1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Talat: AB'den gayret bekliyoruz

Ayşe Tekin / DW3 Haziran 2004

Kıbrıs Türk kesimi Başbakanı Mehmet Ali Talat, Annan’ın Kıbrıs raporunu olumlu karşıladığını ifade ederek, AB’den de Kıbrıs Türk tarafına yönelik ambargoların kaldırmasını istedi. Talat’la Annan’ın raporu ve AB’nin tutumu konusunda DW Türkçe Servisi’nden Ayşe Tekin konuştu...

https://p.dw.com/p/AbGE
Talat, Annan'ın raporunu olumlu karşıladı...
Talat, Annan'ın raporunu olumlu karşıladı...Fotoğraf: AP

BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın ayrıntıları belli olan raporunda, Kıbrıs Türk tarafına yönelik ambargoların kaldırılmasını istedi. Raporu olumlu karşılayan Kıbrıs Türk Kesimi Başbakanı Mehmet Ali Talat, Avrupa Birliği’nden de ambargoların ve kısıtlamaların kaldırılması için hızlı bir şekilde harekete geçmesini istedi. Mehmet Ali Talat, DW Türkçe Servisi’nden Ayşe Tekin’in sorularını yanıtladı:

Soru: Öncelikle, Kıbrıs raporu konusunda tepkilerinizi almak istiyoruz. Kıbrıs raporunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Rapor konusunda yapacağım yorum, raporun aynen plan gibi dengeli bir rapor olduğudur. Kıbrıs Türk tarafının gayretlerini, olumlu yaklaşımını kutlayan, Rum tarafının ise olumsuz tutumunu, özellikle Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün sorumluluğu Rum tarafında olmayacak düşüncesiyle hareket ettiğini, Birleşmiş Milletler’in de ifade ettiği, son derece doğru ve gerçekçi bir rapordur. Ama ben, Kıbrıslı bir Türk olarak Genel Sekreter’in daha kesin ifadelerle Türk tarafı için bir kısım talepleri dünya ülkelerinden istemesini elbette arzuluyordum. Ama doğruyu söylemek gerekirse, bu, bir denge meselesidir ve Genel Sekreter halen misyonunu devam ettirmekle yükümlüdür. Bu yüzden diplomatik bir yaklaşım ortaya koymuştur. Ama ilk kez Türk tarafı bir BM Genel Sekreteri raporunda çok olumlu olarak anılmakta. Bu, çok önemli ve olumlu bir adımdır."

Soru: Raporun özeti, ”izolasyon kaldırılmalı” şeklinde nitelendirilebilir. İzolasyonunun kaldırılması siz somut olarak neler talep ediyorsunuz?

”Bizim çok yönlü taleplerimiz var. İzolasyon sadece ekonomik değil, siyasal, kültürel ya da sportif her alanda sözkonusu. Biz tüm bu izolasyon unsurlarının kaldırılmasını talep ediyoruz. Siyasi izolasyonu şu bağlamda değerlendiriyoruz: Biz, Rum yönetiminin bir eki değiliz, biz Rum yönetimine bağlı bir toplum değiliz. Bizim kendi kendimizi yöneten bir devletimiz var, kurumlarımız var. Dolayısıyla biz Rumların bir eki, Rumların bir yaması değiliz. Biz, kendi kendini yöneten bir halkız ve bunun tescil edilmesini istiyoruz. Bizimle yapılacak işleri uluslararası toplumun bizimle yapmasını istiyoruz. Bu siyasi anlamdaki izolasyondan kurtulma. Ekonomik anlamdaki izolasyon ise çok yönlü. Serbest ticaret istiyoruz, limanlarımızın yasak olmamasını istiyoruz, en önemlisi Kıbrıs’a uluslararası uçuşlarda direkt uçuş yapılmasını istiyoruz. Tüm bunları topluca düşündüğümüzde, izolasyondan kurtulmak şu an için ara hedefimizdir. Kıbrıslı Türkler olarak çözüm yolumuzu kaybetmeden hedeflerimizi elde etmeye çalışacağız.”

Soru: Bu rapordan sonra AB’nin tavrında bir değişiklik bekliyor musunuz?

”Bekliyorum. AB tabi iki oldukça yavaş hareket eden bir bürokrasiye sahip, dolayısıyla çok hızlı kararlar alamıyor. Genel Sekreter’in tavsiyesi üzerine daha hızlı bir şekilde kararlar alıp bizim izolasyonumuzun kaldırılması için gayret ortaya koymasını bekliyorum. Zaten AB, bizim açımızdan en önemli uluslararası kuruluş. Çünkü hem bize yakın, hem de Kıbrıslı Türkler’in ısrarla üye olmak istediği bir kuruluş. Bu bakımdan AB bizim için, belki, diğer tüm ülkelerden daha önemli. Bu yüzden AB’nin alacağı tavır da bizim için hayati. Bu bakımdan AB’le ilişkilerimizin daha iyileşmesini istiyor ve arzuluyoruz.”

Soru: AB’nin önemli ülkelerinden biri de Almanya. Referandum sonrası ve BM’nin tavrının belli olmasıyla Berlin’le ilişkilerinizde bir değişiklik oldu mu?

”Aslında böyle bir beklenti içindeyiz. Bize karşı sempati Almanya’da da yükseldi. Bunu, Kıbrıs’taki Alman Büyükelçiliği ekibinde görüyoruz. Aynı şekilde, Alman basınında da ciddi şekilde bize ilginin arttığını ve Rum tarafına eleştiriler yöneltildiğini görüyoruz. Almanya, özellikle son birkaç yılda Kıbrıs sorununa ağırlık vermiş ve eğilmiş ve hükümet olarak meselenin ne olduğunu anlamaya başlamış bir ülkeydi. Almanya’dan gelecek bir davetle, bizim mekanizmalarımızın temsilcilerinin Almanya’da temaslarda bulunması gibi iki tarafın ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası oluşturacak girişimler bekliyoruz. Bunu, önümüzdeki günlerde göreceğiz. Almanya’nın genel tutumu, Kıbrıs’a yönelik oldukça gerçekçiydi bugüne kadar.”

Soru: Bu bağlamda siz bir Alman politikacıyı davet ettiniz mi?

”Böyle bir davetimiz olmadı. Bizim zaten öyle bir davete de ihtiyacımız yok. Çünkü bizim Almanya’yla bu bağlamda sıkı ilişkilerimiz olmuştur. Benim kastettiğim daha üst düzeyde bir ziyarettir. Öyle bir davetimiz olmadı. Ama bizim Almanya’ya davetimizle ilgili sinyaller var.”