Türk meyvesinin kalitesi iyi, imajı kötü

Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen Uluslararası Sebze ve Meyve Pazarlama Fuarı "Fruit Logistica" 4-6 Şubat tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Fuarda yaklaşık 80 ülkeden 2 bin 200 katılımcıya ürünlerini tanıtma, yeni iş bağlantıları kurma imkanı sunuluyor. Fuarın bu yılki konuk ülkesi ise Şili'ydi. Fruit Logistica'ya Türkiye’den de Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın yanısıra sebze-meyve üretimi ve ihracatı yapan, ambalajlama alanında çalışan yaklaşık 20 firma katıldı.

Değerlendirilemeyen potansiyel

Türkiye’de yılda yaklaşık 40 milyon ton yaş sebze ve meyve üretiliyor. Ancak bu ürünlerin yaklaşık yüzde 5’i ihraç edilebiliyor. Türkiye’nin sebze-meyve ihracatı yaptığı ülkelerin başında ise Rusya, Almanya ve Ukrayna geliyor. Merkezi Bonn’da bulunan Alman Meyve Ticareti Birliği Başkanı Jürgen Boruszewski, Türkiye’nin Avrupa pazarında önemli bir potansiyel oluşturduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle pırasa, soğan veya fasülye gibi sebzelerle, narenciye ürünlerinde büyük potansiyel mevcut. Çünkü Türkiye’de üretim maliyetinin oldukça düşük ve İspanya’dan gelen ürünlere bir alternatif oluşturuyor. "

En büyük rakip İspanya

Avrupa Birliği içinde yaş sebze ve meyve üretiminde İspanya önde gelen ülkeler arasında bulunuyor. Dolayısıyla İspanya, Türkiye’nin rakibi olan ülkelerin başında geliyor. Alman Meyve Ticareti Birliği Başkanı Boruszewski, Türkiye’nin sahip olduğu potansiyeli kullanabilmesi, rekabet edebilmesi ve özellikle Almanya’ya ihracatını artırabilmesi için bazı kurallara uyması gerektiğini dile getirdi. Almanya’nın ürünlerin güvenliği konusunda çok katı isteklerinin olduğunu söyleyen Boruszewski "ürünlerin üzerinde kalan tarım ilaçlarının miktarının, kullanılan ilaçların ölçülere uygun olması - gibi isteklerin yerine getirilmesi gerekiyor. Tüm bu talepler gözönünde bulundurulur ve kurallara uyulursa, Türkiye’nin Almanya’ya yaptığı ihracatı arttırma olanağı bulunuyor" dedi.

Ürünlerde sorun yok

Türkiye’de ürünlerin ihraç edilebilmesi için ”İyi Tarım” yapıldığına ilişkin sertifikaya sahip olması gerekiyor. Bu sertifika, üretimden satışa kadar gereken standartlara uyulduğunu belgeliyor. Bu çerçevede, Mersin Sanayi ve Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Sefa Çakır da, Türkiye’de yapılan üretimin Avrupa standartlarına uygun olduğunu belirtti.

Çakır, "ürünlerde öyle sağlıkla ilgili her hangi bir problem yok, artık ürünlerimiz tamamen kayıt altına girmiş durumda, en azından yüzde 80’i, yüzde 90’ı. Ve gitgide izlenebilirlik yapılmaya başlandı. Çiftçilerimiz bilinçleniyor. Türk tarımı eskisi gibi değil, şimdi çok daha sağlıklı. Artık organik ürünlere bile başlanacak bir durumda" diyerek, ancak Türkiye'nin de bu fırsatı iyi kullanması gerektiğini söyledi.

"Meyvenin imajı kötü"

Ancak özellikle yaz aylarında Alman basınında Türkiye’den gelen bazı sebze veya meyvelerin standartlara uymadığı gerekçesi ile geri gönderildiği şeklinde haberler yer alıyor. Eren Tarım Ürünleri Sanayi Genel Müdürü Çakır, bu haberlerin ”istisna” olduğunu vurguluyor. Öner Şirketler Grubu Sahibi Başaran Öner de, Türkiye’nin Avrupa piyasasında yaşadığı sorunların temelinin geçmişe dayandığını dile getirdi. Öner, "kalite standartlarına bizim daha önceki uymama problemlerimiz; biz diyorum çünkü ben uyuyor olsam, on kişi uyuyor olsa, on bir kişi daha var etrafımızda. Onlar uymadığı sürece bu bizim Türkiye’nin toplam imajına çok büyük bir leke sürdü. Ve yıllarca da bu böyle oldu. Şu anda biz bu imajdan kurtulmaya çalışıyoruz. Bizim şu anda kalite değil, imaj problemimiz var" şeklinde konuştu. Türkiye’nin olumsuz imajının düzeltilmesi için de Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın katkıları ile tanıtım faaliyetleri ve projeleri planlanıyor.