Washington ırkçılık zannı altında

Kasırganın en çok etkilediği caz metropolü New Orleans’da, yardım çalışmalarında siyah - beyaz ayırımı yapıldığı iddiaları devam ediyor. Şehirdeki nüfusun yaklaşık %67’ sini siyahlar oluşturuyordu. Bu da ülke genelindeki siyahların beyazlara oranın yaklaşık 5 katına denk geliyor. Ayrıca halkın % 30’u da fakirlik sınırında yaşamaktaydı.

Kasırga’nın geleceği günler önceden açıklanmış ve halk, tehlikeye karşı uyarılmıştı. Ancak parası, arabası, kısacası imkanı olanlar, New Orleans’ı terk ederek kendini bu afetten kurtarabildi. Parası olmayan ya da hastalık gibi sebeplerden bölgeyi terk edemeyenler de felaketten en çok zarar görenler, yani fakir ve çoğunluğu siyah olan halk oldu. Bu nedenle yardımların gecikmesi, tepkileri beraberinde getirirken, bir yandan da ırkçılık tartışmaları alevlendi.

Çünkü nasıl oluyor da süper güç ABD, Asya’da yaşanan tsunami felaketinde bile iki gün içinde bölgeye yardım gönderebiliyordu da, kendi topraklarında yaşanan bu olaya müdahalede bu derece hantal kalabiliyordu? Ve şimdi tüm bu yaşanan talihsizliklerin ardından, kasırganın sadece New Orleans’ı değil, Washington’u, Beyaz Saray’ı, daha doğrusu Başkan Bush ve ekibini de vurmuş olduğu gözleniyor.

Ünlüler ve medya sertleşti

Ülkede yaşayan ünlüler de yardımların gecikmesini, halkın ten rengine göre yapıldığı görüşünde birleşmeye başladılar. Örneğin ödüllü yönetmen Michael Moor, Başkan’a yazdığı açık mektupta; “Düşünsenize, beyazları beş gün süreyle evlerinin çatılarında bekletildiğini!” diye tepki gösterirken, insan hakları hakları savunucusu Jesse Jakson da “İnsanlar siyah ırkın acılarıyla daha kolay başa çıkıp, unutabiliyor” diyor.

Ünlü rap şarkıcısı Kanye West de NBC televizyonunda katıldığı bir yardım programında, hem medyanın siyah afetzedelere yaklaşımını hem de Başkan Bush’un zenci vatandaşların kendisinin umurunda olmadığını savunmuş ve televizyon kanalı şarkıcının bu sözlerini milyonlara duyurmuştu.

Sadece ünlüler değil, süper güç ABD’deki medya kuruluşları da yaşanan bu olaylar sonucunda silkinip, hükümete karşı oklarını yöneltmiş durumda. Ayrıca kimi yayın organlarında felaket bölgelerine gönderilen spiker ve muhabirlerin gözyaşlarını tutamayıp, anonslarını bu şekilde yaptıkları gözlenirken, bazı medya organlarının da politikacılara karşı eleştirilerini sertleştirdiği dikkat çekiyor.