1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Türklerin psikolojisi bozuldu"

Yeşim Kasap /DW3 Nisan 2007

İlk kuşak göçmenleri yaklaşık yarım asır önce Almanya’ya yerleşen Türkler artık kendilerini "Alamancı" veya "gurbetçi" olarak tanımlamıyor, kendilerine "Avrupalı Türkler" demeyi tercih ediyor. Ne var ki bu tanımının yarattığı olumlu çağrışımlar gerçeklerle örtüşmüyor. Almanya, ‘acı vatan’ olmayı sürdürüyor; en azından burada yaşayan Türklerin ruh sağlığı açısından...

https://p.dw.com/p/AaFj
Depresyon ve psikosomatik hastalıklar Türkler arasında yoğun olarak görülüyor.
Depresyon ve psikosomatik hastalıklar Türkler arasında yoğun olarak görülüyor.Fotoğraf: Candida Höfer

Almanya’da yaşayan Türklerin büyük çoğunluğu ciddi psikolojik sorunlar yaşıyor. Bu konuda istatistiki veriler olmasa da, kendi de hayatının neredeyse tamamını Almanya’da geçirmiş olan ve Almanya’nın Münih kentinde çalışan psikyatr Dr. Elif Cindik, Türklerin psikolojik sorunlarını yakından bilen biri.

Depresyon ve psikosomatik hastalıkların Türkler arasında yoğun olarak görüldüğünü belirten Dr. Cindik birçok Türkün psikolojik sorunlar yaşadığının farkında bile olmadığını anlatıyor. Dr. Cindik’e göre “Hastalığı çok farklı anlatabiliyorlar. Mesela, vucüdunda bir sürü semptom buluyor ama aslında depresyon yaşıyor. Ama depresyonu depresyon olarak görmüyor”.

İlk kuşaklar daha sağlıklıydı

Yoğun ruhsal sorunların nereden kaynaklandığı sorusunu ise Dr. Elif Cindik şu şekilde yanıtlıyor: “Bir göçmen kökünden koptuğu zaman tabii ki sorunlar yaşıyor. Yeni geldiği yere adapte olmak ama aynı zamana asimile olmamak, ailesini, örf ve adetlerini korumak gibi zorluklarla karşılaşıyor.”

Ancak kuşaklar arasında da belirgin farklar var. Dr. Cindik ilk kuşakların daha sağlıklı olduğu söylüyor. Elif Cindik “İlk gelen kuşaklar daha sağlıklıydı, çünkü buraya gelmeden önce ciddi muayenelerden geçti. Ruh hastalıkları olan veya herhangi bir şekilde düzgün çalışamayacak olanlar zaten Almanya’ya alınmadı. Yeni kuşklar ailelerinden ilgi ve siyasetten de yeterince destek görmedikleri için çok daha fazla geride kalıyor, dezavantajlı oluyor” diyor.

Dr. Cindik, son dönemlerde Almanya’da okullarda göçmenlerin karıştığı şiddet olaylarının artmasında da hem ebeveyn hem de gençlerin psikolojik sorunlarının etkili olduğuna dikkat çekiyor.

Dil sorun yaratıyor

Peki ruhsal rahatsızlıkların üstesinden gelmek için ne yapmak gerek? Tabii ki çare profesyonel yardım almakta... Ancak burada da Türkler, dile yeterince hakim olmamak, psikolog veya psikyatrların hastaların geldikleri kültürü yeterince tanımamaları gibi poblemlerle karşı karşıya geliyor.

“Birçok hastanede Türkçe konuşan doktor veya tercüman yok. Hele hele ruh hastalıklarında hastanın geçmişi ve konuşmak çok önemli” diyor Dr. Cindik ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Hastanın 8, 10,15 yaşındaki çocuğu, belki öğrenmemesi gereken şeyleri öğrenip de tercüme ediyor. Bu da tabii ki yanlış. Bir sürü olumsuz durumlar yaşanıyor. Ruhsal tedavi ve hastanın iyileşmesi çok zorlaşıyor.”

“Göçmenler Alman devleti tarafından uzun süre ihmal edildi” diyen Dr. Elif Cindik’e göre, Almanya’da yaşayan yabancıların ruh sağlıklarını iyileştirmede siyasetçilere önemli görev düşüyor: “Organize bir şekilde göçmenlere yardımcı olmak, onların burada düzgün bir şekilde yaşabilmelerini sağlamak elbette siyasetçilerin mesuliyetleri altında. Almanya, göçün ne demek olduğunu uzun süre kabul etmedi. Buradaki insanlar göçmen olarak görülmedi ve buradaki insanların burada kalabilecekleri, belki politikaya atılabilecekleri, belki oy verebilecekleri ancak şimdi anlaşılıyor.”