1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Suudi Arabistan'da terör

Reinhard Baumgarten31 Mayıs 2004

Suudi Arabistan’ın El Hober kentinde hafta sonunda yaşanan rehin alma olayı özel tim operasyonu ile sona erdirildi. Bu, Suudi Arabistan’dan son bir ay içinde yabancılara yönelik üçüncü saldırı oldu. Saldırıyı üstlenen El Kaide örgütünün internetteki açıklamasında, ”Amerikan petrol şirketlerinin Müslümanlar'ın zenginliklerini sömürdüğü” denildi. DW’nin bölge muhabiri Reinhard Baumgarten, Suudi Arabistan’daki saldırıların devam etmesinin mümkün olduğu görüşünde:

https://p.dw.com/p/Aa3N

"Saldırılarını refahın kökenine yöneltiyorlar. Nefret ettikleri kraliyeti en nazik yerinden yaralamaya çalışıyorlar: Suudi petrol endüstrisi ve onların yardımcıları yüksek kalifiye yabancılar. Cumartesi günü El Hobar kenti, bir önceki hafta Riyad, ayın başında Yanbu ve geçen hafta ortasında yayınlanan gerilla savaşına çağrı. Suudi Arabistan tüm çabalarına rağmen, ülkedeki terörist faaliyetleri engelleyemiyor. Suudi Hanedanı, kuruluşundan 72 yıl sonra iktidarına yönelik en büyük tehditle karşı karşıya.

Bu kimseyi sevindirmemeli, tepkisiz kalmak da mümkün deği. Suudi Arabistan dünyanın en büyük petrol üreticisi ve dünyanın en büyük petrol kaynaklarına sahip. Vahabi Hanedanı’nın büyük petrol tesislerinden birini hedefleyen ve amacına ulaşan bir saldırı, petrol fiyatının varil başına 50-55 dolara çıkmasına yol açabilir.

Bunun dünya ekonomisine etkisi ise konjonktürel canlanmaya veda etmek olur. Kısacası, Suudi Arabistan’daki teröristlerin savaşı, sadece iktidara değil, aynı zamanda batıya ve temsil ettiği herşeye, modernizme, teknik ilerlemeye ve dünya ekonomi düzenine yönelik.

Son saldırıyı El Kaide ile bağlantılı olduğu bilinen bir grup üstlendi. Teröristler Usame bin Ladin adına hareket ediyor. Ve Usame bin Ladin, Suudi Arabistan’ı, dünyaya karşı savaşının merkezi yapmak istiyor. Suudi kaynaklarını kontrol eden, petrolü kontrol eder ve böylece batıya ağır bir darbe vurabilir.

Bu gelişmeden Suudiler de sorumlu. İslam'a bakış açıları, Kuran’ı yorumlayışları, şeriat uygulamaları, dinin doğduğu yer olan bu ülkede batıya karşı tepkinin kaynakları. İmamları, hocaları ve şeyhleri, bu nefreti körüklüyor. Suudiler'in sadece Hristiyanlar, Yahudiler ve Budistler'e karşı değil, diğer Müslümanlar karşısında da üstün olduğunu ileri sürüyor ve bunu Allah vergisi olarak görüyorlar. Onlara göre, Vahabiler, Şiiler ve Sünniler'den daha üstün.

Kimse Suudi Arabistan’daki terörün ne zaman sona ereceğini bilemez. Binlerce Suudi Arabistanlı genç, 80’li yıllarda Afganistan’da Kızıl Ordu’ya karşı savaştı. Yüzlercesi Usame Bin Ladin’in kamplarında eğitim gördü. Suudi Arabistanlı gençler de gelecek korkusu taşıyor. Özellikle genç kuşakta işsizlik ve yoksulluk gittikçe artan bir sorun.

Bu sorun, Almanya dahil tüm ülkeleri etkileyecek. Ekonomik canlanma ve enerji ihtiyacı bu etkilenmenin nedenini açıklayacak iki kavram. Gelişmiş endüstri ülkeleri Suudi Arabistan petrolüne bağımlılar. Alman politikacılar, bu bağlamda teröre karşı sadece Göç Yasası çerçevesinde önlem aramaktan vazgeçmeliler. Aynı zamanda petrole alternatif hemen kullanılabilecek enerji kaynakları araştırılmalı, geleceğin enerji kaynakları için araştırma fonları arttırılmalı. Petrol fiyatları çok yakında aşırı artabilir."