1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Terör zanlıları işkence için ABD dışına gönderildi

Peter Phillip / DW8 Mart 2005

Amerikan hükümeti, bir süredir ortalıkta dolaşan terör zanlılarını işkence yapılmak üzere belli ülkelere sevk edildiği haberlerini doğruladı. New York Times gazetesine demeç veren bir hükümet temsilcisi, Başkan Bush’un, 11 Eylül olaylarından sonra verdiği gizli bir emirle, zanlıların işkencenin yaygın olduğu ülkelere götürülmesine izin verdiğini söyledi.

https://p.dw.com/p/Aave
Bağdat'taki Ebu Gureyb Cezaevi'nde işkence yapıldığı ortaya çıkmıştı.
Bağdat'taki Ebu Gureyb Cezaevi'nde işkence yapıldığı ortaya çıkmıştı.Fotoğraf: AP

New York Times’ın haberine göre, 11 eylül sonrasında ABD dışında tutuklanan en az 150 terör zanlısı üçüncü ülkelere götürülerek işkence yapıldı. Mısır, Suriye, Suudi Arabistan, Pakistan ve Afganistan ise Amerikan gizli haber alma servisi CIA’ın eline geçen terör zanlılarının götürüldüğü ülkeler. Şimdiye kadar işkenceden ve cezaevlerinden kurtulan kurbanların basına yaptıkları açıklamalarla ortaya çıkan CIA operasyonları Amerikan hükümet temsilcisi tarafından da doğrulandı.

Üstelik zanlıların taşeron işkencecilere tesliminin 11 Eylül öncesinde de var olduğu açıklandı. New York Times gazetesinde yer alan haberde, 11 Eylül öncesinde her operasyonda Beyaz Saray’ın onayı alınırken, 11 Eylül sonrasında buna gerek duyulmadığı belirtildi. İşkence için sevk yapılan ülkeler, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın İnsan Hakları Raporu’nda tam da bu işi yapmakla suçlanan ülkeler. Kurbanlar ise çoğu Arap kökenli, Amerikalı, Alman ya da Avustralya vatandaşları.

Uluslararası kurallar çiğnendi

Böylece Amerikan makamları, bir kez daha teröre karşı mücadelenin uluslararası hukuk çiğnenerek sürdürüldüğünü doğruladılar. Oysa bu hukuk, Amerikan yönetimlerinin de kabul ettiği ortak temel. Uluslararası hukuka göre insan kaçırma ve üçüncü ülkelere teslim etme yasak, işkence kesinlikle yasak.

Ancak Amerikalılar, teröre karşı mücadelede savaş hali kurallarına uymaya gerek görmüyorlar. Savaş hali kurallarının silahlı iki devlet arasında geçerli olabileceğini, teröristlerin bu tanıma uymadığını, terörün tek bir devlet kaynakları olmadığını belirtiyorlar. Kuşkusuz teröristler de savaş hali kurallarına uymuyor, hatta bilinçli olarak bu kuralları çiğniyorlar.

Amerikalı uzmanlar ne düşünüyor?

Amerikalı uluslararası hukuk uzmanları, bu yüzden uluslararası hukuk ilkelerinin terör grupları mensuplarına uygulanamayacağı görüşünde. Bu Guantanamo tutuklu için olduğu gibi evinden ya da sokaktan kaçırılıp Pakistan hapishanelerinde işkence görenler için de geçerli. Tutuklu kamplarını önleyici eylemler içinde tasnif eden Amerikalılar, İkinci Dünya Savaşı sırasında da Japon kökenli Amerikan vatandaşlarını kamplarda toplamışlardı.

Guantanamo’daki tutukluların durumlarını önlem olarak değil de cezalandırma olarak görmeleri Amerikan yönetimini ilgilendirmiyor. Tutukluların haklarında dava açılmaması ve tutukluluk süresinin belli olmaması da uluslararası hukukun ihlali. Savaş hukukuna göre esirlik süresi, savaşın sona ermesi ile sınırlı.

Karşılıklı rızaya bağlı

Öte yandan, Washington yönetiminin bu tutumu karşısında yapacak fazla birşey yok, çünkü uluslararası hukukun ya da savaş hukukunun uygulanması tarafların karşılıklı rızalarına bağlı. Birçok ülkenin bu ilkeleri kabul etmesi de kendi askerlerini koruma hedefini güdüyordu. Bu hukuk temelinde karşılıklı olarak savaş yaralarının sarılması mümkün oluyordu.

Ama kurallara uymayan bir ülkeyi zorlamak mümkün değil. Uluslararası hukukun yaptırımı yok. Uluslararası adalet divanları da geçmişte benzeri durumlarda farklı kararlar vererek ortak temeli zedelediler. Bir grup ile bir devlet arasındaki asimetrik savaş halinde ise uluslararası hukuk ilkelerinin korunmasını talep etmek çok daha zor.