1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Tsunamiden bir yıl sonra...

Sybille Golte / DW26 Aralık 2005

Güney Asya’yı vuran tsunami felaketinin üzerinden bugün tam bir yıl geçti. 26 Aralık 2004 tarihinde 200 binden fazla kişinin hayatına mal olan deprem sonrası yardım faaliyetleri hala yürütülmesine rağmen, bölgede hayatın normale döndüğünü söylemek zor. DW’den Sybille Golte’nin analizi...

https://p.dw.com/p/AaI9
Tsunami kurbanları, yakınları tarafından felaketin birinci yıldönümünde anılıyor
Tsunami kurbanları, yakınları tarafından felaketin birinci yıldönümünde anılıyorFotoğraf: AP

Tsunami felaketinin birinci yıldönümünde, kapsamlı bir bilanço çıkarıldı, kaç kişinin öldüğü ve maddi hasarın ne kadar olduğuna dair ayrıntılı bilgi toplandı. Yardım çalışmalarının kapsamı ve gönderilen paraların hangi alanlarda kullanıldığı da dikkatlice incelendi. Sonuç olarak, büyük felaketin ardından, gelmesinden endişe edilen ikinci felaketin, yardım kuruluşlarının faaliyetleri sayasinde engellendiği ortaya çıktı.

Tsunami sonrasında tüm dünyada başlatılan kampanyalarda, büyük miktarda maddi yardım toplandı. Felaketin üzerinden geçen bir yılda, bu yardımların ihtiyacı olan insanlara maalesef hala ulaşmadığı görülüyor. Çoğu bürokratik engellerden ya da diğer güçlüklerden dolayı. Tsunaminin bilançosu politik olarak değerlendirildiğinde de dikkat çekici. Bir yandan Endonezya’nın Aceh bölgesinde barış anlaşması imzalanırken, Sri Lanka’daki iç savaş, afet kurbanlarının mezarları üzerinde hala devam ediyor.

26 Aralık 2004’te yaşanan böyle bir felaketin ardından çıkarılan bu bilançolar, yaşananların üstesinden gelinmesine, yaraların sarılmasına yardım edebilir mi? Elbette hayır. İnsanlar günlük hayatına geri dönmek, kendini güvende hissetmek istiyor. Bunlar insani beklentiler, oysa tsunami felaketi, insani olan bu ihtiyaçların bile bir sınırı olduğunu gösterdi.

Toplanan yadımlar nereye gitti?

Bu kadar büyük boyutlu felaketlerin üstesinden gelmenin mümkün olmadığı gibi, böylesi doğal afetleri önceden kestirmenin de imkansız olduğu anlaşıldı. Açılan yaralara gelince... Onların sarılması, acıların unutulması uzun zaman alıyor.

Felaketin yol açtığı kayıpları gözden geçirdiğimiz böylesi bir dönemde, hatanın kimlerce yapıldığına ya da yardım çalışmalarının neden hedeflenen başarıyı göstermediğine değinmek, bir suçlu aramak doğru olmaz. Toplanan paraların hedef kitleye ulaşıp ulaşmadığını denetlemek, verilen desteğin nerelere harcandığını soruşturmak önemli. Ancak ne kadar yardım edilse de yüzbinlerce insanın öldüğü ve kilometrece toprağın çöle döndüğü gerçeği değişmiyor.

Tsunami felaketinden çıkaracağımız en önemli ders, öncelikle tüm dünyada güçlü bir dayanışma duygusunun var olduğu. Diğer yandan, insanların böylesi felaketlerin sonuçlarıyla nasıl mücadele ettiğini ve günlük yaşamına geri dönmek için nasıl çabalayabildiğini öğrendik. Bu arada normal hayata geri dönme isteği maddi olanaklarla sınırlı. Yıkılan evlerin yeniden inşası belki bir yıl sonra gerçekleşmedi, ama önümüzdeki birkaç yılda elbette tamamlanacak.

Acıları gidermek zor

Yakınlarını yitirenlerin acısını ise gidermek zor. Tsunami acının yanında korku ve tedirginlik de getirdi. Erken uyarı sistemleri kurulsa da insanlar doğanın ne zaman ve nerede tekrar vuracağını kestiremiyor. Güney Asya’da erken uyarı sistemi devreye girerken, başka bir deprem Ekim ayında da hiç beklenmeyen bir anda Pakistan’ı vurdu.

Tsunami felaketinin yaralarını sarmak için herkes inanılmaz çabalar gösterdi. Yardım kuruluşları çalışanları insan gücünün dayanabileceğinden daha da uzun süre yardım faaliyeti yürüttü. Hayatını yitirenler onurlu bir biçimde defnedildi. Tüm dünya şimdiye dek görülmemiş biçimde maddi yardımda bulundu.

Aceh bölgesinin bağımsızlığı için mücadele eden gerillalar silah bıraktı. Bunlar yapılabilen asgari şeyler, felaketin boyutları karşısında belki devede kulak bile değil, ama insanların yapabileceği de ancak bunlar. Tsunami bize bir ölçüde azın ve çoğun aynı olabileceğini gösterdi.