1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yahudiler Belçika sağı ile yakınlaştı

Ruth Reichstein22 Nisan 2005

Belçika’nın Antwerpen kentinde bir Yahudi öğrencinin Araplar tarafından dövülerek öldürülmesiyle başlayan olaylar zinciri, bu kentte yaşayan 20 bin kişilik Yahudi cemaatin aşırı sağcı partiye yönelmesine neden oldu.

https://p.dw.com/p/Aarz
Flaman Bloğu yöneticileri, ırkçılık suçlamasıyla Yüksek Mahkeme'de de yargılandı
Flaman Bloğu yöneticileri, ırkçılık suçlamasıyla Yüksek Mahkeme'de de yargılandıFotoğraf: AP

Kimsenin olabileceğine inanmadığı, Belçika’nın Flaman kesiminin başkentinde gerçek oluyor. Yahudi asıllı vatandaşlar, ırkçılığı nedeniyle bir dönem yasaklanması düşünülen aşırı sağcı “Vlaams Belang”a oy veriyor. Bunun nedeni, birçok Yahudi’nin, kendini Arap göçmenler tarafından tehdit altında hissetmesi. Devamlı olaylar çıkıyor. Vlaams Belang da, Müslümanları geri göndermeyi ve sokakları yine güvenli hale getirmeyi vaad ediyor. Bu, belli ki bazı Yahudileri de etkiliyor.

Yahudi öğrencinin öldürülmesiyle başladı

Antwerpen’deki Yahudi fırını Kleinblatt’ta hergün kökeni Belçika’da, Almanya’da ya da Doğu Avrupa’da olan lezzetli ürünler tezgaha konuyor. Kentte yaşayan 20 bin Yahudi’nin çoğu Doğu’dan geliyor ve hala esmer ekmek ve peynirli pastaya bağımlı. Fırın sahibi, dükkanının eskiden kentin Yahudi semtinde olduğunu anlatıyor: “Bugün dükkanımız çokkültürlü bir semtte. Bugüne kadar büyük bir sorunumuz da olmadı. Arada bir biri ‘pis Yahudi’ diyor, ama bu zaten tüm dünyada var.”

Fakat Antwerpen’in tüm Yahudileri bu kadar hoşgörülü değil. Kentte farklı inançlar arasında ciddi gerginlikler var. Herşey iki yıl önce, birkaç Arap genci bir Yahudi öğrenciyi döverek öldürdüğünde başladı. O zamandan beri de Antwerpen sokaklarında sık sık dayak atılıyor, sözlü sataşmalar oluyor.

Kuzey Afrika’dan gelenler…

Flemenk bölgesindeki Dinsel Olmayan Yahudi Kurumları Forumu Başkanı Eli Ringer, bu yeni anti-semitizmden tedirgin: “Güncel anti-semitizmin nedenlerinden biri, özellikle Kuzey Afrika’dan gelen ve burada henüz kendine bir yer edinemeyen bazı gençler. Çoğu işsiz ve Orta Doğu’dan gelen haberlere kızıyorlar. Kimisi o çatışmayı buraya taşımak istiyor. Tabii bizi en çok bu endişelendiriyor.”

Antwerpen’deki Yahudi cemaati kabul görüyor. Yahudilerin çoğu pırlanta ticareti yapıyor. Sayısız Yahudi okulu ve sinagog var. Antwerpen’e “Kuzey’in Kudüs’ü” denmesi boşuna değil.

Yahudilere polis güvenliği

Buna karşılık Müslüman göçmenler kendilerini dezavantajlı görüyor. Kleinblatt’la aynı sokakta Arap spesiyaliteleri satan bir fırın işleten Abdel, ekonomik ve sosyal konumlarının daha kötü olduğunu ve kendilerine adaletsiz davranıldığını düşündüklerini anlatıyor: “Yahudilerle fazla ilişkimiz yok. Onların da bizimle yok. Çünkü devamlı polis bekliyor ve Yahudilere birşey olmaması için dikkat ediyor. Yahudiler çok hassas, Araplar da Arap. Kimse bize acımıyor. Kötü olan hep biziz. Yahudilereyse polis güvenlik sağlıyor.”

Çaresizliğin ve hoşnutsuzluğun işareti

Bu çatışmanın acaip etkileri var. Bazı Yahudilerin son seçimlerde Vlaams Belang’a oy verdiği biliniyor. Bu partinin yüzde 30 oy aldığını ve gelecek seçimde belediye başkanlığını ele geçirmek istediğini Eli Ringer de biliyor: “Seçim sandığının sırrını kimse bilmiyor. Kimin kime oy verdiği bilinmiyor yani. Ama çaresizliklerinin ya da hoşnutsuzluklarının işareti olarak Yahudi cemaati içinde bir azınlığın aşırı sağa oy verebileceği açık. Bazı insanlar devamlı anti-semit saldırılarla yaşamak zorunda ve devletin buna karşı birşey yapmadığı duygusu içindeler. ‘Yeter’ diyorlar. ‘Bu tür şeylerin olmaması gerektiğini söyleyen bir partiye oy vereceğiz.’”

“Aşırı sağ partinin de işine yarar“

Yahudi avukat Henri Rosenberg bunu doğal karşılıyor. “Sadece Yahudiler Nazilerin kırımına uğramış olmaları, ırkçı olmayacakları anlamına gelmiyor” diyor ve hoşgörü gösterilmesi gerektiğini savunuyor. Rosenberg, aşırı sağ partinin stratejisinin tutabileceğine inanıyor ve bunun aynı zamanda partinin anti-semit olmadığını göstermesine de yarayacağını anlatıyor.