaçak göçmenlerin çıkış noktasını burası meydana getiriyor. Avrupa’da eylemler düzenleyen genç İslamcıların büyük kısmı da bu ülkelerden geliyor. Bu yönleriyle riskli ülkeler sınıfına giren Mağrip ülkeleri, diğer taraftan pek çok alanda kaydettikleri örnek gelişmeyle bölge geneli için bir istikrar unsuru konumundalar. Avrupa Birliği’nin hassas güney cephesinin bu niteliğini, Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de Mağrip gezisi boyunca sık sık ifade etti.

Steinmeier’in gezisi, başta Berlin’in ekonomik ve siyasi çıkarları olmak üzere Avrupa Birliği dönem başkanlığı öncesinde işbirliği fırsatlarını geliştirmeyi hedefliyor. Fransa’nın Mağrip ülkeleriyle olan geleneksel ilişkisiyle kıyaslandığında Almanya’nın bölgede önemli etki sahibi olduğundan söz edilemez.

Bundan birkaç hafta öncesine kadar Kuzey Afrika ülke başkentlerinde pek çok yetkili Steinmeier’in kimliğinden ve Berlin’in bölgeye yönelik dış politikalarından habersizken Alman Bakan’ın gezisi bu tür muğlaklıkların ortadan kaldırılması açısından yararlı oldu. Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, kaçak göçle mücadelede birlikte hareket etmenin önemine işaret ederken, özellikle Cezayir ve Libya gibi hammadde üretici ülkelerle ekonomik işbirliğini geliştirme arzunu dile getirdi.

Bunların yanı sıra Almanya’nın Mağrip ülkelerinin reform çabalarına desteği özellikle vurgulandı. Mağrip’in çağdaşlaşma sürecinin başarıya ulaşması, hiç kuşkusuz Avrupa için de bir kazanç olacak.

Ancak bölge ülkelerinin hemen her birinde geleneksel İslami değerleri savunanlarla reformcular arasında bir gerilim varlığını koruyor. Fas ve Cezayir, geçen yıllarda önemli siyasi yenilikleri uygulamaya koydular. Fas’ta yönetim geçmişte yaşanan insan hakları ihlallerinin sorumlularının yargı önüne çıkarılması için cesur adımlar attı.

Bir zamanların ‘yaramaz çocuğu’ Libya, terörist devlet iddialarını bertaraf eden örnek bir çizgi izledi. Libya lideri Muammer Kaddafi, Sudan’dan Kongo’ya uzanan geniş bir coğrafyada barış için arabuluculuk yapıyor.

Bölgede kimi ülkelerde ılımlı İslamcı akımlar iktidara ortak olurken Cezayir’de Salefi Mücadele Grubu (GSPC) gibi kimi örgütler zaman zaman El Kaide ile işbirliği yaparak eylemlerine ve bu konumlarıyla da Avrupa için tehdit meydana getirmeye devam ediyorlar.

Steinmeier’in gezisi yekpare bir Arap aleminden söz edilemeyeceğini bir kez daha ortaya koydu. Arap aleminde bazı ülkeler, İslami değerlerle sosyal ve siyasi değişimi dengeleyerek reformlar uygulamayı gayet iyi başarıyor. Mağrip ülkeleri işte bu gruba dahil. Bu yüzden Avrupa bölgeyle siyasi ve ekonomik ilişkilerini geliştirmeye önem vermeli.”