1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'nin olgunluk eksikliği

Rainer Sollich / DW17 Haziran 2005

Ermeni soykırımı iddiaları konusunda hazırlanan karar tasarısının dün Alman federal meclisinde oylanmadan kabul edilmesi Türk-Alman ilişkilerinde gerginlik yarattı. DW’den Rainer Sollich’in konuyla ilgili yorumu:

https://p.dw.com/p/AZw1

“Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 90 yıl önce kaç Ermeni’nin öldürüldüğünü hiçkimse tam olarak bilmiyor. Yüz binler olduğu kesin, belki bir milyonun üstünde. Ancak kesin olan bir başka şey de kitlesel ölümlerin yıkılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu’nda meydana geldiği ve İmparatorluk’un hukuki varisinin bugünkü Türkiye olduğu.

Ankara, o zamanki olaylardan doğrudan sorumlu değildir. Türkiye Cumhuriyeti, bu olaylardan sekiz yıl sonra kuruldu. Ama 80 yıldır Avrupa yolunda yürüyen ve tamamen makul nedenlerle, AB üyeliği için çabalayan bir ülke, kuruluş döneminin karanlık yanlarını da görme büyüklüğüne sahip olmalıdır. Türkiye’deki politikacıların çoğu eskiden olduğu gibi bugün de bu büyüklüğü gösteremiyor.

Alman Federal Meclisi’nde alınan karara gösterilen öfkeli tepki ve savunma refleksi de bu olgunluk eksikliğinin kanıtı. Alman parlamenterler, Ankara hükümetini Ermeniler’e uygulanan katliamı artık tabu olmaktan çıkarıp tartışmaya çağırıyorsa, amaç kuşkusuz Türk milletini incitmek değildir.

Ve parlamenterlerin çoğunun kafasında Türk - Alman ilişkilerine zarar vermek ya da Türkiye’nin AB üyeliğine karşı bir bahane daha yaratmak gibi bir niyet de yoktur. Amaç, sadece tarihi gerçeği gün ışığına çıkarmak ve krizlerle çalkalanan bir bölgedeki iki halkın birbirine yakınlaşmasını teşvik etmek olabilir. Tabii burada şunun da açıkça belirtilmesi gerekir: Bu konuda birşeyler yapması gereken tek taraf Ankara değil.

Türkiye, Ermeniler’in yaşadıklarını onyıllar boyunca tabulaştırdı ve tüm iddialara öfkeyle karşı çıktı. Aradan geçen zamanda tartışma ortamı biraz daha yumuşadı. Buna rağmen, daha birkaç hafta önce konuyla ilgili bir bilimsel konferans, Adalet Bakanı tarafından engellendi. Diğer yandan, tarihin açıklığa kavuşturulması ve barışma için Ermenistan da şimdiye kadar pek birşey yapmadı.

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortak tarihçiler komitesi kurulması yönündeki önerisine Erivan’dan hala tatmin edici bir yanıt gelmiş değil. Ama Erdoğan da maalesef “Ermeniler’e soykırım yapılmamıştır“ diyerek sonucu baştan belirlemeye kalkıştı. Uluslararası tarihçilerin çoğunluğu tam tersi görüşü savunuyor. Erdoğan’ın bunu dikkate alması gerekir.

Alman Federal Meclisi’nde alınan kararda, Almanlar’ın 1915-1916 yıllarında oynadıkları karanlık rolü kabul etmeleri iyi bir gelişme. Almanya o dönemde Osmanlılar’ın müttefiki olarak Ermeniler’in zorla göç ettirilmesi planlarına katılmıştır. Diğer yandan, Ermeni çetelerin o zamanlar yabancı işgal güçleri ile askeri işbirliği yaptıkları ve ’iç düşman’ olarak görüldükleri de unutulmamalıdır.

Türkler’in müttefik güçlere karşı sonradan kazandıkları kısmi zafere ulaşmak için çok kan döküldü ve Ankara kendisine dayatılan adaletsiz barış anlaşmasını bu zafer sayesinde reddedebildi. Tüm bunlar, Ermeniler’in üzerine zalimce gidilmesini haklı gösteremez ama bu, pekçok Türk’ün niçin kendisini hala kurban rolünde gördüğünü açıklıyor. Kaldı ki Türk politikacıları, Türk medyası ve okul kitapları onyıllar boyunca insanlara bu rolü aşıladı. Artık buna son verilmeli. Çünkü bavulunda tarihin ağırlığını taşıyan bir Ankara’nın Avrupa yolu oldukça sıkıntılı geçecektir.“