1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türk-Alman ilişkilerinde bir yılın bilançosu

28 Aralık 2010

Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler açısından 2010 hareketli bir yıl oldu. Türk-Alman ilişkilerinde geçen bir yılın bilançosunu Deutsche Welle'den Jülide Danışman çıkarttı.

https://p.dw.com/p/zqRn
Fotoğraf: picture alliance/dpa

2010 yılında, Türkiye Almanya'dan önemli isimleri ağırladı.

Cumhurbaşkanı Christian Wulff ekim ayında, Almanya Başbakanı Angela Merkel mart ayının sonunda, Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle de ocak ve temmuz aylarında Türkiye’yi ziyaret etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da ekim ayında Berlin’e geldi. Bunun yanı sıra bakanlar ve heyetler arasında karşılıklı ziyaretler gerçekleştirildi. Görüşmelerde öne çıkan konular ise iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin yanı sıra Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci ve Almanya’da yaşayan Türk kökenlilerin durumu oldu.

Yılın ilk ziyareti Westerwelle'den

2010 yılı Türk-Alman ilişkileri açısından önem taşıyan bir ziyaretle başladı. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, ocak ayının ilk haftasında Türkiye’ye gitti. Westerwelle, Ankara’daki temaslarında sıcak mesajlar verdi: ”Türk-Alman ilişkilerinde karşılıklı çıkarlarımız vardır. Özellikle Alman çıkarları açısından, gelişme kaydetmek için çaba gösteren bir ülkeyi kaybetmememiz gerekir, tam aksine bizim için siyasi ve ekonomik olarak büyük bir şans olarak görmemiz gerekir. Dostluğumuzu geliştirmek için çalışıyoruz.”

Koalisyonda Türkiye tartışması

Ankara ziyareti, Hür Demokrat Parti (FDP) lideri Westerwelle’yi koalisyon ortağı Hrıstiyan Sosyal Birlik partisi ile karşı karşıya getirdi. Zira Westerwelle'nin ziyareti öncesinde koalisyon ortaklarından Hrıstiyan Sosyal Birlik partisi (CSU) Türkiye ile yürütülen üyelik müzakarelerine derhal son verilmesi gerektiği görüşünü ortaya attı. Westerwelle ise koalisyon ortağının bu önerisine sert tepki gösterdi. Ankara’da, Türkiye ile müzakarelerin ucu açık olarak ancak tam üyelik hedefi ile devam edeceğini tekrarlayan Westerwelle, bunun hükümet protokolünde de bu şekilde yer aldığını vurguladı. "Burada şortlu bir turist olarak değil, Almanya Dışişleri Bakanı olarak bulunuyorum" diyen Westerwelle, burada söylediği şeyin geçerli olduğunu, bunun da hükümet olarak aldıkları karara dayandığını söyledi.

Gergin başlayan Merkel ziyareti

Koalisyon ortakları arasındaki tartışmada sessiz kalan Almanya Başbakanı Angela Merkel’in mart ayı sonunda Türkiye’ye gitmeden önce imtiyazlı ortaklıktan yana olduğunu tekrarlaması, Ankara ziyaretinin gergin başlamasına yol açtı. Fakat Hrıstiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin lideri Merkel’in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşme sonrasında Avrupa Birliği konusunda ahde vefa ilkesine sadık kalacaklarına vurgu yapmasıyla hava yumuşadı. Merkel, imtiyazlı ortaklığın olumsuz algılandığını da yeni anladığını söyledi. "Türkiye’de imtiyazlı ortaklık kavramının hiç de iyi bir anlama gelmediğini, iyi bir etkisi olmadığını şimdi anladım. Aslında biz bunu diğer ülkelere kıyasla Türkiye ile Avrupa Birliği arasında özel bir ilişki olarak düşünüyorduk. Buna rağmen bunun ucu açık bir süreç olduğunu belirtmeliyim. Federal Alman hükümeti, bu süreci destekliyor. Bana göre bundan sonra önemli olan, Ankara Protokolü’ne ilişkin meselenin yani Kıbrıs konusunu çözmemizdir. Böylelikle de bir adım daha ilerleyebiliriz.”

Türk okulları meselesi

İki liderin görüşmesi öncesinde tartışma yaratan konulardan biri de Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’da Türk okulları açılması önerisi oldu. Berlin’deyken bu öneriye Almanya’daki Türklerin uyumunu engeller gerekçesiyle kesinlikle karşı çıkan Almanya Başbakanı, Ankara’da ”Türkiye’nin de yurtdışında okulları olabilir” sözüyle tavrını yumuşattı. Ancak bunun Almanya’da yaşayan Türklerin Almanca öğrenmemesi için bahane olamayacağını söyledi. Almanya’da yaşayan Türklerin uyumu iki liderin ekim ayında Berlin’de yaptığı görüşmede de gündeme geldi. Erdoğan’ın Berlin’e gelmesinin nedeni ise Avrupa Şampiyonası elemeleri kapsamında oynanan Türkiye-Almanya maçıydı. 8 Ekim’deki maçı Erdoğan ve Merkel beraber izledi.


Erdoğan: Vize sorunu çözülsün

Erdoğan’ın, maçın ertesi günü Merkel ile yaptığı görüşmede dile getirdiği konulardan biri Türk vatandaşlarına Avrupa’da serbest dolaşım hakkı tanınması oldu. "Özellikle öğrenci noktasında, bilim adamları noktasında, işadamları noktasındaki dayanışmada bu vize konusunun kolaylaştırılmasını, hallini; hatta Gümrük Birliği üyesi olmanın ötesinde özellikle müzakereci bir ülke olması hasabiyle Türkiye’nin bu durumunun gözden geçirilmesi gerektiğini de ifade ettik. Ve Türk-Alman ilişkilerinin ayrıcalıklı konumundan da yararlanarak, Almanya’nın diğer Avrupa Birliği üyelerine de örnek olacak şekilde bu konuda olumlu bir yaklaşım içinde olacağına inanıyorum.”

Almanya'daki muhalefet partileri de, hükümetten Avrupa Adalet Divanı’nın Soysal Kararı uyarınca Türk vatandaşlarına vize kolaylığı sağlanmasını talep ediyor. Bunun yanı sıra Türk iş adamları da Almanya vizesi almada yaşanan zorluklardan şikayetçi. Alman Sanayi ve Ticaret Odası’nın verilerine göre Almanya'nın Türk ithalatındaki pazar payı yüzde 9,9’dan yüzde 9,1’e geriledi.

Buna neden olarak ise Türk işadamlarının artık Almanya’yı tercih etmemesi gösteriliyor. Alman hükümeti ise vize vermenin kolaylaştırılması için Türkiye’nin mültecilere yönelik geri kabul anlaşmasını imzalamasını istiyor. Ancak vize meselesin 2010 yılında çözüm sağlanamadı.

TBMM'de konuşan ilk Alman Cumhurbaşkanı

Başbakan Merkel gibi Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff da Kayseri’de Türk-Alman İş Forumu’nda yaptığı konuşmada, işadamlarına vize kolaylığı sağlanması konusunda gereken incelemelerin yapılacağı mesajını verdi. Wulff, beş günlük Türkiye ziyaretinde bir ilke imza atarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşan ilk Alman Cumhurbaşkanı oldu. ”İslam da artık Almanya’nın bir parçasıdır” diyerek Almanya’da tartışma başlatan, Türkiye’den övgü alan Cumhurbaşkanı konuşmasında, Türkiye’ye din özgürlüğünün artırılması çağrısında bulundu. Wulff’un Türkiye ziyaretinin önemli duraklarından biri de İstanbul oldu; Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte Türk-Alman Üniversitesi’nin temelini attı. Wulff, yaptığı konuşmada "Bu üniversite Türk-Alman işbirliği kapsamında diğer önemli bir unsuru oluşturacak ve ülkenin dinamizmine vurgu yapacağı gibi Türk-Alman dostluğumuzu ifade edecek” dedi.

Kültürel ilişkilerde atılan adımlar

2010 yılı Türkiye ile Almanya arasındaki kültürel ilişkiler açısından da hareketli bir yıl oldu. Dresden Sarayı’nda Osmanlı eserlerinden oluşan Türk Odası sergisinin açılışını Türkiye ve Almanya dışişleri bakanları, Ahmet Davutoğlu ve Guido Westwelle yaptı. Ayrıca ilk kez Türkçe’den Almanca’ya ve Almanca’dan Türkçe’ya yapılan edebiyat çevirileri için Tarabya Çeviri Ödülü verildi. Ödülün sahipleri Ingrid Iren ve Ahmet Cemal oldu. Bunun yanı sıra iki ülkenin sanatçılarını bir araya getirmesi planan Tarabya Sanatçılar Akademisi projesinin ilk adımları atıldı.

2011'de Türk-Alman ilişkileri

Önümüzdeki yıl da Türk-Alman ilişkilerini hareketli günler bekliyor. Zira mart ayında düzenlenecek olan CeBIT bilişim fuarının konuk ülkesi Türkiye olacak. Fuarın açılışını Merkel ve Erdoğan’ın birlikte yapması bekleniyor. Bunun yanı sıra Merkel, Türkiye ile Almanya arasında imzalanan İşgücü Göçü Antlaşması’nın 50’inci yıldönümü dolayısıyla yapılacak etkinliklere, Başbakan Erdoğan’ı da davet ettiğini açıkladı.


© Deutsche Welle Türkçe


Jülide Danışman / Berlin


Editör: Murat Çelikkafa