1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Türkiye'yi AB'de görmek istiyorum"

16 Mayıs 2009

Bonn Alman Türk Toplumu Derneği tarafından düzenlenen toplantıya konuşmacı olarak katılan tarihçi Prof. Dr. Paul Leidinger, Türkiye'yi AB içinde görmek istediğini söyledi. Leidinger, "Türkiye'nin umudu gençlerdir" dedi.

https://p.dw.com/p/HrHB
Fotoğraf: dpa - Bildfunk

Türkiye’deki siyasi ve ekonomik gelişmeler, Avrupa'da yakından takip ediliyor. Münster Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Paul Leidinger, Türkiye ile ilgili araştırmaları ve yayınları ile tanınıyor. Münster Alman Türk Toplumu Derneği’nin başkanlığını da yürüten Prof. Leidinger, Bonn Alman Türk Toplumu Derneği’nin davetiyle katıldığı “Laiklikle İslami değerler arasında, Türkiye hangi yöne doğru gelişiyor” konulu toplantıda, Türkiye’deki siyasi gelişmeleri değerlendirdi.

İddia edildiğinin aksine Adalet ve Kalkınma Partisi’nin İslamcı bir parti olmadığını, muhafazakâr demokrat bir parti olduğunu savunan Prof. Leidinger, AKP'nin siyasi alandaki başarısının ise reformların hayata geçirilmesine bağlı olduğunu söyledi. Leidinger, "Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidarının ilk yıllarında AB üyeliği ve demokratikleşme konusunda önemli adımlar attı, ancak reformların Kemalist devlet elitleri ve ordu tarafından engellenmeye çalışıldığı tartışmasız bir gerçek. Fakat esas soru şu ki, parlamentoda üçte iki çoğunluğu bulunan AKP’nin gelecekte Türkiye için başarılı bir politika izlemesi, bu partinin halkın çoğunluğunu temsil ettiğinin bilincinde olarak reformları ne kadar hayata geçirebileceğine bağlıdır" dedi.

"Ulusalcı siyaset Avrupa'ya yaklaştırmaz"

Avrupa Birliği üyeliğini hedefleyen Türkiye'nin demokratikleşmeden taviz vermemesi ve reformlara devam etmesi gerektiğini belirten Prof. Leidinger, anayasa değişikliğinin önemine dikkat çekti. “Türkiye anayasasını değiştirmeyerek, Avrupa’ya giden yolda kendi önüne engel koyuyor” diyen Leidinger, ulusalcı siyasetin Türkiye’yi Avrupa’ya yakınlaştıramayacağını söyledi. Leidinger, “Ulusalcı bir tutum izlenirse Avrupa'ya doğru yol alınmayacak ya da hızlı yol alınamayacak. Ülke içinde Kürt sorunu çözüm bekliyor, zira özerklik hedefi gittikçe büyüyor. Ayrıca İslam'ın demokrasiye doğru açılabilmek için reforme edilmeye ne kadar yatkın olduğunu da değerlendirmek gerekiyor" şeklinde konuştu.

"AB süreci hız kazanacak"

Prof. Leidinger, iç siyasetteki çalkantıların sona ermesinin ardından Türkiye'de AB üyeliği sürecinin hız kazanacağı görüşünde. Bu görüşü, “Türkiye’nin AB üyeliği hem Avrupa için hem de İslam ülkeleri için büyük önem taşıyor” sözleriyle destekleyen Prof. Leidinger şöyle konuştu: “Ben, iç politikada sorunların aşılmasından sonra AB’ye doğru giden yolun yeniden açılacağını düşünüyorum. Umarım Türkiye bu yolda başarılı olur, zira bu hem Avrupa, hem de diğer İslam ülkeleri için önemli. Çünkü halkın çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin batılı, çağdaş, demokratik bir devletler birliğine dahil olabileceğini göstermesi büyük önem taşıyor."

"Türkiye kendisi AB üyesi olmak istemeyebilir"

Türkiye'nin Avrupa Birliği için önemli bir ülke olduğunu vurgulayan Prof. Leidinger, müzakere sürecinin üyelikle sonuçlanmayabileceğini, ekonomik ve siyasi bakımdan güçlenen Türkiye'nin egemenliğini Brüksel'e devretmeyi reddetmesi ihtimalinin bulunduğunu da sözlerine ekledi.

Başak Özay - Bonn

Editör: Hülya Köylü