1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yeni memlekete yolculuk

24 Ekim 2011

Göçün 50’inci yılı nedeniyle İstanbul’dan kalkacak Almanya Treni’nin yolcuları arasında Filiz Taşkın da yer alıyor. Yaklaşık 50 yıl önce Almanya’ya çalışmak için gelen Taşkın, o yıllarda da aynı yolculuğu yapmıştı.

https://p.dw.com/p/12xXk
Filiz TaşkınFotoğraf: DW

1960’lı yıllarda Almanya’ya çalışmak için gelen Türklerin gerçekleştirmek istedikleri hayalleri vardı. Belki bir ev, dükkân veya tarla parası biriktirip geri döneceklerdi. Bir-iki yıl derken aradan yıllar geçti, çoğu geri dönmedi, Almanya’da yaşlandı, emekli oldu. 1964 yılında İstanbul’dan Berlin’e çalışmak için gelen Filiz Taşkın da Almanya’da emekli olan ilk kuşak göçmenler arasında yer alıyor.

Filiz Taşkın, Almanya’ya gitmeye karar verdiğinde daha 20 yaşında genç bir kızdı. İstanbul’da Rum bir terzinin yanında mesleği öğrenmiş, ancak ustası Türkiye’yi terk edip, Yunanistan’a göç edince, Filiz Taşkın da Almanya’ya gitmeye karar vermişti.

Taşkın, İstanbul Tophane’deki İş ve İşçi Bulma Kurumu’na müracaat ettiğinde yapılan işlemleri hâlâ unutmuyor: “Müracaat ettikten sonra yapman gerekenler sana söyleniyor. İşte röntgenler çekildi, idrar ve diş kontrolleri yapıldı, yani muayeneden geçtik. Ondan sonra pasaport verildi ve nereye gideceğim konuşulurken, ben ‘Münih veya Münih civarı falan’ olsun dedim. Bunun üzerine orada görevli tercüman ‘Berlin, Telefunken yeni müracaat etti. Montaj için bayan arıyor’ dedi. Ben de ‘iyi, tamam' dedim, o saniye değiştirdim planı.”

İstanbul-Münih hattı

Filiz Taşkın, 1964 sonbarında İstanbul Sirkeci Garı’dan hayatına yeni bir yön verecek olan trene biner. Trende yalnız değildir; onun gibi ailesini, sevdiklerini geride bırakan, çalışmak üzere Almanya’ya giden başka Türklerle birlikte yolculuk yapar. Ama yaklaşık 55 saat süren yolculuk çok zor geçer. Filiz Taşkın’ın, o yolculukta İşçi ve İşçi Bulma Kurumu’nun verdiği kumanyaların yetmediğini ve aç kaldıklarını anımsıyor. “Verdikleri ekmek kurudu, konserve vermişlerdi, açacağı yok yanımızda, onları öyle buraya Berlin’e kadar getirdik. Tuvaletler zaten bir-iki saat sonra girilmez bir hâle geldi. Sular akmıyordu. Çok eski trenlerle geldik. Yatacak yerimiz bile yoktu. Oturduğumuz yerde, yanımızdaki arkadaşımızın omzuna başımızı koyarak, yarım saat, bir saat uyuya uyuya geldik.”

Filiz Taskin Hallesches Tour: 1965, Filiz Taskin am Halleschen Tor, Berlin Wer hat die Bilder gemacht?: Filiz Taskin Wann wurden die Bilder gemacht?: 1964-1966 Wo wurden die Bilder aufgenommen?: In Istanbul und in Berlin Das Bild wurde von dritter Seite zur Verfügung gestellt: Die Urheberin hat die Nutzungsrechte abgetreten (per Fax geschickt)
Filiz Taşkın Berlin'deFotoğraf: Filiz Taskin



Misafir işçi yurtları

Perişan bir halde Münih’e ulaşırlar. Ama aralarında Filiz Taşkın’ın da bulunduğu sekiz kadının yolculuğu bitmez, önce Hannover’e ardından Berlin’e gelirler. Çalışacakları firma olan Telefunken tarafından ayarlanan yurda yerleşirler. O yıllarda Türk işçileri pek de rahat olmayan yurtlarda kalır. Odasını dört kişiyle paylaşan Filiz Taşkın, yurt günlerini bugün gibi hatırlıyor. “Odalar dolmaya başladıkça duşlar ve mutfaktaki ocaklar sayımıza yetmez oldu. Bizden yatak başına 30 mark kira alıyorlardı. Bunun karşılığında onbeş günde bir temiz çarşaf veriyorlardı. Bir de odamızı kendimiz temizlemek zorundaydık. Yurdu da biz temizlemek zorundaydık, ayda bir de bize sıra geliyordu.”

Filiz Taşkın’ın kaldığı yurdun müdürlüğünü tiyatro yönetmeni ve senarist Vasıf Öngören yapar. Taşkın’a göre, Vasıf Öngören o yurtta kalanlar için öncü bir rol oynar: “Soruyorduk, ‘Vasıf Abi Pazar günü nereye gidelim’ diye. O da Doğu Berlin’e geçin, Bergama Müzesi’ne gidin, görün. Türkiye’yi özlüyorsunuz, hiç değilse orada biraz hasret giderirseniz diye... Bizim yol gösterenimiz olmuştu. Onun için o dönem bugün geriye dönük düşündüğümde çok güzelmiş.”

Fabrikadaki günler

Filiz Taşkın Berlin’e alışmakta zorluk çekmez. Çalışma hayatını İstanbul’dan bildiği için, fabrikada çalışmak da ona zor gelmez. Telefunken’de montajcı olarak çalışır, saat ücreti olarak 2 mark 28 cent alır.

Filiz Taşkın, fabrikaya ilk başladığı günlerde canla başla çalıştığını anlatıyor. “Bize, önce öğrencilik dönemi geçireceksiniz dediler. O öğrencilik döneminde kendimizi ispatlamak için, bu kadar yol gelmişiz ‘yapamıyor’ dedirtmemek için insan üstü bir gayretle çalıştık, işleri büyük bir özveriyle çarçabuk bitirdik. Böylelikle öğrenciliğimiz üç ay yerine, üç hafta sürdü.” Filiz Taşkın, Telefunken’in ince iş olduğu için montajda özellikle kadın terzileri tercih ettiğini sonradan öğrenir.

Filiz Taşkın'a ilk yıllarda verilen çalışma izni
Filiz Taşkın'a ilk yıllarda verilen çalışma izniFotoğraf: Filiz Taskin



İlk yılların zorlukları

Filiz Taşkın, Berlin’deki ilk yıllarını düşündüğünde, damak tadına uygun yemek bulmanın çok zor olduğunu hatırlıyor: “Yemeklere alışmak çok zordu ve pişirmemiz gereken malzeme kısıtlıydı. Yani beyaz peynir yoktu, zeytin yoktu... Türkiye'den paketler geliyordu, annem paket gönderiyordu. Neyi özlemişim mesela ayçiçeğini özlemişim, paketten ayçiçeği çıkıyordu...”

Filiz Taşkın, bir yıl çalıştıktan sonra Telefunken’den ayrılır ve bir terzi atölyesinde çalışmaya başlar. Orada Almanya’daki en büyük zorluğun Almanca bilmemek olduğunu anlar. “Hiç konuşma şansın yok, hiç dil bilmiyorsun, hepsi Alman. Tuvaletin yerini bilmiyorsun, kantinin yerini bilmiyorsun, sormak istiyorsun ama soramıyorsun.”

Filiz Taşkın, sonraki yıllarda Almanca öğrenir, Bosch fabrikasında çalışmaya başlar, sendikaya üye olur, iş yeri temsilciliği yapar. Berlin’de farklı işlerde çalışan Taşkın, 90’lı yıllarda el ürünleri sattığı bir dükkân açar. 67 yaşındaki Filiz Taşkın, artık emekli. “İki yıldır emekliliğin tadını çıkartıyorum” diyor. Berlin’e geldiğin için pişman mısın diye soranlara da cevabı “hayır” oluyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Jülide Danışman / Berlin

Editör: Başak Özay