1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Welt: Göç sorunu birlikte çözülebilir

14 Haziran 2018

Avrupa Birliği’nin mülteci politikası ve Rusya’daki Dünya Kupası Alman gazetelerinden seçtiğimiz yorumların konularını oluşturuyor

https://p.dw.com/p/2zW4D
Fotoğraf: picture-alliance/Zuma Press/London News Pictures/P. Hackett

İltica politikasında hangi yolun izleneceği Alman koalisyon ortakları ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında zaman zaman sert tartışmalara neden oluyor. Die Welt gazetesi AB'deki ‘mülteci anlaşmazlığını' şöyle yorumluyor:

"Görünüşe göre anlaşmazlık içindeki Avrupa hükümetleri kendi çıkarlarını kollamak uğruna AB'nin mevcudiyetini riske ediyorlar. Hem de Donald Trump'ın serbest ticarete ve Atlantik aşırı ittifakın kalıntılarına sırt çevirmesi nedeniyle, AB'nin Avrupa'yı etkin bir güç konumuna getirme mecburiyetinin kaçınılmaz hâle geldiği bir sırada. İtalya, Avusturya ve Bavyera hükümetlerinin iltica politikasıyla ilgili önerilerine hak verilse de, bu Avrupa'nın göç karşıtı bir politikada karar kıldığı anlamına gelmez. Göç, sınırlarda, toplumda, Afrika'da ve AB'nin siyasi yapısında son derece karışık ve çapraşık yanıtlar bekleyen muazzam bir problemdir. Bütün bu sorulara hep birlikte yanıt aranmalıdır.”

Süddeutsche Zeitung İtalya, Avusturya ve Bavyera'nın göçe karşı birleşme girişimini eleştirdiği yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

"'Gönüllüler ekseni' tanımlaması 2003 yılındaki Irak işgalinde de kullanıldığından bu gibi metaforlar kulağa hoş gelmiyor. Avrupa'nın göçü frenlemeye çalışan yeni gerçekliğini ‘gönüllüler ekseni' kavramıyla tarif etmek, hukukun ihlalini de içerdiği için, siyasi ahlâka sığmaz. AB'nin dış sınırlarının korunması ve göçün kontrol altına alınabilmesi için radikal adımlara gerek yoktur. AB bu konuda görüş birliği içindedir ama planlanan önlemlerin somutlaştırılması gerekmektedir. Bunun için özel ‘eksenlere' ihtiyaç yoktur. Gruplaşmalar yarar sağlamaz, aksine zarar verir. Medeni bir insan olan Almanya İçişleri Bakanı Seehofer Başbakan Merkel ile arasındaki anlaşmazlıkta ‘eksen' patırtısı kopartmamaya dikkat etmelidir.”

Ev sahibi ile Suudi Arabistan arasındaki karşılaşmayla başlayacak olan Rusya'daki Futbol Dünya Kupası Alman basınında sıkça yorumlanan konular arasında yer alıyor. Neue Osnabrücker Zeitung, Rusya Devlet Başkanı Putin'in prestij gösterisi olarak adlandırdığı turnuvaya şöyle değiniyor:

"FIFA, Sepp Blatter dönemindeki sistemi Gianni Infantino ile sürdürüyor. ‘Oyunun iyiliği için' şeklindeki slogan, bütün sermayesi dünyanın en popüler sporunun hakları olan evrensel bir holdingin cephesini süsleyen folklorik bir sembolden fazlası değildir. FIFA da elindeki bu hakları sonuna kadar kullanıyor. 21'inci Dünya Kupası için Rusya devleti 10 milyar euro yatırım yaptı. Bu çılgınlığı eleştirmek isteyenlere izin verilmedi. Vladimir Putin kârı, Soçi'deki kış olimpiyatlarındaki gibi, kendini tanıtma ve prestijini artırma payı olarak cebine indirecek.”

Stuttgarter Nachrichten gazetesi Dünya Kupası'nın düşündürdüklerini şöyle özetliyor:

"Sosyologlar bu gibi dev futbol festivallerini zamanımızın son büyük ‘kitlesel heyecan' olarak nitelendirirler. Ronaldo'yu görmek, Messi'yi hayranlıkla izlemek, Pogba'ya imrenmek ve turnuvanın sürpriz ekiplerinden İzlanda'ya şans dilemek…. Zafer sevinci ve yenilgi üzüntüsü kısa süre için dayanışmaya hayat verir. Futbol küreselleşmiş dünyanın karışıklığındaki tek değişmezdir. Top yuvarlaktır. Maç 90 dakika sürer. Az farkla da olsa aut auttur. Başka hiçbir yerde daha masum yurtseverlik gösterilemez. Thomas Müller'in sağ kanattan hücuma geçmesini doğru bulanlar, seçimde oyunu sosyal demokratlara veriyor olabilirler.”

DW,dpa/AG,CÖ

© Deutsche Welle Türkçe