Uluslararası toplum için bir numara büyük mü?

“Bir kere şunu baştan söylemek gerek: Uluslararası toplumun Ortadoğu’da barış ve huzurun sağlanmasında etkin rol oynamaya çalışması iyi bir gelişme. Ve tabii ki Almanya’nın da hem uluslararası toplumun bir parçası olarak hem de tarihsel nedenlerden ötürü bu süreçte sorumluluk üstlenmesi doğal.

Tam da bu noktada fikir ayrılıkları baş gösteriyor. Askerlerin Ortadoğu’ya gönderilmesinin ne kadar doğru olup olmadığı, Almanya’da haftalarca tartışıldı durdu. Alman askerlerinin Lübnan’da konuşlanmasını destekleyenler de, karşı çıkanlar da görüşlerini savunmak için geçmişe işaret etti. Bir taraf, Alman askerlerinin İsrail askerleriyle karşı karşıya gelebileceği uyarısında bulunurken, diğer taraf Alman askerlerinin bölgedeki varlığının İsrail’in güvenliği sağlamaya katkıda bulunacağını savunuyordu.

Tartışmalar son bulmadan Alman donanması Lübnan’a doğru yola çıktı. Şimdi de Almanya, UNIFIL’in deniz gücünün komutasını üstlendi. Buraya kadar sorun yok. Peki ama Alman donanmasının varlığı, hatta bütün barış gücü operasyonu, gerçekten de bölgeye istikrar, barış ve huzur getirmede etkili olabilecek mi? Yoksa bu da iyi niyetli, fakat konsepti olmayan ve de zaman planlaması yapılmamış bir operasyon mu?

Evet, UNIFIL’e birtakım yetkiler verildi, ama Hizbullah milislerini silahsızlandırmak veya onların eylemlerini engellemek gibi bir görevi yok. Bu, hala Lübnan ordusunun görevi. Ne var ki hem iç politik dinamikler hem de fazla güçsüz olduğundan, Lübnan ordusunun böyle bir işe kalkışmaması daha hayırlı olur…

Hizbullah lideri Nasrallah da tüm bunları biliyor. Realiteye aykırı gibi görünse de kabalalıkların önüne çıkıp zaferini ilan etmesi de bu yüzdendi. Hizbullah, 34 gün süren savaştan galip çıkmadı. İsrail de kazanan taraf değildi. Ancak Ortadoğu’da şöyle bir gerçek var: Yerle bir olmadıysan, sanki zafer seninmiş gibi davranabilirsin. Ve birileri buna illa ki inanır.

Peki bu durumda Alman donanmasının elinden ne gelir? Alman deniz gücünün operasyonu, tüm UNIFIL operasyonunun olduğu gibi, uluslararası siyasi desteğe muhtaç. Bölgede politik bir çözüme gidilmesi şart. Bu politik çözüm sadece Lübnan - İsrail ihtilafını değil, bölgedeki tüm sorunların temelinde yatan İsrail-Filistin çatışmasını da kapsamalı. Yani bu sorun uluslararası toplumu aşıyor… “