1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye’nin AB süreci: Hayal kırıklığı ve bıkkınlık

18 Ekim 2017

DW Türkçe, Brüksel’de yapılacak AB Zirvesi öncesi Türkiye’nin Avrupa’ya bakışını uzmanlarla değerlendirdi, sokağın nabzını tuttu.

https://p.dw.com/p/2ltrh
Türkei EU Flaggen Symbolbild
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/T. Bozoglu

Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin liderleri, 19-20 Ekim'de Brüksel'de bir araya gelecek. Zirvede, Türkiye’nin AB'deki geleceği de gündeme gelebilir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta yaptığı konuşmada, Türkiye’nin AB’ye ihtiyacı olmadığını söyleyerek, “AB serbest dolaşım hakkı vermedi de ne oldu? Hala oyalıyorlar. Bu minderden biz değil, siz kaçacaksınız. Eğer dürüstseniz açıklamayı yapın, bitirelim işi” dedi. Almanya Başbakanı Angela Merkel ise zirvede Türkiye'nin gündeme geleceğini fakat üyelik müzakereleri konusunda bir karar beklenmediğini söyledi.

“Avrupa ile bağların güçlenmesi lazım”

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, zirvede Türkiye'nin üyelik için yerine getirmesi gereken Kopenhag kriterlerine uyup uymadığı ile ilgili bir değerlendirme yapıIması için komisyon görevlendirilmesini beklediklerini ifade ediyor. Nas, üye devletler arasında müzakerelerin askıya alınmasını isteyenler olsa da çoğunlukta olmadıklarını dile getirerek, “Komisyon, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerine uymadığı sonucuna varırsa o zaman müzakerelerin askıya alınması süreci tetiklenebilir. Türkiye ile ilgili ilerleme raporunun yayınlanacağı Nisan ayına kadar önümüzde kritik bir dönem var” diyor.

Darbe girişimi, terör olayları, vize süreci ve AB üyesi devletlerle yaşanan gerilimler nedeniyle ikili ilişkilerin olumsuz etkilendiğini vurgulayan Nas, söz konusu gelişmelerin Türkiye hükümetinin önceliklerini ve AB’ye bakışını değiştirdiğine dikkati çekiyor. AB Zirvesi'nden olumsuz bir karar çıkması halinde, ilişkilerin yeni bir krize sürüklenebileceğini dile getiren Çiğdem Nas, “Ancak Avrupa ile temelde ekonomik, siyasi ve sosyal yanları ile güçlü bir ilişkimiz var. Türkiye'nin büyümesi ve kalkınması için Avrupa ile bağların daha da güçlenerek devam etmesinin sağlanması lazım” diye konuşuyor.

“AB’ye alınsak da bir şey değişmez”

Sokaktaki vatandaş ise AB ile müzakerelerin devam etmesinin Türkiye’ye bir katkı sağlamayacağı görüşünde. Kadıköy’de simit satarak geçimini sağlayan 66 yaşındaki Orhan bey, AB üyeliğinin kendisi için bir şey ifade etmediğini belirtiyor. “Kendi ayaklarımız üzerinde durursak daha iyi. Neden birine bağımlı olalım? Onlardan bize dost olmaz. Tayyip’in dediği gibi kabile devleti değiliz, Türk milletiyiz” diyor.

Genellikle orta yaş üstü Türkiye-AB ilişkilerinden umutsuz.
Genellikle orta yaş üstü Türkiye-AB ilişkilerinden umutsuz.Fotoğraf: DW/B. Karakas

Beşiktaş’ta bir beyaz eşya firmasında çalışan Candan hanım (39) da pek farklı düşünmüyor. “Zaten AB’ye alınmamızı birçok ülke istemiyor. Zorla üye olacak halimiz de yok” diyen Candan hanıma göre, AB üyeliğinin Türkiye’ye bir getirisi olmayacak. Sözlerini, “Yıllardır alınmamışız. Bundan sonra alınsak da bir şeyi değiştireceğini sanmıyorum” diye sürdürüyor. 

AB'nin Türkiye hakkındaki görüşlerinin değişmeyeceğini düşünenler az değil.
AB'nin Türkiye hakkındaki görüşlerinin değişmeyeceğini düşünenler az değil.Fotoğraf: DW/B. Karakas

Yüzde 81,3 üye olunacağına inanmıyor

Doç. Dr. Çiğdem Nas’a göre, Türkiye’de kamuoyunun AB’ye bakışını etkileyen en önemli iki etken, üyeliğin gerçekleşmemesinden doğan “hayal kırıklığı” ve “bıkkınlık”. Kadir Has Üniversitesi tarafından 26 ilde 18 yaş üstü 1000 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen “Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması 2017” başlıklı anket, Türkiye’de AB üyeliğini destekleme oranının yüzde 48,4 olduğunu gösteriyor. Aynı ankete göre, “Türkiye AB’ye hiçbir zaman tam üye olamayacak” diyenlerin oranı 2015 yılında yüzde 47,6 ve geçen yıl yüzde 66,7 iken bu oran 2017’de yüzde 81,3’e yükseldi. Öte yandan, AB’nin müzakereleri durdurmayacağını düşünenlerin oranı yüzde 70, Türkiye’nin müzakereleri durdurmayacağına inananların oranı ise yüzde 73,7 olarak ortaya çıkıyor.

Gençler müzakerelerin devamından yana

İstanbul sokaklarında sohbet ettiğimiz vatandaşlar arasında AB üyeliğine en sıcak bakanların başını gençler çekiyor. Zonguldak Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencisi 18 yaşındaki Umut, yapay zeka ile ilgilenen bir genç. İmkan olursa eğitimine yurtdışında devam etmek istediğini söyleyen Umut, “Türkiye’de yapabileceğim hiçbir şey yok, o yüzden yurtdışına gitmek zorundayım” diyerek, üyeliği desteklediğini ifade ediyor.

Üniversite öğrencisi Umut kendi geleceğini AB'de görenlerden.
Üniversite öğrencisi Umut kendi geleceğini AB'de görenlerden.Fotoğraf: DW/B. Karakas

Öykü, Kocaeli Üniversitesi’nde gazetecilik okuyor. İkinci sınıfta okuyan 20 yaşındaki genç kadın, AB üyeliğinin Türkiye için önemli olduğunu düşünüyor. “AB’ye üye olmak bir kere vizenin kalkması demek. Benim için orada iş bulmak daha kolay olabilir ama her şeyden önce de gezmek” diye konuşarak üye olunduğu takdirde iyi olacağını ama bu durumun gerçekleşemeyeceğini düşünüyor. Öykü, üyelik ile güven sorununun da aşılacağını ifade ederek, “AB üyeliği aynı zamanda yatırımcıların Türkiye’ye daha fazla yönelmesi anlamına geliyor” diyor.

20 yaşındaki Öykü'nün hayali AB içinde seyahat özgürlüğü.
20 yaşındaki Öykü'nün hayali AB içinde seyahat özgürlüğü.Fotoğraf: DW/B. Karakas

“Yardımlar gözden geçirilebilir”

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen, AB Zirvesi’nin ana gündem maddelerinden birinin Türkiye olacağını, bunu talep eden ülkelerin başında ise Almanya’nın geldiğini söylüyor. Ülgen, söz konusu zirvede Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğinin tartışılacağını ifade ederek, “Almanya’nın muhtelif açıklamalarına rağmen Türkiye ile ilişkilerin bitirilmesi ya da askıya alınması kararının çıkacağını beklemek doğru olmaz. Oy birliği gerekiyor ve bunu sağlayacak ölçüde Türkiye karşıtlığı yok” diye konuşuyor.

Ülgen, buna karşılık zirvenin olumsuz yansımaları da olacağı ve zirveden çıkacak bildiride ilişkilerdeki olumsuz tabloyu yansıtan bir açıklamanın geleceği kanaatinde. “Üyelik öncesi yardımlarda bazı değişikliklere gidileceğine, Gümrük Birliği müzakerelerinin bu şartlarda başlatılmayacağına, Avrupa Yatırım Bankası’nın Türkiye’ye olan yatırımlarının gözden geçirileceğine dair açıklama olabilir” diyor. Mülteci anlaşması konusunda ise herhangi bir gelişme yaşanmayacağını belirten Ülgen’e göre AB, mülteci paketinden gayet memnun ve bu paketi bozmaya yönelik bir adım atılmayacak.

“Bizi istemiyorlar, bu kadar”

İşlerinin kötü gittiğinden bahseden esnaf AB'nin ekonomik faydası olacağına inanmıyor.
İşlerinin kötü gittiğinden bahseden esnaf AB'nin ekonomik faydası olacağına inanmıyor.Fotoğraf: DW/B. Karakas

Taksim Sıraselviler’de 20 yıldır bakkal dükkanı işleten Yusuf Hakan Karlıoğlu, 45 yaşında. Evli ve bir çocuk babası olan Karlıoğlu, işlerin kötü gittiğini söylüyor. “Elli senedir bizi oyalıyorlar. Bizi istemiyorlar, bu kadar” diyen Karlıoğlu, üyeliğin ekonomik açıdan Türkiye’ye faydası değil, zararı olacağını düşünüyor. Dolaşım serbestliği dışında AB üyeliğinin bir artısı olmayacağını savunarak konuşmasını, “Avrupa zaten iyi durumda değil. Onlar iyi durumda değilken biz oraya gitsek ne olacak? Avrupalı insanlar zaten bize güzel gözle bakmıyor” diye bitiriyor.

Burcu Karakaş / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe