1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yeni ortaklığın adresi: Rusya ve Türkiye

Cenk Başlamış / Moskova30 Haziran 2006

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Rusya’ya yaptığı “tarihi” ziyaret, iki ülke ilişkilerinin ilerlemesi yolunda atılan önemli bir adım oldu. Türk ve Rus liderlerin buluşması bir protokol görüşmesinin ötesinde, siyasi açıdan da yakınlaşmanın işareti olarak değerlendiriliyor. Moskova’dan Cenk Başlamış’ın analizi...

https://p.dw.com/p/AZrm
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2004 yılı sonlarında Türkiye’yi ziyaret etmişti
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2004 yılı sonlarında Türkiye’yi ziyaret etmiştiFotoğraf: AP

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Moskova ziyareti, artık rayına oturmaya başlayan Türk - Rus ilişkilerini bir adım daha ileri taşıdı. Genelde bu tür üst düzey ziyaretler ”tarihi” olarak nitelenir ve ülkeler arasında”balayı”ndan söz edilir. Ama Rusya Federasyonu’na ilk kez bir Türk cumhurbaşkanının gitmesi nedeniyle ziyaret gerçekten de tarihiydi. İçerik açısından tarihi olmasa da Türk ve Rus liderlerin buluşması protokol görüşmesinin çok ötesine geçti.

Ziyaretten çıkan sonucu tek cümleyle özetlemek gerekirse, Türkiye ile Rusya aralarındaki ilişkileri daha da derinleştirme ve güçlendirme kararı aldı. 1990’lı yıllarda sorunlarla gölgelenen Ankara - Moskova ilişkileri, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2004 yılı sonlarında Türkiye’ye yaptığı ziyaretle baş döndürücü bir ivme kazandı. Ziyarette iki ülke önlerine “çok boyutlu güçlendirilmiş ortaklık” hedefi koymuştu. Fazla teknik ve iddialı görünse de Türkiye ile Rusya’nın birbirlerine bakış açısını anlatan bir tanımlama bu.

Putin, Kremlin’deki görüşmenin başında Ankara ziyareti sırasında konulan hedeflere büyük ölçüde ulaşıldığını, iki ülke arasında ”özel ilişkiler” bulunduğunu söyledi. Sezer de başta enerji olmak üzere Rusya ile ilişkileri her alanda geliştirmek istediklerini belirtti. İki ülke arasındaki ilişkileri yakından izleyenler, bunların ”protokol açıklamaları” olmadığını düşünüyor.

ABD faktörü

1990’lı yıllarda iki ülke arasında sorunlar yaşanmasının nedeni karşılıklı güvensizlik ve diyalogsuzluktu ve özellikle Rusya, Türkiye’yi neredeyse “yok sayan” bir dış siyaset izliyordu. Moskova’nın bakış açısını değiştiren en önemli gelişmelerden biri, Türkiye’nin Irak’a asker göndermeme kararı oldu. Ankara’nın çıkarları gerektiğinde ABD’yi karşısına almaktan çekinmediğini farkeden Moskova siyaset değişikliğine gitmeye başladı.

Bu hamleye Türkiye’nin de karşı adımlarla yanıt vermesi soğukluğun giderilmesini sağladı. İki ülkeyi yönetenler sorunlardan çok ortak noktalar aramaya başlayınca aniden ilişkilerin önü açıldı. Radikal siyaset değişikliğinin önemli bir nedeni de ”bu bölge bizden sorulur” yaklaşımının Türkiye ile Rusya’yı işbirliğine zorlamasıydı. Böylece aynı zamanda iki ülke, özellikle ABD’ye karşı kullanabilecek bir koz da ele geçirmiş oldu.

Karadeniz Uyum Harekatı

Putin - Sezer zirvesinden sonra yapılan açıklamalarda yer alan bir nokta işbirliğinin ulaştığı boyutu göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Putin, Rusya’nın Türkiye’nin öncülüğünü yaptığı Karadeniz Uyum Harekatı’na katılmak için bütün hazırlıklarını tamamladığını açıkladı. Bu ilk bakışta teknik bir konu; Karadeniz Uyum Harekatı bölgenin güvenliğini sağlamayı, terör, uyuşturucu ve insan kaçakçılığını engellemeyi amaçlıyor. Bu girişim, Karadeniz üyesi ülkelerin kurduğu Blackseafor (Karadeniz İşbirliği Görev Grubu) çatısı altında başlatıldı.

Rusya’nın harekata katılmak istemesinin asıl nedeni ise siyasi. Moskova böylece, ABD’nin Karadeniz’de askeri güç bulundurmasını engelleme hesabı yapıyor. Türkiye de açıkça söylemese de ABD’nin bölgeye yerleşme olasılığından rahatsızlık duyuyor. Böylece, ilk bakışta teknik bir işbirliği gibi görünen Karadeniz Uyum Harekatı’nın aslında siyasi bir içeriği bulunduğu ortaya çıkıyor. Zaten, Rus gazeteleri de zirvenin en çok bu yönüne ilgi gösterdi.

Bütün sorunlar çözülmüş değil

İki ülke arasında hızla ilerleyen yakınlaşma bütün sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor. Moskova, Kuzey Kıbrıs’a uygulanan yaptırımların kaldırılması için Ankara’nın beklediği desteği henüz vermiş değil. Aynı şekilde, PKK’nın terör örgütü sayılması Rusya’nın yanıtsız bıraktığı bir başka çağrı. Rusya, Türkiye’nin ısrarına karşın Samsun-Ceyhan petrol boru hattına katılma konusunda da yeşil ışık yakmıyor. Ancak bir bütün olarak değerlendirildiğinde “çok boyutlu güçlendirilmiş ortaklık”ın lafta kalmadığı ve Sezer’in ziyaretinin işbirliğine yeni bir tuğla eklediği ortaya çıkıyor.