1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Uluslararası basından özetler

29 Ekim 2003

Bağdat’ı sarsan saldırılar ve Irak’taki son durum Alman gazetelerinde ve uluslararası basında ön planda değerlendirilmeye devam ediyor.

https://p.dw.com/p/AbWT

Bamberg’den Fränkische Tag, Irak’taki kriz hakkında şu satırlara yer veriyor:

"Ülkede iktidar boşluğu kabusu yaşanmaması için ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin, halkın hassasiyetlerine daha büyük özen göstermesi gerekiyor, ayrıca işgal sırasında asgari bir direniş gösteren Irak ordusunun dağıtılmasıyla silah tecrübesi olan yüzbinlerce rakip ile karşı karşıya kalınıldı."

Nordbayerische Kurier, Irak’taki son gelişmelerin ABD için sonuçlarına değiniyor yorumunda:

"Ülke tam anlamıyla kaynayan bir kazan, her gün yeni saldırılar düzenleniyor, her gün siviller ve Amerikan askerleri ölüyor. Bu durum, gelecek yıl yeniden seçilmek isteyen ABD Başkanı Bush için hiç de olumlu bir tablo değil. Bush canlanma belirtileri gösteren Amerikan ekonomisinin, tatsız Irak konusunu, gündemin alt sıralarına itmesini ve kendi refah düzeyi yükselen Amerikalılar’ın Irak’ta olup bitenler ile pek ilgilenmemesini istiyor. Ancak Bush, Irak’ta çok tehlikeli bir oyun oynuyor. Ülkesine tabutta dönen her Amerikan askeri ile Başkan’ın kamuoyu desteği eriyor ve Bush’un bu desteğe seçim öncesi her zamankinden daha fazla ihtiyacı var."

Irak’ın başkenti Bağdat’ı sarsan saldırılar ve yankıları, bu sabahki uluslararası basının yorum sütunlarında geniş yer aldı. Washington Post gazetesi, Vietnam ile Irak arasında paralellikler olup olmadığına değiniyor:

“Ramazan başında, Amerika liderliğindeki koalisyon güçlerine yönelik birbiri ardına gelen intihar saldırıları, 1968’de Vietnam’daki atak ile aynı sonucu hedefliyor. Saldırganlar, ABD’ye kaybeden taraf olacağı ve geri çekilmek zorunda olduğu mesajını vermek istiyor. Ama şu anda frene basmak, Amerika için yanlış adım olur. Irak’ta istikrar sağlanamayacağını düşünmek için bir neden yok. Ancak yine de patlak veren şiddet olaylarının ışığında, Amerikan güçlerinin doğru taktiği seçip seçmediklerini ve üstlenilen görev için yeterli kaynağa sahip olup olmadıklarını yeniden gözden geçirmek lazım."

Hollanda’da çıkan sosyal demokrat eğilimli de Volkskrant gazetesi, yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Kızılhaç sembolü, geçmişte hep savaş ve kriz bölgelerinde yardım edenlerin kalkanı olmuştur. Ancak bu sembol, Irak’ta hedef tahtasına döndü. Patlayıcı yüklü bir ambulansın Kızılhaç'ın binası önünde patlaması saldırganların, hiçbir değer tanımamasının göstergesi. Öte yandan, ABD Başkanı George W. Bush’un saldırıları, çaresizlik içinde bulunan bir kesimin eylemi olarak nitelendirmesinin de hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor. Görünüşe bakılırsa Bush, pembe bir tablo pazarlamaya çalışan neo-muhafazakarların etkisiyle, Irak’ta kendini bekleyen sorunları, gerektiği kadar ciddiye almamışa benziyor.”

İtalya’nın Turin kentinde çıkan La Stampa gazetesi de yorumunda saldırılardan sonra Bush’un içinde bulunduğu durumu ele alıyor:

“Bush’un arkasında hala yüzde 50’nin üzerinde bir destek var. Ama bu destek her geçen gün eriyip gidiyor. Bush, artık kamuoyunda Irak misyonuna karşı oluşan muhalefeti dikkate almalı ve teskin edici mesajlar vermeli – örneğin Irak cephesine yeni birlik gönderilmeyeceği veya Kuzey Kore ve İran’a karşı askeri yollara başvurulmayacağı gibi."

Münih’deki Ekonomi Araştırma Enstitüsü, her ay bir çalışma yaparak şirketlerin kendi durumlarını ve ülke ekonomisini nasıl değerlendirdiklerini bir raporda topluyor. Almanya’daki ekonomik atmosfer hakkında bu ayki raporun, beklenenden çok daha olumlu çıkması, Alman gazetelerinde geniş yankı uyandırdı. Berlin’de çıkan Die Welt gazetesinin konuyla ilgili yorumu şöyle:

"Şirketlerde esen bu olumlu hava konjonktür uzmanlarını bile şaşırttı. Devlet bütçesindeki milyarlık delikler, artan işsiz sayısı ve vergi reformunun bir türlü tamamlanamaması yüzünden, kimse böyle iyimser değerler beklemiyordu. Bu iyimserliğin ardında, dünya konjonktüründeki kıpırdanma tahminleri ve buna bağlı olarak ihracata bağlı Alman ekonomisindeki canlanma beklentileri yatıyor. Bu sayılar kamuoyu yoklamalarında iyice geriye düşen Sosyal Demokratlar-Yeşiller koalisyonunun, konjonktüre bağlı umutlarını da güçlendirebilir."

Almanya’daki radikal İslamcılar’ın buluşma noktalarından biri olduğu öne sürülen, Bonn’daki Kral Fahd Akademisi'nin kapatılmayacağı haberine ilişkin Kölnische Rundschau gazetesinin yorumu şöyle:

"Köln’ün bölge valisi Jürgen Roters televizyon kameralarının karşısına geçip, Bonn’daki Kral Fahd Akademisi’ni kapatmak istediğini söylediğinde, siyasi hesapların ne boyutlara varabileceğini tahmin etmemişti. Bu açıklamanın ardından Berlin’den gelen mesaj, Roters’in Suudi Arabistan tarafından finanse edilen okulu kapamasının diplomatik ilişkilere ağır darbe vuracağı yönündeydi. Belki de Amerikalılar’ın Ortadoğu’da oynadığı iktidar pokerinde önemli bir role sahip Suudi Arabistan’ı rahatsız edebilecek bu adım yüzünden, Washington’dan endişeli bir telefon gelmiştir, kimbilir? Alman bir memurun, Kral tarafından kurulmuş bir okulu kapatması tasavvur bile edilemez. Bu yüzden de Roters, geri adım atmak zorunda kaldı ve okulun kapatılmayacağını, sadece denetimden geçirileceğini söylemekle yetindi."